Beautiful Bitch || Larry Stylinson.

9. Bölüm

Pazar gecesi yatağımda uzanırken kafamdaki planı tekrar gözden geçirdim. Onu çok fazla düşünüyordum ve kendimi zorlamalı, ona dokunmadan tam bir hafta geçirebilmeyi diledim. Yedi gün bunu yapabilirdim. Yedi gün boyunca ona dokunmayacaktım ve bu kafamdaki şey -artık adına ne veriliyorsa- çıkmış olacaktı.

Yalnızca almam gereken bir kaç önlem vardı.

Kural bir: ilk olarak onunla tartışma.

Bir şekilde ikimizin tartışması, ön sevişmenin hastalıklı bir şekliydi.

Kural iki: Artık bir daha onunla ilgili fantezi kurmak yok.

Yani... Cinsel birleşimlerimizi kafamda canlandırmak, ya da onu her gördüğümde yenilerini ekleyip fanteziler kurmak....

Ve onu çıplak hayal etmek....

Ya da, bedenimin herhangi bir parçasını, onunkiyle temas etmek yoktu.

Kural üç: Kural bir ve ikiye uy.

-----xx-----

Pazartesi günü her şey plana uygun ilerliyor gibiydi. Sürekli bir huzursuzluk halindeydim ve siktiğimin haftası geçmek bilmiyordu. Fakat birkaç 'edepsizce' fantezilerimi saymazsak kontrolümü henüz kaybetmemiştim. Ofisin dışında meşgul olmak için elimden ne geliyorsa hepsini yapmaya çalıştım fakat tek kaldığımız zamanlarda oma karşı sürekli mesafemi korudum ve kibar olmayan davranışlar sergiledim.

Muhtemelen benden nefret ediyordur.

Hayır, kesinlikle benden nefret ediyor.

Ancak direncimi kırmaya, bütün planlarımı suya düşürmeye çalıştığına yemin edebilirdim. Harry Styles her geçen gün bir önceki günden daha seksi görünüyordu. Her gün giydiği yada yaptığı şeylerle aklımı yeniden eritiyordu. Öğle arasındaki "seanslarımın" artık olmayacağına dair kendimi tembihledim. Buna bir son vermeliydim ve onu mastürbasyon yaparken hayal etmemin -siktir, onu mastürbasyon yaparken hayal etmek!- bir faydası yoktu.

Salı günü, saçlarını topuz yapmıştı. Bir toplantı sırasında karşıma otururken tek düşünebildiğim, bana oral seks yaptığında o saçındaki tokayı çıkarmak ve saçlarını elime dolamaktı.

Çarşamba günü, tamamen tarzı dışında bir renk olan trasparan siyah gömlek giymişti VE AH SİKTİR! İÇİNİ BELLİ EDİYORDU.

Perşembe günü bir takım giymişti. Beklenmedik bir biçimde daha da seksi olmuştu çünkü o pantolonu uzun bacaklarından aşağı sıyırmanın nasıl hissettireceğini aklımdan çıkaramamıştım.

Cuma günü geldiğinde patlamak üzereydim. Son derece sıradan V yakalı bir bluz giymişti fakat iki kez kalemini düşürüp almak için eğildiğinde bluzunun içini net bir şekilde görebiliyordum. İkincisini kesinlikle bilerek yapmıştı!

Sinirden kuduruyordum ve bütün hafta boyunca kendime dokunmamıştım bile!

Cumartesi sabahı ofise geldiğimde içimden "belki hasta olduğunu söylemek için arar" diye dua ediyordum. O kadar şanslı olmadığımı bildiğim için kafamdan bu düşünceyi hemen attım. Ofisin kapısı açtığımda gözlerim yuvalarından çıkacakmış gibi hissettim. Vücudunun her bir kıvrımını belli eden transparan kırmızı bir gömlek giymiş ve eğilerek çiçekleri suluyordu. Tanrı benden gerçekten nefret ediyor olmalıydı.

"Günaydın Bay Tomlinson," dedi tatlı bir şekilde kahvemi elime tutuşturdu, yanından geçerken tekrar gülümseyip beni durdurdu. Bir şeyler dönüyordu. Gözlerimi kısarak onu kuşkuyla süzdüm.