Geldin mi küçük hanım ?

98 14 2
                                    

Yoğun bakım.

Artık gözyaşlarımı durduramıyordum. Benim yüzümden bir şey olursa ona ? Bu acıyla nasıl yaşardım ? Gayet sakin olan hayatım , bir günde nasıl bu kadar berbat bir hal almıştı ?
Bu olanları engellemek isterdim.
Benim yüzümden birine bir şey olacağına orda yatmayı yeğlerdim.
Ne olurdu o sinemaya hatta sırf kötü gözükmemek için o lavobaya gitmeseydim.
Eğer gitmeseydim bunların hiç biri yaşanmazdı. Şuan Gökhan içeride olmazdı.
Omzumdaki güven verici el , yanımda olduğunu belirtmek istercesine omzumu daha iyi kavramıştı.
"Sen uyanmadan önce bir ameliyata aldılar. Ameliyat kötü geçmemiş. Sadece bazı komplikasyonlara karşı burada tutuluyor.

İnanmıyordum, inanamıyordum.
Beni kandırdığını düşünüyordum.
"Zeynep benim içeri girmem lazım. " deyip kalkmaya çalıştım. Zeynep çığırdı.
"Asla olmaz Asya. İçeri almazlar zaten. Hem sen iyi değilsin. Geri dönelim. "

"Eğer bir şekilde içeri girmezsem bana yalan attığını düşünürüm Zeynep. Ne halde olduğumu görmüyor musun ?
Benim yüzümden belki de... Cümlemin devamını getiremedim. Artık ağlamaktan gözlerim buğulanmıştı. Etrafı göremiyordum, elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim.

Birden Zeynep'e döndüm. "Ailesi ?" diye sordum.

"Geldiler merak etme. Buradaydılar. Annesi çok üzgündü ama babasında anlayamadığım bir yüz ifadesi vardı. Korkuyla öfke karışımı gibi. Hava almaya inmişlerdir."

"Normal değil mi Zeynep ? Benim yüzümden oğulları ne halde. "

"Kendini suçlamayı bırak Asya. Tamam bende çok üzülüyorum ama bunların yaşanacağını bilmiyorduk."

Ne olursa olsun içeride Gökhan yatıyordu (bana iyi denmesine rağmen) ne halde olduğunu bilmiyordum. Belkide içeride ölüm kalım savaşı veriyordu. Bu düşünce eskisinden daha da güçlü bir şekilde suçluluk duygusu çekmeme neden oldu. Tek elimi bacağıma koyup destek aldım. Heryerim acıyordu. Ama şuan kendi iyiliğim umrumda değildi. Kalkmaya çalıştım. Diğer kolum alçıdaydı. Ayakta zor duruyordum. Zeynep hemen belimden tuttu. Gözlerine baktığımda anlayışlı bir hali vardı.

Bu sırada yoğun bakımın kapısı açıldı. Bir hemşire çıktı, yüzünde anlam veremediğim bir ifade vardı. Korkmaya başlamıştım. Kötü bir haber verirse diye düşünürken gözlerimi kapadım. Yanağımdan süzülen damlaların acı tadı dudaklarıma değmişti.

"Asya" dedi huzur verici bir ses tonuyla ve devam etti. "Şuan tam uyanmadı fakat Asya diye sayıklıyor."

Demek ki iyiydi. İyiydi ki benim gibi bir baş belasını soruyordu.

"İçeri girmeme izin verir misiniz? Lütfen. " dedim yalvaran gözlerle bakarak.

Biraz düşündü. "Tamam ama çok kalmak yok. Sende iyi değilsin. Beş dakika durup odana gidip dinleniceksin. Anlaştık mı" dedi gülümseyerek.

"Tamam anlaştık " dedim. Zeynep beni hemşirenin yardımlarıyla yoğun bakım kapısından içeri kadar götürdü. Hemşire daha fazla gelmesine izin vermedi. Sıkıca sarıldı. " Dışarıda bekliyorum canım " dedi.

İlerledikçe kalbim hızlandı. Neden böyle olmuştum ? Hemen kendime cevap verdim. Kim burada yatarsa yatsın benim yüzümden olmuştu. Korkuya karışmış heyecanım Gökhan'ı görünce daha da arttı.

Yıkılmıştım. Yüzünde morluklar vardı. Kaşının üzerinde de bir sargı.

Hemşireye " Bu nedir ?" diye sordum.

"Aldığı darbelerden olacak ki yarılmış. Dikiş var o yüzden sargıda. "

Benim yüzümden bir de yüzüne dikiş mi atılmıştı. Şuradaki pencereden atlasam sakat mı kalırdım yoksa ölür müydüm ? Gökhan'ın iyi olduğunu görmeden böyle bir şey yapamazdım. Biraz daha yaklaştım. Yattığı yatağın kenarına oturdum. Elinde bir sürü çizikler vardı. Onlara daha yakından bakmak istedim. Elini tutup incelemeye başladım.

Çiziklerin üstünde parmaklarımı gezdirdim. Acaba canı acıyor muydu ? Kıpırdanmaya başladı. Rahatsız mı etmiştim yoksa ? Gözlerini araladı ve gülümsedi. Zar zor konuştu. "Geldin mi küçük hanım ? "



SENSİZLİKTE KAYBOLURKEN (Düzenleniyor.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin