BÜYÜK HIRSLAR BÜYÜK KAYIPLAR

3 1 0
                                    



Kolidordan Arthur'a birileri bağırıyordu.Karşıdan Leo koşarak Arthur'a doğru geliyordu.Arthur ne olduğunu anlayamamıştı...

-Her yerde seni arıyorum?

-Ne oldu Leo?

Leo biraz korkmuş bir ifadeyle Arthur'a baktı...

-Emily...

-Ne olmuş Emily'e?

-Sakin ol ona bir şey olmadı.

-Peki ne oldu.Neden beni arıyor?

-Sanırım Wilhelm Sokolov ile ilgili bir durum var.

Arthur ister istemez bu duruma çok sevinmişti ama Leo bu kadar çok korkmuşsa gerçektende büyük bir proglem var diye düşündü Arthur...

-Wilhelm Sokolov mu?

-Evet seninle bir konuda konuşmasının iyi olacağını düşündü Emily.

-Hangi konuda?

-Tamam gerisini Emily'e sor...

- Hadi gidelim.

Birlikte Emily'nin yanına gittiler.Emily'nin yanıda duran Rose ağlamaktan gözleri şişmiş halde duruyordu.Birden arkadan gelen Elis Sokolov ''Buna inanmıyorum!!!''diye bağırdı.

-Rose inan bana onunla konuşacağım.O seni çok seviyor sadece bu zamanlarda kötü günlerden geçiyor.

-Ben artık buna inanmıyorum Elis.

-Onunla konuşacağım!!!!!! Şimdi....

-Konuşsanda fikrinin değişeceğini sanmıyorum.

Rose ağlayarak orayı terk etti.Emily Arthur'un yanına gelerek ;

-Varisin Wilhelm olduğunu düşünüyorlar.

-Ne çabuk öğrendiler bunu?

-Kimse hiçbir şey bilmiyor Arthur.Sadece Hektor Sokolov ortaya böyle bir düşünce atmış.Wilhelm ve Rose'un arası açıktı bu da her şeyin fitilini ateşlemiş oldu.

-Bu saçmalık Wilhelm Sokolov bizden iki yaş büyük.Kuzeyin Lordunun yaptığı lanette ise bizimle aynı yaşta doğacak birinin varis olması gerekir yazıyordu profesör'ün yazdığı mektupta yani . Bu olamaz.

-Zaten çoğu kişi Rose ve Wilhelm'in başka bir şeyden kavga ettiklerini düşünüyor. Sokolovlar olunca işin ne kadar büyüdüğünü tahmin edersin.

-Evet tahmin edebiliyorum.

-Biliyorum Arthur bu senin için çok zor olacak ama Wilhelm ile bir kez konuşursan Rose'un yanında en azından böyle bir şeyin olamayacağına inanır.

-Tamam bunu denerim.

-Çok teşekkür ederim Arthur.

Tam o sıradan içeriden Elis ve Wilhelm seslerini duyuyordu.İlk defa birbirlerine bu kadar bağırıyorlardı.Daha varis bulunmadan ortalık bu kadar karışmıştı.Bulunduktan sonra olacakları düşünmek istemiyordu Arthur.Ama Hektor Sokolov bir kez daha en tepede olmak için Wilhelm'i satmıştı.

-Bunu ne kadar inkar etsende sen babanın oğlusun Wilhelm.

-Bana babamın oğlusun deyip durma.Beni tekrar tekrar satan bir babanın oğlu değilim ben...

-Wilhelm senin öyle biri olmadığını biliyorum ve senin şu aranan kişi olmadığınıda biliyorum.Kabul et Rose'u çok seviyorsun niye böyle davranıyorsun Wilhelm ?

-Ben sadece Hektor Sokolov'un oğluyum ... Babasının oğlu Wilhelm....Aynı babam gibiyim zamanında o da tahtı istememiş miydi ?!!? Ne farkımız var.Ben Rose'u annemin yaşadığı gibi bir hayat yaşatmak istemiyorum.Dışarıdan mükenmel ama aslında.....

-Ben öyle demek istemedim Wilhelm.Sen farklısın bunun nasıl farkında olmassın?!!? Rose ile çok mutlu bir hayatınız olacak.Kral olduğun zaman yanında ki inan bana Rose olacak...

-Bu saatten sonra hiçbir şeyi düzeltemem artık.

-Tamam kabul ediyorum aranız çok zor düzelecek ama sen onu o seni seviyor .Bu yetmez mi?

-Hektor Sokolov her zamanki gibi iki damla mutluluğu çocuğuna çok gördü.Sadece kendi menfaatleri için beni nasıl ortaya atar?

-Tamam her şeyin bir sırası var.Amcama da bu yaptıklarının cezasını çeker ama bundan önce Rose ile aranı düzeltmemiz gerekiyor.

-Bundan sonra aramız düzelmez.

-Düzelir Wilhelm. Kafamda bir plan var.

-Ne planı?

-İlk olarak gidip Rose'dan özür dileyeceksin.Tamam bu sonuçsuz olacağını ikimizde biliyoruz.Şu ikinci meseleye geldiğimizde ise Arthur Volkov ile iyi geçineceksin ve Rose'un Arthur'un ağzından senin o kişi olmadığını duyması gerek ama tabi ki bunun zorunlulukla söylemediğini anlaması için kesinlikle Arthur ile iyi geçin . Kesinlikle !!! Ve babamın yaptıklarını ''büyük'' Wilhelm Sokolov'a duyurmamız gerek.

-Beni dedemin gözünde küçük düşürür ancak bu?

-Tamam onun içinde bir şeyler düşündüm ben.Sen sadece Rose'un gönlünü almaya bak.

Wilhelm odayı hızlı adımlarla terk etti.Dışarıdaki kalabalık tam olarak ne olduğunu anlayamamıştı.Elis dışarı çıktığında Arthur'un yüzüne bakarak ;

-Biraz konuşabilir miyiz Volkov ?

-Konuşabiliriz tabi neden olmasın.

-Beni takip et o zaman.

Elis ve Arthur kristal salona doğru gittiler.Salonda kimse yoktu.Elis Arthur'un yüzüne bakarak ;

-Düşünüyorumda Volkov birgün seninle bu şekilde konuşacağım hiçte aklıma gelmezdi.Ama hayat bu . İnsanın başına her şey geliyor.Arada Wilhelm olmasa inan bana seninle konuşmazdım ama Wilhelm'in mutluluğu her şeyden daha önemli benim için.

-Bana ne söyleyebileceğini tahmin edebiliyorum.Ama birde senin ağzından duymak isterim açıkçası.

-Tamam Volkov senin dediğin gibi olsun.Bunu sende iyi biliyorsun ki Wilhelm o aranan kişi yani varis değil.Buna sende inanıyorsun değil mi Volkov?

-Benim inanıp inanmamam neyi değiştirir peki?

-En azından Wilhelm'ı kurtarır.

-Buna zaten inanmıyorum Elis Sokolov .İnanılmayacak bir durum ama Sokolovlar ilk kez doğruyu söylüyor.

-İnan bana buna katlanıyorsam sadece Wilhelm için...

-Benden ne istiyorsun peki ?

-Sadece Rose ile konuşmanı...

-Benim konuşmam bir şeyi değiştirecekse konuşurum.Sonuçta ben bir Volkovum.Benden rica eden birini kabul etmemem olmaz değil mi?Ama onlar arasında tek sorunun bu olduğunu düşünmüyorum.Hatta benim konuşmam neyi değiştirir bunun bile farkında değilim.

-Şimdi sana teşekkür etmem gerek değil mi?Ama sen Rose ile konuş o zaman bir teşekkür ederim sana Volkov...

-Doğrusunu düşünmek gerekirse bu duruma hiç şaşırmadım .Ama yine de ben üzerime düşeni yapacağım.

-Doğru sonuçta sen bir Volkovsun değil mi?

-Haklısın Elis ben bir Volkovum.Arthur Volkov....

Elis arkasını dönerek hızlıca salondan uzaklaştı. Wilhelm Sokolov yüzünden bile olsa Elis'in ondan rica etmesi bile Arthur'un onlar kadar güçlü olduğunun bir kanıtıydı.Arthur Volkov şimdi kendini daha güçlü hissediyordu...


Maximiliaan:BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin