Aramızda oluşan tüm bağda bu ses ile bozulmuştu. Gelen garson siparişimizi soruyordu. Ben daha ne olduğunu anlayamadan ilk sessizliği bozan Deniz olmuştu.
Ellerimize menüyü aldıktan kısa bir süre sonra karar vermiştik ikimiz de hangi balığı yiyeceğimize. Daha sonra bana dönüp "Biliyorsun ki burada genelde balığın yanında rakı içilir. İçmek ister misin?" diye teklifte bulundu. "Neden olmasın içerim tabi ki."dedim. Garson yanımızdan gittikten sonra ise muhabbet etmeye başladık. Önce kendisinden bahsetti bana. İstanbul üniversitesinin tıp bölümünü bitirmişti. Daha sonra Londra da yaşamaya başlamış. Beş yıl önce de artık ailesinin özlemine dayanamayıp Türkiye'ye dönmüş. Bende ona kendi hayatımdan bahsettim kısaca. Aileme anlatmaya başlayacağım sırada masa da elimin üzerinde bir sıcaklık hissettim. "Aslında ben senin kim olduğunu biliyorum. Mustafa amca ve Rana teyzeyle annem babam çok yakındılar ve onların ağzından senin adın düşmüyordu. Onları kaybettiğim zaman hayatımdan bir parça eksildi benim ve inan ki yokluklarını çok hissediyorum."dedi. Gözümden bir damla yaşın düştüğünü hissettim ve o anda elimin üzerindeki eliyle daha çok sıktı elimi. Hafif bir gülümseme ile yüzene bakabilmiştim sadece. Konuşacak tek kelime kalmamıştı o anda artık. O anda birbirimizin gözlerinde kaybolurken çok güzel bir melodi duymaya başlamıştım. Birden bir hareketlenmeyle daha ne olduğunu anlayamadan masanın diğer tarafından kalkıp önümde durmuştu. Sessizce elini bana uzatıyordu. O anda kalbim ayaklanıp gitmek için resmen çırpınıyordu. O mükemmel maviliklerde kaybolurken elimi ellerine teslim ettim. Piste çıktıktan sonra dans etmeye başladık ama sanki orada başka kimse yoktu bizim için. Zaman durmuştu, mekan kavramını yitirmiştik. Sadece müziğin ritmine ayak uydurarak birbirimizin kollarında kayboluyorduk. Orada ne kadar kaldık, kaç şarkı da dans ettik bilmiyordum. Sadece tek bildiğim o gözlere bir ömür boyu baksam doyamayacağımdı. Deniz'in sesiyle kendime geldiğimde bana "İstersen oturabiliriz?"diye soruyordu. O anda titremekte olan ellerimi fark ettim. Kafamı olur anlamında sallayarak kollarından ayrıldım. Masaya oturduktan sonra ise tek kelime etmedik. Ben çok fazla duygu yoğunluğu içersindeydim. Tek kelime edecek halim dahi yoktu. Kafamı camdan tarafa doğru cevirdim ve denize daldım. Masaya gelen tatlılarla tekrar döndüğüm de ise eşsiz maviliklerin benim üzerimde olduğunu gördüm. Mükemmel bir gülümseme ile gözlerini çekti üzerimden ve tatlılarımızı yemeğe başladık. Tatlılarımız da bittikten sonra hesabı istedi. Aramızda ufak çaplı bir tartışma sonunda hesabı ben ödedim ve o da garsondan taksi çağırmasını istemişti. Taksiye bindikten sonra ise ilk önce beni eve bıraktı. Vedalaşırken de sadece birbirimize iyi geceler dilemiştik ama bakışlarımız uzun süre birbirine kitli kalmıştı. Kapıdan içeriye girdiğimde direk odama çıktım ve üzerimi değiştirip kendimi yatağa attım. Tüm geceyi baştan düşünmeye başladım.
Türkiye'ye döndükten sonra artık canım hiçbir şey yapmak istemiyordu. Kaç senedir o kadar çok çalışıyordum ki bedenim çok fazla yorulmuştu. Üstüne birde aile ve memleket özlemi eklenince artık iyice yıpranmıştım. Ayvalık'a geldikten sonra özel bir muayene açtım ve kendi işimi tek başıma yapmak istedim. Şuanda daha ilerisi için bir planım yoktu. Bir çok üniversiteden teklif geliyordu ama ben hiç birisini istemiyordum. Belki ileride diye erteliyordum hep. O günde muayeneden çıktıktan sonra biraz deniz kenarında yürüdükten sonra ayaklarım beni son bir yılda olduğu gibi yine o en sevdiğim ikinci evim bildiğim eve sürükledi. Onları nasılda özlemiştim gittikleri günden beri. Eksiklerini tam kalbimde hissediyordum. Beklenmedik bir trafik kazası ki onların tek bir suçu olmadığı halde bizden almıştı onları. Onları her yan yana gördüğümde birbirlerine öyle bir aşkla bakarlardı ki hep imrenmiştim aşklarına. Çok güzel bir aşk öyküleri vardı. Kaç sene birbirlerine hasret kalmışlardı bir süre sonra onlar bile saymayı bırakmışlardı. Ama yılmamışlardı, pes etmemişlerdi işte en sonunda kavuşmuşlardı. Allah onların birbirlerine bir daha hasret kalmamaları için ikisini de aynı anda aldı yanına demek ki.