Merhaba arkadaşlar. Hikayeyi yeni yazdığım için bölümler geç geliyor. Bu yüzden kusura bakmayın.
Birde sizden isteğim olacak. Burada daha yeni olduğum için hikayem çok fazla okunmuyor eğer hikayemi beğendiyseniz tavsiye ederseniz sevinirim. Ayrıca votelerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum. Düşünceleriniz benim için önemli bunu belirtmek isterim.İyi akşamlar ve iyi okumalar :)
Gözlerimi baharın gülümseten güneş ışığıyla merhaba demiştim. Odaya giren güneş gibi aydınlanmıştı yüzümde. Artık bahar iyice kendini hissettirmeye başlamıştı. Yazın en güzel günlerini sevdiğim insanla geçirmek inanılmaz bir duyguydu.
Yavaşça yataktan kalktım ve balkon kapısının önüne geldim. Perdeyi iyice açtım arkasından da kapıyı açarak derin bir deniz havası aldım. Yüzümde kocaman bir gülümseme belirmişti bile. Sabahın bu saatini nasılda seviyordum. İnsanın içine huzur, mutluluk dolduruyordu. Zaman hiç ilerlemesin, hep bu saatlerde kalsak nasıl mutlu olurudum.
Telefonumun sesiyle odaya geri döndüm. Komidinin üzerinde duran telefonu aldığımda arayan numarayı gördüm ve yüzümdeki gülümseme olduğu yerde dondu kaldı. Bacaklarımın beni taşıyamayacağını anladım ve yatağa oturdum. Israrla çalan telefona bakıyordum bir yandan. Arama bittiğinde ise telefonu yatağa attım ve yüzümü ellerimin arasına aldım. Şimdi ne yapacaktım, bilmiyordum. O telefonları açmak istemiyordum ama kaçışımın da olmadığını hissediyordum. Çaresizce öyle bir süre bekledim. Telefona bu arada mesajlar geliyordu ve bakmaya korkuyordum. İstemsizce ağlamaya başladım. Ne kadar süre ağladım bilmiyorum ama artık telefona mesaj gelmiyor ve sıcaklık iyice bastırmaya başlamıştı. Biraz cesaretimi toplayarak telefonu elime aldım.
"Neden telefonumu açmıyorsun?"
"Duyduğuma göre sevgilin varmış."
"Beni bırakmayacağını ve benim de seni bırakmayacağımı biliyorsun."
"Bu kadar zamandır susuyorsam sadece sana olan aşkımdan senin biraz dinlenmeni istememden dolayı. Ama artık bitti. Her nerede isen hemen İstanbula geliyorsun Bade!"Beklediğim başıma gelmişti. Bir türlü kabul edemiyordu ayrıldığımızı ve etmek de istemiyordu anlaşılan. Korku içerisinde Deniz'i aradım. Sesimin normal çıkmasına dua ederek konuştum.
"Günaydın uykucu sevgilim. Nasılsın?" Bu çocuk bir ömür boyu konuşsa ben sussam ve onu dinlesem nasıl olur acaba. Aklımda olanları unutarak mutlulukla konuşmaya başladım.
"Günaydın canım. Neredesin yanına gelmek istiyorum da."
"Muayenedeyim. Gel sende sonra çıkarız, biraz gezeriz." "Yarım saate yanındayım o zaman."Telefonû kapatınca hemen hızlıca bir duş aldım ve hazırlanmaya başladım. Her zaman sade olmayı sevmiştim ve hep bu şekilde giyinirdim. Kotu mavi bir jean ve üzerine de açık mavi kot gömleğimi giydim. Saçlarımı açık bırakarak hafif bir makyaj ile hazırdım. Üzerime de ince bir ceket alarak evden çıktım. On dakika sonra muayeneye varmıştım bile. Basamakları çıkıp kapıyı açınca Ela ile göz göze geldik.
"Merhaba Ela. Deniz odasında mı acaba?"
"Günaydın Bade. İçeride bir hasta var şimdi çıkar ama." Bu kızı ilk gördüğümde o kadar içim ısınmıştı ki bir anda arkadaş olmuştuk. Aramızda resmiyet yoktu artık ve kendimi böyle daha rahat hissediyordum.
"Bir gün bana gelsene Ela birer kahve içeriz. Ne zamandır oturup konuşamadık."
"Tamam gelirim. Sen müsait olduğunda ararsın. Benim şu üniversite işi için uğraşmaktan görüşemedik haklısın." O anda hasta içeriden çıktı ve Deniz de yanımıza geldi.
"Ooo hanımlar muhabbet koyu galiba." gülümseyerek bize katıldı. "Öyle tabi ne zamandır görüşemedik ondan." dedim. Bunun üzerine Deniz de Ela'ya dönerek "Ee Ela yüksek lisans işi ne oldu? Kabul edildin mi?" "Deniz bey daha haber verecekler belli değil. Ama yüksek bir ihtimalle kabul edilebilirim." "Desene asistanımı kaybediyorum." " Bende çok üzülüyorum Deniz bey sizleri bırakıp gitmeye aslında." "Öyle düşünme. Belki de benimle çalışmayacaksın ama bizim en yakın arkadaşımız olarak kalacaksın. Ne zaman istersen ararsın konuşuruz, görüşürüz sadece işin bitecek ama arkadaşlağımı devam edecek sen sıkma canını."
Ela gerçekten üzülüyordu gideceğine anlaşılan. Bende "Evet Ela gidince bizden kurtuluş yok yani ona göre." diyip ortamı yumuşatmaya çalıştım birazda. Daha sonra Deniz'in bana uzattığı elini tutarak odasına girdik. Kapıyı kapatır kapatmaz dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Sonra birbirimize sıkıca sarıldık. Nasılda özlemiştim kokusunu. Oysa ki daha görüşmeyeli ne kadar olmuştu ki şunun şurasında ama işte birbirimizden kopamıyorduk.