Bölüm 8

18 2 2
                                    

Artık hayatımızda tüm taşlar üst üste oturmaya başlamıştı. Deniz'in zaten işi hazır olduğu için geldiğimiz günden sonra işe başlamıştı. Ben de yeni iş başvuruları yapmaya gelmeden önce başlamıştım. Gelen bir kaç geri dönüş için şirketlere görüşmeye gittim ama hiç biri istediğim gibi yerler değillerdi. İçime sinmediği içinde daha işe başlayamamıştım. Geçen bu süre içerisinde Deniz arada bende arada kendi evinde kalıyordu. Zaten çok yoğun bir temposu vardı ve bende kalmadığı süre içerisinde pek görüşemiyorduk.

Kendime bir kahve alıp salona geçtiğim zaman biraz kitap okumaya karar vermiştim. Bugün tek başıma kalacaktım ve biraz içimde tedirginlik vardı. Kendi kendime kuruntu yaptığımı düşünerek kitabımı okumaya başladım. Okumaya o kadar dalmışım ki kapının çaldığını duymamıştım. Sonra telefonum titrediğinde tanımadığım bir numara gördüm. "Efendim?"
"İyi günler Bade hanım. Bir paketiniz var. Sanırım evde değilsiniz. Teslim almaya gelebilir misiniz?" "Ahh pardon zili duymamışım evdeyim bir dakika bekleyin lütfen."
Hemen kapıya yöneldim. Bana kim bir şey yollamış olabilir ki diye düşünerek kapıyı açtım. Kocaman papatya demeti ile karşılaştım. Yüzümde kocaman bir gülümseme ile çiçekleri kucakladım ve kapıyı kapattım. "Ahh Deniz ahh görüşemedik diye neler de yaparmış bana."diye düşünüp gülerken not kağıdı dikkatimi çekti. Çiçekleri tek elimde zor tutarken bir elimle de notu açmaya çalıştım. Notu açmam ile çiçeklerin düşmesi bir oldu. Ellerim titremeye başladı. Ne yapacağımı şaşırdım ve olduğum yere oturdum. Sanki saniyeler saatler gibi geliyordu. Birden kalkıp salona koştum. Telefonu alıp hemen Deniz'i aradım. Kulağıma gelen sesin yumuşaklığını bile hissedemeden ağlamaya başladım. " Deniz ne olur eve gel." demeye başladım. Sanki başka kuracak cümle yokmuş gibi sadece bunu tekrarlıyordum. Telefonun kapanması ile dizlerimi karnıma çekerek yüzümü dizlerime yasladım. Sessiz sessiz ağlamaya başladım. Kapıda dönen anahtar sesinin üzerine ayağa kalkıp kapıya koştum. Deniz'i görür görmez hemen boynuna sarıldım. Hıçkırarak ağlamaya başladım. "Yanındayım bebeğim. Sakin ol hadi. Ne olduğunu anlat bana lütfen Bade'm." diyor bir yandan da saçlarımı öpüp kokluyordu. Kollarımı boynundan çözüp biraz uzaklaştım. "O, o benim döndüğümü biliyor. Bana, bana çiçek yollamış. Ben sen yolladın sandım aldım sonra farkettim." cümlemi bitirir bitirmez tekrar boynuna sarıldım. "Hişşştt sevgilim bak ben burdayım. Hadi biraz sakinleş. Sana bişey yapmasına izin vermem biliyorsun değil mi?" "Deniz ya sana bir zarar verirse ne yaparım ben. Kendimden çok seni düşünüyorum ben."
"Kimseye zarar veremez o sen üzülme tamam mı? Hadi salona gidelim. Biraz otur sende güzelim."
Yavaş adımlarla beni salona götürdü. Yanyana oturduk. Hemen başımı göğsüne yasladım sıkıca sarıldım.

Hiç konuşmadan sadece sarılıp otuyorduk. Deniz saçlarımı yavaş yavaş okşayıp seviyor bir yandan da öpüyordu. Biliyordum benim konuşmamı bekliyordu ama bende konuşabilcek güç kalmamıştı. Uzun bir süre böyle kaldıktan sonra ben tekrar ağlamaya başladığım da çenemde tutup kafamı kaldırdı ve gözlerime bakmaya başladı.
"Ağlama güzelim lütfen. Her dökülen gözyaşınla beraber benim de içimden parça kopuyor. Lütfen bak her şeyin üstesinden geliriz biz sen yeter ki üzülme." Bir yandan konuşuyor bir yandan da parmaklarıyla gözyaşlarımı siliyordu. Sıkıca boynuna sarıldım. Biraz kendinden uzaklaştırarak "O notta ne yazıyordu peki?" "Not sehpanın üzerinde bak istersen." Uzanıp notu aldı. Okudu ve sessizce nota bakmaya başladı. Sinirden yüzünün gerildiğini görebiliyordum. Bir eliyle notu tutarken diğer elini de yumruk yapmıştı. O kadar sıkıyordu ki dayanamadım elini tuttum. Sonra yüzünü kaldırıp gözlerime baktı. O gözlerde tarifsiz bir acı aynı zamanda da zor sabredilen bir öfke vardı. Sıkıca bana sarıldı saçlarımı öperken fısıkdarcasına "Sana bir şey yapmasına izin vermem güzelim korkma. Biz birbirimizi bulmuşken kaybetmeyeceğiz." diye cümleler kuruyordu. Ne kadar öyle kaldık bilmiyorum ama sonra benden uzaklaşarak yüzümü ellerinin arasına aldı. Her yerini öpücükler kondurmaya başladı.
"Hadi bakalım tembel gidip güzelce giyin dışarıda yiyelim yemeğimizi. Hem biraz hava almış oluruz." ikiletmeden kalkıp odama gittim. Üzerime dar paça bir jean üzerine de bir gömlek giydim. Saçlarımı hafif taradıktan sonra bir rimel ve bir parlatıcı sürüp çantamı da aldım ve odadan çıktım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 16, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AŞK KAPIYI ÇALINCA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin