Aman Allah'ım bir de ne göreyim.
Oydu. Yani Kaan. Birden afalladım.
Bana içeri geçmemi söyledi. Ev çok büyüktü ve bi o kadar da geniş.Annemle bir kadının kahkaları ta koridorun başından duyuluyodu. Salona varana kadar tek bir kelime konuşmamıştık. Diyorum ya abartmıyorum gerçekten ev acayip derecede büyüktü. Salona vardığımızda annem Kaan'ın annesi adı Sevim olan kadınla tanıştırmıştı beni. Annem beni övüp dururken ben de bir ara sohbete dahil olmuştu. Ben Sevim Teyze'yi , Sevim Teyze ise beni sevmişti. Annemle de hemen kaynaşmıştılar. Bir ara gözüm Kaan'a kaçtığında kulaklık ile müzik dinlediğini farkettim. Bi an bana baktı. Tabii ki ben hemen kafamı çevirdim. Sevim Teyze bizi farkedince:
" Kaan oğlum, bak arkadaşının canı sıkılıyor. Hangi şarkıyı dinliyorsan ona da dinlet. Beraber vakit geçirin. Artık gençliği de size biz öğreticek değiliz ya "
Bunu dedikten sonra yine o tatlı sesiyle kahkalaştılar. Kaan yanıma oturdu aniden. Biraz hayvancaydı ama bence. Koltuğu çok büyük bir sarsıntıya uğratmıştı. Kulaklığın tekini kulağıma geçirip telefonuna geri döndü. Müziğin sesini duyar duymaz şaşkınlığım tavanlara çıkmıştı. Belki çoğu kişi bilmez ama bu şarkı benim kaç gündür hayranlıkla dinlediğim şarkıydı. Demek o da bunu dinliyordu ha. Bu arada fazla meraklandırmayım kimseyi. Şarkı = Manga - Cevapsız Sorular =
Şarkı çok iyiydi. Şarkı sırasında birkaç kez bakışmıştık. Çok tatlı bakıyodu. Onunla yan yana oturmak belki de benim için çok büyük bir şanstı. Bugün okulun ilk günü olmasına rağmen bütün kızların gözdesi olduğunu öğrenmiştim. Ya sonuçta çok yakışıklı, tatlı, sempatik ...
Bir ara bayağı dalmıştım. Annem beni cimciklediği an kendime geliverdim. Anladığım kadarıyla artık kalkma zamanı gelmişti. Eve gideceğime üzgünmüydüm değilmiydim anlamamıştım. Annem kalkma konusunu ortaya attığından yaklaşık 5 dakika sonra kapıya yaklaşmayı başarabilmiştik. Kaan ve annesi ile vedalaştıktan sonra EN SONUNDA eve gelebilmiştik. Gelir gelmez biraz babamla sohbet ettikten sonra anneme karnımın birkaç bir şey atıştırdığımdan tok olduğunu ve yemeğe inmeyeceğimi söyledim. Annem de hemen kabul ederek karşılık verir vermez merdivenleri ikişer ikişer adımlarla çıkarak odama geldim. Üstğme çok rahat olan pufuduk ayıcık tulum pijamamı giydim. Yatağımı açıp uzandım. Saate baktığımda 22.20 olmuştu. Zamanın ne kadar kısa sürede çabucak geçtiğini düşünürken bile 6 dakikamı harcamıştım. Bugün çok yorulduğumdan erken yatma kararını aldım ve de çalar saatimi kurup kafamı yastığa gömdüm yani koydum.
"Drdrdrdrdrdrdrdrdrdrdddddd"
Çalar saatimi kapattım. Kalkıp banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp odaya geri döndüm. Gardolabımın karşısına geçip dolabın kapaklarını açtım. Üniformamı alıp üstüme giydim. Saçlarımı da at kuyruğu yapıp odadan çıktım. Merdivenleri hızlıca inip bahçenin yolunu tuttum. Annem her sabah kahvaltıyı bol oksijenli alanda yapmayı sevdiğinden güneşli günlerde kahvaltımızı dışarıda yapıyorduk. Bahçeye vardığımda ise yerime koyuldum. Sabahları kahvaltıyı doya doya yapmayı sevmeyen insanlardandım ben. Nedense sadece bu okul sabahları oluyor. Cumartesi-Pazar günleri ise öyle değil. O günlerde daha aç gözlü oluyorum. Bütün yemekleri masaya oturur oturmaz yalayıp yutuyorum.Kahvaltım bitmişti. Babam beni okula bıraktı. Sınıfa geldiğimde sınıf daha bomboştu. Sıraya oturup öyle düşünürken birden aklıma bir şey geldi. Benim neyim yoktu ???
Benim hiç mi hiç kız arkadaşım yoktu. İşte tek eksik buydu. Tam da bunları düşünürken içeriye neşeli neşeli bir kız geldi. Gelirgelmez de yanıma bağdaş kurarak oturdu. Ve de:
" Ben Melisa. Tanıştığımıza memnun oldum. Merak etmene gerek yok. Adını biliyorum."
Kız beni susturmuştu tam adımı söyleyeceğim sırada. Onu sevmiştim. Belki de o da beni.
Sınıf artık dolmaya başlamıştı. Bizim baş belası da gelmişti. Unutmadıysanız ilk günkü olaydan dolayı yanımda oturuyordu. Yiğit hala gelmemişti. Acaba nerede kalmıştı. Ders nerede ise başlıyacaktı ama nedense o ortalarda hala görünmüyordu. Birden gözüm kapıya ilişti. Yiğitin yüzünün kanlar içerisinde olduğunu farkettim. Yiğit sessizce yerine geçerken kimse onunla ilgilenmiyodu. Artık dayanamamıştım. Ve de yanına gidip ona ne olduğunu sordum. O ise hiçbir şey olmadığını söyleyerek konuyu kapatmaya çalışıyodu. Ama yemezler cicim. Anlamaya çalışıyodum ama anlayamıyodum habire bir şeylerin olmadığını sadece bir KÖPEĞİN onu hırpaladığını söylüyordu.
Birden içeriye hoca girdi ve ben de yerime oturdum. Ders başlayalı yaklaşık 10 dk olmuştu ama ben hala ve hala derse odaklanamıyordum. Zil çalmıştı Yiğit hızlı adımlarla sınıftan çıktı. Ben de onu gizlice takip ettim. Boş bir yere yani kimsenin olmadığı sessiz ve ıssız okulun en kuytu yerine gelmişti. Hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. Ben onun bu okula popüler olduğunj düşünmüştüm. Ama galiba ondan da iyi olan birisi vardı ki onu eziyodu ve de dövmüştü bi de üstüne.
Yiğit'in yanına gidip artık onu ağlamaması için ikna etmeye çalışıyordum. Ağlamayı kesmişti sonunda ve de ona bunu kimin yaptığını sordum. O ise kulağıma sessizce ismi fısıldadı.
Demek oydu ha. Oydu o acımasız sana zarar veren ve ezen KÖPEK !!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♡ Tatlı Belam ♡
RomanceBir yandan Kaan, Bir yandan ise Burak, İkisi de üvey kardeş, Ayrıca ezeli düşmanlar, Hangisini seçmeliydim acaba ??? Seçtiğimde başıma büyük bir bela alacaktım. Ama ne yapabilirim ki. O benim ilk ve son aşkım olacaktı. Yani ... ♡ Tatlı Belam ♡