Sabahları genellikle annem bana kek yapar yanınada süt koyardı. Tabi ailecek kahvaltı yaptığımız zor görülürdü. Annem beyin cerrahıydı , babam da psikiyatristti babam sabahları 9'dan önce çıkardı. Anneminde 2boş günü oluyordu bu günler dışında hep ameliyatta olurdu. Aileme dair böyle bilgileri hatırlıyorum ama beni niye bıraktıklarını hâlâ hatırlamıyorum yani sadece karanlık bi yerdeydik bi ışığın altında da annem vardı bi sandalyenin üzerinde ellerini arkaya tutuşturmuş uyuyordu sanki bense baygın gözlerle etrafa bakıyodum. Sonra bi adam adam geldi sonrası zifiri karanlık. Hatırlamıyorum.
Bu sabahta bana Max aynısını yapmıştı sadece kendiside vardı ayrıca daha fazla çeşit.
-Günaydın
-Günaydın
-Sofrayı nasıl buldun gel hadi
-Çok güzel teşekkürler .
-Biran once kahvaltımızı yapalım sonra...
-Sonra?
-İlk önce kahvaltı.
Kahvaltımızı yapıyorduk sonra neydik sonra nolcaktı nasıl bir cümle bu sırlı sırlı konuşmuştu ve merak ediyordum. Birden Max konuşmaya başladı
-Sonra geçmişi araştıracağız
-Geçmişi mi ?
-Evet geçmişini merak etmiyor musun şu an annenle babanın ne yaptığını mesela?
-Aslında merak..Merak etmiyorum.
-Niye?
- Çünkü geçmişime dönersem bi daha çıkamam diye korkuyorum.
-Çıkamazsak birlikte çıkamayız
-Max bak sana bi sey olsun istemiyorum seni yeni bulmuşken hemde.
-Bir sey olmayacak merak etme.
-Olmaz Max olmaz seni bir daha kaybedemem.
-Kate seni birakmayacagim.
Bu konusma boyle surerdi. Bu yuzden daha fazla uzatmadim ve sessizce kahvaltımızı yaptık.
Öğlen vakti olmuştu ve biz salonda oturup ne yapacağımızı düşünüyorduk.
...- Kate hadi hazırlan uzun bir yolculuğa çıkacağız.
Uzun bir yolculuğa çıkacak halim yoktu ama yinede Max'e hayır ya da nereye gibi sorular sormadan yukarı çıktım.Tişörtümü çıkardım ve kolumda ejderhaya benzer bir şekil gördüm. Hoşuma gitmişti güzel bir şekildi. Nasıl daha önce fark etmedim inanamıyorum. Aniden Max odaya girdi. Girdiği gibi gözlerini kapattı aslında hava sıcak olduğundan sadece siyah sporcu atletimi giyip üzerine de ince ve hoş bir ceket giyecektim.
-Özür dilerim ben sadece yanına mont alman gerektiğini ve aşağıda bekleyeceğimi söyleyecektim.
- Sorun değil zaten bende hazırım sadece ceketimi ve çantamı alıp gelecektim.
- Oh rahatladım. Peki o zaman gidelim ortak.
Tatlı bir gülümseme belirdi suratında...............
Havaalanına gidiyorduk. Halâ yolculuğumuzun nereye olduğunu bilmiyordum. Kaç seneden beri tanısamda şüphe duymadım değil.
-Tam olarak nereye gidiyoruz?
-Immm mutlu olacağın bir yere gidiyoruz.
-Yani?
Uçak pistine gelmiştik. Bincegimiz uçağa doğru yürüyen Max'i takip ediyordum. Uçağın yanına geldik.
- Evet güzel kız doğduğumuz yere gidiyoruz.
Doğduğumuz yer!
Venedik mi gerçekten mi oraya gidince mutlu olacağımı bi anlık bende düşündüm peki ya sonra... O çok mutlu ama ben halâ kendimden emin değilim.- Hey! Gerçekten mutlu olacağımı mı düşündün?
-Şey...Evet bi sorun mu var yani eğer mutlu olmayacaksan gitmeyiz sorun değil ortak.Bana ortak demesine sinir olmaya başladım.
- Hayır mutlu olurum sadece şaşırdım ortak (!)
Uçağa bindiğimizde her zamanki gibi cam kenarına oturdum.
Hostes içecek isteyip istemeyeceğimizi sordu.
- İyi yolculuklar dileriz. İçecek ister miydiniz?
-Ben su alabilirim.
-Peki.
Donmuştum ağzımı açıp bir şeyler söyleyemiyordum. Birden başka bir boyuta geçiyormuş gibi bir his oldu.
Etraf çok aydınlık,koyu kumral rengi saçları uçuşan bir kız ve yanında da fazla yaşlı olmayan bir kadın vardı. Kafasındaki eski moda çiçekli büyük bir şapka ellerinde de güzel beyaz bir eldiven aynı kraliçe gibi. Ardından hostes bize sorduğu soruyu onlara soruyor.40lı yaşlardaki kadın bir su istiyor ama ılık su, yanındaki küçük kızsa portakal suyu.Ardından bir adam geliyor.Kaslı ve yakışıklı.
- Tatlım yolculuk nasıl geçiyor?
Bunu derken küçük kızın yanağını okşuyor ve yanağına ufak bir öpücük konduruyor, yandaki kadınada aynısını yapıyor. Birden uçak sarsılıyor. Herkes çığlık atıyor. Küçük kız babasının kucağına gidiyor. Annesi ise adamın elini tutuyor. Birlikte paraşütlerin olduğu yere gidiyorlar. Uçaktan tam atladıkları zaman biri onları yukarı çekiyor siyah helikopterli biri. Birlikte yukarı doğru bakıyorlar.
- Sizi kurtarmaya geldik.
Babası gülümsüyor. Helikopterin içinde asker kıyafetli adamlar kızın dikkatini çekiyor. Annesinin boynunun altına kafasını koyuyor.Bu bana bir yerden tanıdık geliyor.
Bu...Bu yaşanaları ben yaşamıştım küçük kız bendim ve onlarda babamla annem.
Hatırlıyorum. Haha hatırlamıştım annemle babamı gördüğüm için çok mutluydum keşke onlara sarılabilseydim.Bu arada Max beni bu halüsinasyondan uyandırmaya çalışıyor. Uyanmak istemiyordum. Çünkü uyanırsam bir daha annemle babamı belki de göremeyecektim.
- Ben...Ben bir portakal suyu alayım.
Sonunda uyandırmayı başarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya Belası
Aksiyon-O nerde bana çabuk söyle Max! nerde? -Bunu bana değil onlara soracaksın