Kuzey'in doğum gününden sonra.....
Kuzey'in doğum gününde olanlar zordu benim için. Bir yanda Aksel bir yanda Rüzgar.. Tabi bir de Bengü .... Aksel'in dedikleri aklımı kurcalarken hala bir yerlerde Rüzgar vardı. Unutmam gerekliydi. Yaz tatilini bu şekilde geçiremezdim. Her zaman olduğu gibi her yaz Bükre ile zaman geçirirdik. İkimiz de bir hafta şehir dışına çıkıp tatil yapar, geri kalanında gezer dolaşır, birbirimizde kalır, film-cips-kola yapardık. Kısacası çoğu zamanı birlikte geçirirdik. Ben Kuzey'in doğum gününden bir hafta sonra Antalya'ya tatile gittim. Bükre sürekli arayıp neler olup bittiğini anlattı tabi. Bir gün sahilde kitap okurken telefonum çaldı, Bükre'ydi. Hemen açtım
-''Masal ne yapıyorsun bakalım? '' diye sordu.
-''İyi sahildeyim, çocuk kesiyorum. Sen ? '' dedim ve güldüm. Sabahın bu saatinde kimse yoktu çünkü sahilde.
-''Aferin benim kızıma.'' dedi o da gülerek.
-''Bu arada Rüzgar ile Bengü sevgili falan değiller. Aksine görsen Rüzgar baya üzgün. Bengü de dil için yurt dışına mı ne gitmiş. Yani kısa sürede olsa kafamız rahat olacak. Bir de geçen Kuzey ile konuşuyorduk. Biliyorsun o da kızgın Rüzgar'a. Geçen biraz içip dertleşmişler. Rüzgar çok pişman yani.'' demişti Bükre. İçim sızlamıştı biraz ama üzülmek yoktu. Bir kere olan olmuştu.
-''Son pişmanlık fayda etmez Bükre, biliyorsun.'' dedim ben de.
-''Öyle de işte. Bir de Aksel var tabi..'' demişti Bükre sesi azalarak.
-''Ne olmuş Aksel'e? '' dedim ben de korkarak.
-''Ya bir şey olmadı, sakin ol da. Seni çok merak ediyor, telefon numaranı istedi. Ben de sana sormadan vermedim çünkü verirsem çok kızacağını biliyorum ama bence en azından onunla konuş ya. Çok iyi çocuk.'' demişti Bükre. Gören de öz kardeşi sanırdı. Baya destekliyordu anlaşılan.
-''Hayırdır Bükre Hanım? Bilmediğim bir şey mi var ? Çok savundun.'' dedim ben de.
-''Hayır Masal ondan değil. İyiliğini en çok ben isterim ve Aksel'e cidden ihtiyacın var bence.'' Demişti ciddi bir şekilde.
-''Peki , ver numarayı konuşacağım. Zaten onunki de ben de yoktu iyi olur'' dedim.
-''Oley be! Yalnız ben kaydettim sende onun numarasını, sen hala uyu tabi!'' diye bağırmıştı.
Karşılıklı güldükten sonra telefonu kapadım, kitabı okumaya devam ettim. Annemler hala odadaydı. Biraz yürüyüş yapmaya karar verdim. Bu sırada kafamı kaldırmam ile bir çocukla göz göze gelmem bir oldu. Kumral, kaslı bir çocuktu. Aslına bakarsanız baya tatlıydı. Aldırmadım ve sahilde yürümeye başladım. Bir süre yürüdükten sonra kitabımı sahilde bıraktığımı fark ettim, geri döndüm ve yoktu. Demek ki biri almıştı. Otele gidip resepsiyona durumdan kısaca bahsettim ama ellerinden bir şey gelmeyeceğini kibarca söylediler. Haklıydılar. Sonuçta sahilde bir kitap. Birinin alması bile saçmaydı ama yine de üzülerek kahvaltıya gittim. Annemler açık büfeden bir şeyler almış, kahvaltı ederlerken ben de yanlarına oturdum. Annemler de neden üzgünsün dediler. Ben de durumu kısaca anlattıktan sonra, kitabı yeniden alırız fikrini öne sürdüler.
Bir süre sonra kafama takmamaya çalıştım ve kahvaltıya devam ettim. Bu sırada karşıdaki masada sabah sahilde gördüğüm çocuğu gördüm. Öksürmeye başladım. Neden diye soracaksanız çocuk benim kitabımı okuyordu. Belki tesadüftür ama bu kadarı da olamazdı. Sinirlendim, çocuğu tek yakalayıp kitabı alacaktım. Ya da soracaktım kitabın ona ait olup olmadığını. Her zamanki gibi havuz başına gidip, güneşlenmeye başladık. Canım dart oynamak istedi, animasyon ekibinden gelen çocuğa adımı yazdırdım ve dart oynanacak olan yere gittim. Biraz sonra birkaç kişi daha gelmeye başladı ve de o kumral çocuk da. Animasyon ekibindeki çocuk anlatmaya başladı 'killer dart ' oynayacaktık. Favorimdi! Kumral çocukla göz göze geldik birkaç kere. Yüzünden garip bir gülümseme vardı. Herhalde kitabı aldığını anladığımı düşünmeye başladı. Ben böyle düşünürken animasyon ekibindeki çocuk konuştu:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk rüzgarı
ChickLitLise tabii... Hayallerinizdeki gibi olmalı;dizilerde,filmlerdeki gibi mesela.. Siz öyle sanın! Lise dediğiniz her istemediğiniz insanları görüp,hocaların dırdırını çektiğiniz kısaca okul diye tanımladığımız yer.Boşu boşuna hayal kurmayın, biz kurdu...