1

640 20 2
                                    

"Amcacım azcık daha hızlı sürer misin?" Şoför amca bey ses etmedi. Omuz silktim ve telefonumu çıkardım. Geç kalmış olabilirdim ama her daim Selfie! Telefonu yan tuttum ve siyah beyaz bir fotoğraf çekindim. Gözlerimin altı hafif şişti ve bu da tam istediğim etkiyi yaratıyordu. Doğallık! Ama malesef ki mesleğimin isteklerimle pek alakası yok. Hayatıma hep annem ve babam yön verir. Bu yüzden benim ne istediğim genellikle onların umrunda olmaz.

Taksi durunca cüzdanımı çıkardım ve taksimetreye Bakışlarımı çevirdim. Fiyatı görünce şaşı olan gözlerimi zar zor düzeltip paramı verdim. Şehir dışından ev tuttuğum güne lanet... Ama bir dakika. Zaten evi ben tutmamıştım ki, yine annem ve babamın kararıydı.

Cüzdanımı Çantama attım ve hemen taksiden indim. Kapıyı kapattım. Tam ilerleyeceğim sırada bir öküze çarptım. Tam sırasıydı! Allah'tan filmlerdeki gibi eşyalarım etrafa filan saçılmamıştı. Lanet öküze bakmadan direk Koşarak ajansa girdim. Bugün çekimler vardı ve daha bana makyaj yapacaklardı!

"Maria neredesin sen!?" Aha yidik parpıyı.

"Fred ben şey-"

"Kes! Mazeret istemiyorum! Hemen makyaj odasına geç!" Direk makyaj odasına geçtim ve pahalı sandalyeye hışımla oturdum. Alışmıştım artık Fred'in beni azarlamalarına. İyi ki bi onun çalışanıydık. Gerizekalı göbek! Neyse aq adamın elinden ekmek yiyoz. Ama yine de en kısa zamanda buradan kurtulmalıyım! Gerçi önümde koca bi ANNE-BABA engeli var.

"Marie?"

"Suziciim!" Neyse benim kapatmam lazım makyajım yapılacak sonra görüşürüz bye!

>>>>
Yine konuşacak birini bulamadım kaldım size ha. Makyajım bitti. Poz veriyorum şu an.

"Çok hafif bir biçimde gül Marie!" Kaslarımı acıtmayacak bir hafiflikte yarım ağız gülümsedim.

"Başarılı!" Adam elindeki makineden fotoğraflara baktı.

"Son bir poz daha Marie! Ruh halini yansıt. Genelde ruh halin neyse onu. Sadece portre çalışacağım." Adamın dediğini yaptım. Genellikle tek bir ruh ifadem olurdu. Mutsuz.

Ağzımı çok az açtım ve zaten iri olan mavilerimi biraz daha irilterek poz verdim. Canon'un o çok sevdiğim 'çık' sesini duyunca yavaşça basamaklardan indim.

"Gayet güzel."

"Kolay gelsin." Dedim ve ardından kendi özel odama girdim. Kapıyı kilitleyip, Üstümü değiştirdim. Makyajımı sildim ve pamuğu çöpe attım. Saçlarımı at kuyruğu şeklinde topladım. Çantamı da alıp, kilidi açtım ve dışarı çıktım.

"Fred seni çağırıyor Marie." Bu kızın benimle derdi neydi? Gözlüklerinin üzerinden son bir bakış attı ve topuklularını yere basa basa gitti. Gözlerimi devirdim ve Fred'in odasına gittim. Kapıyı çaldım ve içeri geçtim.

"Fred beni çağırmışsın." Sandalyelerin birinde bir adam oturuyordu. Eliyle boş Sandalyeyi gösterdi. Rahat deri koltuğa oturdum.

"Kovuldun."

The SetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin