5

275 15 1
                                    

"Hadi ama Marie. Sadece bir şakaydı. Aramıza her yeni gelen kişiye yaptığımız bir şaka." Shelly diretirken ona inanmaz gözlerle baktım.

"Şaka? Kendimi bi an gerçekten Ölecekmiş gibi hissettim. Bir de doğaüstü bir dizide oynadığımı düşünürsek.."

"Özür dileyeceğimizi sanıyorsan yanılıyorsun Marie." Tyler'a gözlerimi devirdim.

"Kes sesini sürtük." Holland'a buradan Öpücükler, Öpücükler.

"Evet. Benim hayranımla öyle konuşamazsın." Oha. Şu an egoma Ego katıyorlar. Ben bu lafın üstüne dayanamam artık. Gittim ve Dylan'ın (O'brien) üzerine yapıştım.

>>>>
"Theo, öp beni." Şu anda tahmin ettiğiniz üzere çekimlerdeydik. Sahne şu; Liam ve Hayden öpüşürken benim ağladığım gibi, şimdi Lottie Theo ile öpüşürken Liam'ın canının yanmasını sağlamak.

Ardından Liam gelip bütün gücüyle Theo'yu çok beter dövecek.

Cody, yavaş yavaş yüzüme yaklaştı. Ellerini yüzümün altında, çenelerime çok hafif bir şekilde yerleştirdi ve beni öpmeye başladı. Nasılsa ilk öpücüğüm değildi. Sorun yoktu.

"Sen de ona eşlik et Marie." Yönetmenin sesini, sağ elimi belime koyarak onayladım.

Sol Elimi Cody'nin (Theo'nun)sağ yanağına yerleştirdim ve ben de onu öpmeye başladım. Sadece yüzlerimiz çekildiği için gözlerimi de kapatmıştım.

Bir süre sonra nefessiz kalınca ayrıldık. Gerçek gibi olmuştu.

Köşedeki Dylan (Liam), sinirle geldi ve Theo'yu önce dolaplara vurdu, ardından yere yatırdı. Yüzüne yumruklarını atmaya başladı. Bense köşede (Liam'ı)Dylan'ı çekiştiriyordum.

"KESTİK!"

Az sonra o sahnenin devamını çekecektik ve ben, Banshee güçlerimi kullanarak (Liam) Dylan'ı, (Theo) Cody'den ayıracaktım. Holland, olanları görecek ve benim ne olduğumu araştıracaklardı.

"Marie ve Holland, sizin makyajınızı tazelesinler."

"Tamam."

>>>
"İkinci bölüm de bitti." Tyler koltuğa yayılınca ben de onun yanına oturdum. Bu deri koltuk inanılmaz rahat.

"Azcık aşağı insene." Tyler'ı ayağımla dürttüm. Deri koltuğun sonuna kadar kaydı ve kolunu koltuğun koluna yasladı. Ben de başımı koltuğun koluna koydum ve ayaklarımı koltuğun tepesine uzattım. Gözlerimi yumup, uyumaya çalıştım.

"Oha her yeri kaplıyorsun."

"Ben o kadar büyük değilim bir kere!" Çemkirip ayaklarımı Tyler'ın bacaklarını koydum.

"Oh rahatlığa bak." Tyler yalandan mızmızlanıp duruyordu. Gözlerimi tekrar yumdum.

Birden kafamın altına yumuşak bir şey konulduğunu hissettim, aynı zamanda Tyler'ın kalktığını. Ama eş zamanlı olarak boşluk tekrar doldu. Gözlerimi açmadım ve Bacaklarımı tekrar o kişinin bacağına koydum. Çok yorgundum. Ama meraktan uyuyamıyordum ki! Kimdi bu kişi?

Sağ gözümü çok az açtım ve baktım ama bir şey göremedim. Sonra biraz daha açtım. En sonunda sıkılıp sağ gözümü tamamen açtım. Dylan oturuyordu. Mavi gözlü olan. Benim bu halimi görünce kıkırdadı. Ben de güldüm ve ayaklarımı kendime çekip, toparlandım.

"Yatsaydın."

"Yok ya, uyuyamıyorum zaten."

"Peki."

"Seni sürtük! Buraya da geldin değil mi!? Sevgilimi elimden aldın! O yine sana aşık oldu!" Kaşlarımı çatıp, Victoria'ya baktım.

"Ne saçmalıyorsun sen?" Ayağa kalktım bir hışımla. Kimse bana sürtük diyemez!

"Diyorum ki, Pat sana aşık oldu!"

"Umrumda değil." Onun sinirine karşı ben oldukça sakindim.

"Nasıl umrunda değil ya nasıl?"

"Allah'ım ya. Kızım Siktirin gidin başımdan akşam akşam zaten yorgunum."

"Seni sürtük!" Tam bana tokat atacağı zaman elini tuttum ve bütün gücümle Sıktım. Elini arkaya doğru büktüm ve sıkmaya devam ettim. Bir çığlık attı. Dylan beni arkada sakinleştirmeye çalışıyordu ama ona kulak asmıyordum.

"Kimse bana sürtük diyemez, bu bir." Tırnaklarımı eline geçirdim. Acısından gözleri dolmuştu.

"Pat ve sen istediğinizi yapın, umrumda değilsiniz, bu iki." Elini biraz daha Sıktım.

"Bir daha bana bulaşmayın, bu üç!" Elini Sertçe bıraktım. Gözünden bir damla düştü.

"Dylan'ı elinden alacağım!"

The SetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin