3

357 19 2
                                    

"Koco ostoyom! Gol bono ol!"

"Kızım yavaş ye bogulacaksin!"

"Noh!" Ağzıma çiğköfteyi daha çok soktum. Sendeki bu Türk'lük nerden geliyor derseniz, benim annem Türk. Babamla Türkiyedeler şu anda. Ben umurlarında değildim ki. Her şeyi ben doğmadan önce ayarlamışlardı bile. Ben doğmadan bile hangi meslek olacağım, nerede yaşayacağım, hatta okula bir sene erken gidişim bile belliydi. Çocukluğumu yaşayamamıştım bile doğru düzgün. Aslında ben 17 yaşındayım ve yasalara göre halen okula gidiyor olmam gerek, ama ailem tarafından bu da düşünülmüş, beni 1 sene erken okula göndermişlerdi. Bu yüzden şimdi Manken olabiliyordum. Yoksa yasal değildi. Ahh. Her neyse. Siktirin gitsin.

Birden boğazıma takılan şeyle öksürmeye başladım. Sırtıma inen yumrukla koltuktan aşağı düştüm.

"Siktir Adriana!" Birkaç dakika yerde ıhladım. Adriana da iyi biliyordu, eğer ben yere düşersem, ki bu düşüş ister hızlı ister yavaş olsun, yerden kalkmazdım. Bundan dolayı geldi ve elini uzattı. Tuttum ve ayağa kalktım. Sonra televizyonda çıkan Dylan O'brien'e hayran hayran bakmayı sürdürdüm.

"Sana birşey söylemeliyim." Dedi ve koltuğa yavaşça oturdu. Adriana'nın son günlerde bana söylemek istediği bir şeyler olduğunu tahmin edebiliyordum. Yani son birkaç gündür çok tedirgindi. O geçen geceden beri.

FLASHBACK
"Peki bu bir sürtük gibi hissettiriyor mu?" Sıkıntı içerisinde sordum.

"Hayır. Seni tamamen özel hissettiriyor." Dedi ve gülümsedi. Ahh, Adriana, erkeklerin başını döndüren güzel bir kızsın.

"Peki.. Sarışın olan yoksa esmer olan mı?"

"Sanırım sarışın olan diyeceğim." İki bırakan sonra insan ne özgür hissediyordu.

"Ahh, anladım, esmer olanı istiyorsun."

FLASHBACK SONU

"Ş-şey, ben, Hamileyim."

"Ne?!" Verilebilecek en klişe tepkiyi vermiştim. Tü Allah belamı. Adriana'nın ellerini tuttum.

"Ne zaman oldu?" Yumuşak bir ses tonuyla sordum ve gülümsedim. Ardından ellerini daha çok Sıktım.

"Senin, hani geçen gece, iki biradan sonra, o şeyi yapmak istemeyip gittiğin günden beri." Dudağımı dişledim.

"Peki Matt'e söyleyecek misin?" Kafasını yerden kaldırmayarak iki yana salladı.

"Karnımdaki şeyi istemiyorum."

"Bunu yapamazsın."

"Onu aldıracağım."

"Hayır."

"Bu benim kararım."

"Aynı zamanda Matt'in de."

"Bizimki tek gecelik bir şeydi."

"Onu aldırmayacaksın!"

"Onu istemiyorum! Ölsün! Ben daha 18 yaşındayım! Eğer bana destek olmayacaksan burada olmamın bir anlamı yok!" Koltuktan hışımla kalktı ve askılıktan montunu alıp gitti. Ofladım. Hayatım ne boktandı!

>>>>
Teen Wolf ' un 5. Sezon'unu da açtım ve izlemeye başladım. 5. Sezonu annem ve babam sağolsun izleyememiştim.

"Ohh. Şu O'brien ve Posey ikilisine bak!" Cırladım ve elimi mısır kasesine daldırdım. Biraz ilerledi ve okul sahnesine geçti. Liam yürüdü, yürüdü ve sınıfa geldi. Sıraya oturmak istemedi falan filan. Sonra Victoria'yı görmeme ağzım beş karış filan aralandı. Oha. Moroles olanından hemde.

Sinirlendim ve televizyonu büyük bir hışımla kapattım. Siktiğimin Victoria'sı.

FLASHBACK
"Seni seviyorum." Gülümsedi ve ona daha çok sarıldı. O da dudaklarını Victoria ile birleştirdi. Beni aldatmıştı.
FLASHBACK SONU

Gözümden düşen damlayı sildim ve televizyonu tekrar açtım. Orada eğer yarın onunla karşılaşacaksam, ona çökmemiş süsü vermeliydim. Tırnaklarımı kemire kemire filmi izlemeye başladım.

The SetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin