7

268 15 1
                                    

"C-cameron sen neyden bahsediyorsun?"

"Ben de bilmiyorum Marie. Sonra konuşalım." Ardından yüzüme telefon kapandı. Dudaklarımı birbirine bastırdım ve koltuğa oturdum. Sağ elime telefonumu alıp sol elimin içine vurmaya başladım. Ardından oflayıp, Ellerimi Saçlarımın içinden geçirdim. Odadaki herkes bana bakıyordu, bir çok şey sormak istiyor ama soramıyormuş gibi bir halleri vardı.

Bu iş kesin annemin başının altından çıkıyordu.

Telefonun tuş kilidini açtım ve rehberi girip, annemi aradım. Odadan çıkıp, adımın yazdığı sandalyeye oturdum.

Birinci dıt, ikinc--.

"Anne siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?!"

"Marie sakin ol."

"Nasıl sakin olayım ya nasıl!? Cameron benim çocukluk arkadaşım! Ben henüz 17 yaşındayım!"

"Bu evlenmene engel değil. Biliyorsun ki Türkiye'de ebeveynlerin imzasıyla evlenebiliyorsun. Ve bu yurt dışında da geçerli."

"Pekala. Onu geçtik diyelim. Cameron benim çocukluk arkadaşım! Çocuk beni aradığında morali yerle bir olmuştu! Onun sevgilisi var ve onların arasını ben yaptım!"

"Bu beni ilgilendirmez. Cameron'un ailesi ile ortak bir karar aldık."

"Çıldıracağım ya çıldıracağım! Siz ününüze ün katacaksınız diye biz mi evlenmek zorundayız! Asla olmayacak böyle bir şey!"

"Artık basına gerekli açıklama yapıldı. Siz ikiniz, bu durumu kabullenseniz iyi olur." Cevap vermeme izin bile verilmeden telefon suratıma kapandı. Haykırarak telefonu yere attım, ardından Göz yaşlarımı serbest bıraktım.

***
"Biraz daha iyi misin?" Holland saçımı okşamaya devam etti. Arden ise bana su içirdi. Kriz geçirmiştim.

"Ben 17 yaşında sevmediğim biriyle evlenemem." Daha çok ağlamaya başladım ve Yüzümü Holland'ın boynuna gömdüm. Az önce neredeyse bütün set başımdaydı ama Meegan ve Shelly herkesi dağıtmıştı.

"Ya biz hangi devirde yaşıyoruz!? Nasıl zorla evlendirirler Marie'yi?!" Dışarıdan Dylan (Sprayberry) bağırarak konuşmasına hak verdim ve derin bir iç çektim. Holland saçlarımı daha çok okşadı.

"Evine gitmek ister misin? Veya evime?"
"Shelly, kendi evime gitmek istiyorum. Zaten sahnelerim çekildi."

****
"Bakın efendim anl---." Ve annem, Holland'ın yüzüne telefonu kapattı. Holland bir telefona, bir bana baktı. Sonra telefonu sehpaya koyup yanıma geldi.

"Üzülme tamam mı?" Omzumu sıvazladığında gülümsemeye çalıştım. Holland'ın telefonu çaldı. Ekrana baktı ve bana döndü.

"Max arıyor." Ekranı bana doğru salladı.

"Tanrım, siz ikinize Bayılıyorum." Ağzımı kapatıp kıkırdadım. O da kıkırdadı.

"Teşekkür ederiz. Ben şimdi gidiyorum, yarın kızlarla seni almaya geliyoruz, anlaştık?" Holland beni ne kadar neşelendirmeye çalışsa da boşunaydı, o da bunu biliyordu, ama yine de beni güldürmeye çalışıyordu.

"Tamam. Görüşürüz." Ayağa onu uğurlamak için kalkıyordum ki beni oturttu.

"Sakın, kapının yolunu biliyorum." Yanağıma bir öpücük kondurup gitti. Shelly, Arden ve Meegan çoktan gitmişlerdi çünkü saat gece yarısına ulaşmak üzereydi.

Ben de biraz uyuyup, kafamı dağıtmak için odama çıktım ve Yatağın içine süzüldüm. Gözlerimi uyuma umuduyla kapadım. Ama bu umudum, Evimin kapısının kırılacak gibi çalınmasıyla son buldu. Oflayarak yataktan Kalktım ve koşarak aşağı indim. Biraz korkmaya başlamıştım ama kapının önünde korumalar olduğu için biraz da rahattım. Aslında istesem işe taksiyle değil arabayla gidebilirdim ama istemiyordum.

The SetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin