Cennet Parçan Olmak İstersem

2.4K 153 27
                                    

Merhabalar üçüncü kez hikayeye dönüş yapmış bulunuyoruz. Bu son olsun dediğinizi duyar gibiyiz emin olun biz de öyle umuyoruz :D Neyseki hikaye bizi olduğu yerde bekliyor, umarım okuyucuları da öyledir. Sizi seviyoruz, unutmayın!

Medya: Deniz ve Seher

"Seni... Yine kızdırmama izin verir misin?"

Genç kız karşısındaki adamın derin ela gözlerinde kaybolurken, onun, dudaklarından dökülen bu soru karşısında afallamıştı. Acaba adamın kendisini kızdırmaktan kastı ne olabilirdi? Neyse ki cevabı fazla araması gerekmemişti zira birkaç santim uzağındaki ela bakışlarda oynaşan muzip yeşil hareler sorunun cevabını verir nitelikteydi adeta:

Deniz ona dokunmak istiyordu; hatta belki de daha fazlasını...

Seher ihtimalleri düşünürken kıpkırmızı kesilmişti, 3 saniyeden kısa bir zaman dilimi içerisinde, aniden yüzüne ateş basması aynaya bakmadan bunu anlamasını sağlamıştı. Ne zaman heyecanlansa ya da ne zaman korksa kıpkırmızı olurdu. Yalnız bu seferki renk değişiminin nedeni saf bir kızgınlık ya da heyecan ile açıklanamayacak kadar karışıktı. Çünkü genç kız içinde bilinmeyen duyguların uyandığını hissediyordu.

Yanlış...

Şaşılacak bir hızla tüm bedenine yayılan bu hissi tanıyordu, puslu anı parçacıkları halinde de olsa onu hatırlıyordu işte. Maalesef hatırladıkları hiç de güzel şeyler değildi. Çıplak sırtına dokunup ayaklarının yerden kesilmesine sebep olan dudaklar da; kırılan kalbi için döktüğü gözyaşları da hepsi aynı lanet karedeyken hatırladıkları nasıl güzel olabilirdi ki?

Hayır, hayır, hayır, hayır! Allah'ım tekrar olmaz! Canım yanacak! Canımı yakacak ve ben bu defa kendimi kurtaracak kadar güçlü olmayacağım. Çünkü bir öncekinde hepsini tükettim. Yapamam! Yapmamalıyım! Bu delilik! Paraşütsüz uçaktan atlamak demek bu! Yere çakılıp binlerce parçaya ayrılacağım.

Mahvolacağım.

Aklı bunu yapmaması için çığlık çığlığa haykırsa da bedeni ona bunun aksini söylüyordu. Öyle ki kendisiyle savaş verdiği o kısacık anda elleri farkında olmadan adamın boynuna dolanmış, ensesinin üzerinden geçerek onun saçlarını okşamaya başlamıştı. Yani ona yeşil ışık yakmıştı. Artık çok geçti! Bunun geri dönüşü olmayacaktı. Akıntı onu sürüklemeye başlamıştı bile ve kötü haber şu ki;

Yüzme bilmiyordu! Anlayacağınız göz göre göre ölüme gidiyordu.

Deniz ise Seher'in kafa karışıklığı- şaşkınlık dolu sessizliğinden faydalanarak ona iyice sokulmuştu. Ellerini kızın sırtına yerleştirerek vücutları tek bir vücut oluncaya dek onu kendisine çekti. Sert bedenini ona iyice bastırdığından göğüslerinin altında ezildiğini hissedebiliyordu. Şimdi de ılık nefesi kızın iştah kabartıcı bir dolgunluğa sahip pembe dudaklarına değiyordu. Bu Seher'in bütün vücudunun ürperti ile sarsılmasına neden olmuştu. Genç kızın nefes alış verişleri hızlanmış, kalbi yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlamıştı. Sonsuzluk gibi gelen bir sürenin ardından, nihayet, Deniz'in dudakları kızınkilerle bir araya geldi.

Öpüşleri çok yumuşak başlamıştı ancak öyle devam etmedi. Dudakları birbirine değdiği an sanki önlerinde farklı bir dünyanın kapıları açılmıştı. Sadece tutku ve şehvetin olduğu bir dünya... Bu ikisinin de hazırlıklı olmadığı bir durumdu. Bu yüzden ne Deniz, Seher'in bir anda kucağına oturmasını garipsedi ne de Seher onun tişörtünü siyah sutyenine kadar sıyırmasını.

Deniz, kızın alev almış gibi yanan çıplak tenine ilk dokunduğunda aklını kaybedeceğini sanmıştı. Evet, Seher'i görmüştü ama ona dokunmak o kadar başkaydı ki... Sanki... Sanki yeryüzünde cennetten bir parçaya rastlamıştı. Daha fazlasını istiyordu. Ona daha fazla dokunmak istiyordu. Buna ihtiyacı vardı. Kızın sutyeninin askısını yana düşürürken asıl ihtiyaç duyduğu şeyin ne olduğunu anladı: O cennet parçasını kendine ait kılmak istiyordu. Açlığı dinene kadar dudaklarının o muhteşem şeyle ziyafet çekmesini istiyordu. Dili kızın ağzının içini keşfederken parmakları da kızın çıplak sırtında kendine ait rotalar çiziyordu. Bir anda kendini geri çekti. Onu uyaracaktı. Ona kurtulması için bir şans tanıyacaktı. Fakat Seher'in öpülmekten şişmiş dudakları aniden görüş alanına girince dikkati dağıldı. Dudaklarını kızın narin boynuna yerleştirmeden evvel boğuk bir sesle ona:

DAVETSİZ KONUK #Wattys2021(TEKİRDAĞ SERİSİ) DÜZENLENİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin