14.BÖLÜM: ''DANS''

78.3K 2.5K 271
                                    







Ursine Vulpine, Wicked Game

Digital Daggers, Still Here







14.BÖLÜM: ''DANS''


BÖLÜM: ''DANS''

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Liman.

Gemilerin uğradığı, insanların ihtiyaç duyduğu duraktı. İnsan, korktuğunda veya ağlayacak bir omuz bulamadığında en değerlisini isterdi yanında. Gözyaşları yanaklarına doğru düşerken başını yaslamak isteyeceği bir omuz...

Aradığını bulamayan bir limanda, kasırganın ortasında kalmış biriydim. Kaçıp kurtulmaya çalıştığım o kasırga peşimi bırakmamıştı hiçbir zaman ve şimdi o kasırgaya iten kişinin kollarının arasındaydım. Karşısında ağlamaktan her zaman çekinmiş biri olmuşken, şu an kollarının arasında küçük bir çocuk gibi hüngür hüngür ağlıyordum.

Ağlayışlarımı kesmek yerine daha çok ağladım.

Öncesinde bulamadığım huzur kollarını boynuma doladı, kendimi kaybetmenin eşiğinde gidip gelirken gözyaşlarım yanaklarımdan süzülmeye devam etti. Onu her itmeye kalkışımda beni daha da çok sarıp sarmaladı.

Her itişim daha kuvvetliydi.

Her tutuşu daha kuvvetliydi.

Eli saçlarıma tırmanıp okşarken yaptığım tek şey gözyaşlarımı dökmek oldu. Ondan kaçmak için, gerçekleri görmemeye çalışmak için uğraşmadım. Sadece bana sarılmasına elim boş bir şekilde karşılık verdim, evet beni dört yıllık bir ilişkinin sonunda aldatan adamın bana sarılmasına izin verdim. Bugün ki yenilgim aslında kazandığım ilk maçtı. Her yenilginin sonunda daha da güçlü biri olarak ayağa kalkacağımı biliyordum.

Akan burnumu acıyla içime çektim. Biraz daha bana sarılmasına izin versem içimi hiç sorgulamadan dökeceğimi biliyordum. Ellerimi iki omuzuna birden yerleştirip boşluğundan faydalanarak onu geri iterken mavi gözleri hüzünle kahverengi gözlerime bakıyordu. Gözlerimi hızla ondan çekerken ellerimin tersiyle gözlerimi sertçe silip ayağa kalktım. Mavi gözlerini benden bir saniye olsun çekmedi, bakışları yalvarıyordu. Belki de ardında göremediğim mavi gözlerin içi kan ağlıyordu.

''Görmüyorsun değil mi?'' Buruk bir sesi vardı. ''İçimin nasıl acıyla dolduğunu, karşında nasıl kıvrandığımı, sana sarılacakken bana izin vermediğinde beni boğan hüznü görmüyorsun. Görmeyeceksin de.''

Gözyaşlarım yanaklarıma düşmeye devam etti.

''Sen gördün mü?'' diye sordum sesim acı içinde tökezlerken. ''Beni terk edip başkasına giderken benim içimin nasıl yandığını sen gördün mü Emre?''

''Haklısın,'' sesi buruktu. Bakışlarını benden çekip yere indirdi. ''Göremedim.''

Dudaklarım ruhsuz bir gülüşle kıvrılırken bir yandan ağlıyordum. Bir insan ağlarken gülebilir miydi?

Kırık Kalpler SokağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin