Giriş - Gizli ittifak

7.9K 211 70
                                    

Yolu bu satırlardan geçen herkese selam olsun :)

Okumaya başlayacağınız hikaye "Mühür Kıran" adındaki basılı eserimin öncesinde, kurgulayacağım dünyayı görmek ve bir parça geçmişle ana karakterime derinlik katabilmek adına yaptığım ön çalışmadır. Yazımı sadece üç hafta sürmüştür. Bu nedenle derinliği fazla olmayan kısacık bir hikaye olduğunu aklınızdan çıkartmamanızı rica ediyorum. Keyifli okumalar dilerim...

Sevgiler,

Bihter.


Taş yolda hafifçe sallanarak ilerleyen atlı arabanın üzerinde ne bir aile sembolü ne de şehir amblemi vardı. Sıkıca kapatılmış koyu renk perdeler yolcuya gerekli mahremiyeti sağlıyor, ara sıra içeri sızmayı başaran gün ışığı kadının elindeki zarfa basılmış yaşlı bir ağacı andıran mührün üzerinde dolaşarak detaylarına hayat kazandırıyordu. Zalara kocasına haber bile vermeksizin bu kısa yolculuğa çıkmasına neden olan davetiyeye baktı. Namu Beyinin Hanımı, Nalette tarafından bizzat gönderilmiş ve iki ailenin geleceği için görüşmeleri gerektiğine dair imalarla süslenmişti. Zalara esefle iç çekti. Ne yazık ki tek çocukları kocasının ilk eşinden olma kızıydı ve büyük bir özveriyle yaşamını su şehri Mizu'daki şifacılar birliğine adamayı düşünürken ailesi için uygun bir evliliği kabul etme fedakârlığını gösteremiyordu. Yine de Zalara biliyordu ki kocası eski servetinin büyük bölümünü kaybetmiş olsa da asıl zenginlikleri atalarından miras, kanlarında dolaşan güçteydi ve Nalette'nin bu uğurda kendisine ne gibi bir öneri sunacağını duymak istiyordu.

Kadının düşünceleri Namu hanımıyla buluşacakları Ay şehri Getsu'ya varmalarıyla son bulurken tamamen tesadüfi bir şekilde Nalette ile karşılaşacakları, gözde kumaş tüccarı Dilar'ın yerine giden sokağa sapmışlardı bile.

***

"Zalara tatlım!" Nalette elindeki atlas rengi ipeklileri hiçbir değerleri yokmuşçasına yere saçarken sanki karşısındaki kadını kucaklayacakmış gibi kollarını açmıştı. Elbette bir kucaklaşma ya da tokalaşma söz konusu değildi. Zira Andramlılar bilirlerdi ki özellikle kanlarında gezinen "cevher" i kullanabilenler için küçük bir temasın bile farklı sonuçları olabilirdi.

Aslında tüm Andramlılar ve hatta yaşam döngüsüne sahip tüm canlılar cevher, taşımalarına rağmen sadece bazıları onu kullanabilme yeteneğine sahipti. Yetenekse çeşitli sınırlamalarla birlikte gelirken çok daha az sayıda kişi sahip olduğu cevheri tam anlamıyla kullanabilirdi.

Nalette'nin sıcak karşılaması karşısında Zalara büyük bir ağırbaşlılıkla sağ elini kalbi üzerine götürüp yetenek sahibi kişilere özgü selamını verirken tatlı tatlı gülümsedi.

***

Kısa bir süre sonra alışverişten yorulmuş iki kadın Dilar'ın bahçesine kurulmuş çardaklardan gözden ırak bir tanesine yerleşivermişlerdi. Nezaket kurallarının gerektirdiği havadan sudan konuşmalarla zaman kaybetmek istemeyen Nalette doğrudan konuya girmeyi uygun görerek "Sevgili Zalara," dedi. "Harbin Bey'le evlendiğin vakit Eiliat'lar gibi köklü bir aileye gelin gittiğin, hem de böylesi derin bir aşk evliliği yaptığın için seni kıskanmadığımı söylesem yalan olur."

Ustalıkla seçilmiş sözcüklerin taşıdığı imaları kaçırmayacak kadar zekiydi Zalara. Dudakları hafif bir tebessümle kıvrıldı. Önemsiz bir aileden geliyordu ve Eiliat serveti yıllar içerisinde önemli ölçüde küçülmüştü. Yine de Harbin Bey'le yaptığı sanılan aşk evliliği özellikle eşini seçme şansı olmayan köklü aile mensuplarının hayallerini süslüyordu. Kimsenin bilmediğiyse Harbin Bey'in Zalara ile sadece sevgili kızını gerçek bir anne sevgisiyle büyüteceğine inandığı için evlenmiş olduğuydu. Kadın adamın teklifini kabul ederken sadece bunu istemişti ve Harbin rolünü o kadar büyük bir ustalıkla oynamıştı ki öz kızı bile babasının Zalara'ya aşkla bağlı olduğunu sanıyordu.

"Gök'ün sizi kendi çocuğunuzla kutsamaması ne yazık."

Tüm planların ve hesapların boşa çıktığı noktalardan biri diye düşündü Zalara. Harbin'in âşık rolü yaparken zamanla gerçeği unutacağını ummuş ancak tüm beklentileri gibi geceleri yatağı da boş kalmıştı.

"Neyse ki Harbin Bey'in kızı var." Gülümsedi. "Sahi, Alyarien nasıl? Zarif güzelliği hakkında söylenenler Namu'ya kadar ulaştı."

"Sağlığı sıhhati yerinde, teşekkür ederiz," dedi Zalara ve ekledi. "Oğlun ve küçük kızın nasıllar?"

Nalette bir an için üzgün görünerek "Zavallı küçüğüm Tori," dedi. "Doğduğundan beri zayıf olan bünyesi yüzünden çok kırılgan. Neyse ki Aron var." Duraksadı. "Ama biliyorsun onun da evlenme yaşı geldi ve uygun bir eş adayı bulmakta zorlanıyoruz."

"Sonunda," diye düşündü Zalara. "Konuya girmeyi başardı." Namu ailesi nesillerdir en uygun evlilikleri ayarlamaya çalışmış olmalarına rağmen soylarındaki cevher kullanıcılarının sayısında önemli bir azalma vardı. Eğer kadının duydukları doğruysa Aron taşıdığı cevheri bir kalkan gibi korunma amaçlı kullanabilenlerdendi. "Bir Kalkan." Hatta daha fazlasını yapabildiğine dair üstü kapalı imalarda bulunulduğunu da duymuştu. Yine de bunu kanıtlayan bir hareketi görülmemişti. "Ve belki de daha fazlası."

"Ailelerimizin geçmişini düşünerek," dedi Nalette. "Belki de üvey kızın ve Aron'u tanıştırabiliriz diye düşünmüştüm."

Zalara üzgün bir ifade takındı "Ah... Nalette, sevgili arkadaşım. Bunun muhteşem bir birliktelik olacağını düşünsem bile Kızım çok uzun süredir hayallerini diğerlerine yardım edeceği bir yaşam üzerine kuruyor. Ve elbette takdir edersin ki Harbin Bey'in ve benim tek dileğimiz onu mutlu görmek."

Nalette'nin ışıltılı bakışları donuklaştı. Elbette Alyarien'in gelecek planlarından da Harbin Bey'in kızı ve kararları hakkındaki tutumundan da haberdardı yoksa neden Zalara ile özel olarak görüşmek istesindi ki. "Sen zeki bir kadınsın Zalara," dedi Namu Hanımı. "Kızın, ailenizin tüm maddi sıkıntılarına çözüm getirebilir ve hatta size yetenekle donatılmış bir varis verebilir."

"Harbin'i ikna etmenin bir yolu olduğunu sanmıyorum," dedi Zalara açık sözlülükle. "Kızı ne isterse onu yapacaktır."

Sihirli kelime adeta bu cümlede saklıydı. "Kızı ne isterse."

"O halde Alyarien'i ikna etmenin bir yolunu bulmalıyız. Belki Aron'la biraz zaman geçirirse fikri değişebilir."

"Yani oğlun onu hamile bırakırsa demek istiyor olmalısın." Zalara alayla başını salladı. "Kızımın bu şekilde aşağılanmasına göz yumamam."

Nalette masumca gülümsedi. "Asla böyle bir şeyi aklımın ucundan bile geçiremem Zalara. Sadece düşünmüştüm ki eğer Alyarien bir süre küçük kızımla ilgilenmeyi kabul ederse belki Aron ile birbirlerini tanıma fırsatı bulabilirler ve en kötü ihtimalle kızına evlilik belgelerini bir şekilde imzalatabileceğine inanıyorum. Bilirsin her evlilik devam etmek zorunda değil. Alyarien bize bir varis verdikten sonra kendi yoluna gidebilir."

Zalara hafif bir kahkaha attı. Nalette tahmin ettiğinden arsız çıktığına göre yetenekli torunlara olan ihtiyaçları büyüktü. "Teklifinin ilk kısmını yerine getirmekte zorlanacağımızı sanmıyorum. Ancak bir şekilde kızımın belgeleri imzalamasını sağlasam bile bu evliliği ve gerektirdiklerini yerine getireceği anlamına gelmez," dedi.

Nalette kadının sözlerine sadece soğuk bir ifadeyle gülümsemekle yetindi ve ciddiyetle Alyarien'in rızası dışında hiçbir şeyin olmayacağına dair söz verirken bu konuyla oğlunun ilgileneceğinden emindi. 

Alya (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin