Bölüm 17 - Çıkmaz

1.4K 135 25
                                    


"Tatlı Alyam..." Nalette Hanım sempati dolu bir sesle genç kıza baktı ve "Harbin Bey yani baban seni çok özlediğinden şikâyet edip duruyormuş. Daha fazla onun bu halini görmeye dayanamayan Zalara'da ne yapsın. Bugün yarın gelmelerini bekliyorduk."

Genç kız derin bir nefes aldı. En azından babasının geleceğini öğrenmek içini bir parça rahatlatmış olsa da aynı evin içinde Aron'la kalmaya dayanamayacağını hissediyordu. "O halde," dedi. "İzin verin Mizu'ya günübirlik gidip geleyim. Arkadaşlarımla görüşüp biraz alışveriş yapardım."

"Elbette, elbette Alya, izin ne demek. Söylerim hemen arabayı hazırlasınlar."

"Teşekkür ederim." Nazikçe elini kalbi üzerine yerleştiren Alya kimseyle karşılaşmamak için koşar adımlarla odasına sığınmış, arabanın hazır olduğu haber verilene kadar da dışarı çıkmamıştı.

Nihayet yola çıkmaya hazır olduklarının haberi geldiğinde arabanın içine çoktan yerleşmiş Aron'u görmeyi beklemiyordu. Kendi kendine en azından Tora'dan kendisine eşlik etmesini istemediği için kızarken bakışlarının özellikle genç adama değmemesine özen gösteriyordu. Aron'un da farklı bir tavrı yoktu. Açıkça genç kızı görmezden geliyor, gri gözlerinde en ufak bir duygu kırıntısı olmaksızın dışarıyı izliyordu. Liman kenti Mizu'ya uzanan yolculukları hiç olmadığı kadar büyük bir sessizlik içinde geçerken Alya, genç adamın onu görmezden gelen tavırlarının kendisiyle uğraştığı günlerden daha katlanılmaz olduğu sonucuna vardı. Özür dilemeye bile çalışmamıştı ki, Alya onun nasıl özür dilendiği hakkında bir fikri olmadığını tahmin edebiliyordu. Belki de özür dilemeye değer bile bulmuyordu genç kızı.

Araba durur durmaz kendisini dışarı attı. Aron bir an nereye gideceğini soramaya yeltendiyse bile sorusu kalabalığın arasında belirip neşeli bir şekilde yanlarına gelen Rhia'nın varlığıyla unutulup gitti.

"Bu ne güzel bir sürpriz! Aron hayatım." Güzel kadın çekincesizce Aron'un koluna girerken. Hayat dolu ve ışıl ışıl görünüyordu. Alya Mizu'ya gelme isteğiyle farkında olmaksızın daha önceden ayarlanmış bir buluşmaya dâhil olduğunu düşünerek huzursuzca alt dudağını ısırdı. Anlamsızlığını bilmesine rağmen daha bir gece öncesinde kendisini öpen genç adamın bugün eski sevgilisiyle buluşmaya gelebilmesi canını yakıyordu. Alya elbette onları rahatsız edecek değildi. İki yanına düşmüş yumruklarını sıkıp çenesini inatçı bir ifadeyle kaldırdı. "Sizi görmekte çok güzel Rhia."

Rhia avına atılmayı bekleyen bir kedi gibi herkesten önce yeni evli çifti kutlamak istediğini söylemek için ağzını açmıştı ki konuşmasına izin vermeyen Aron sertçe kolundan çekerek güzel kadını uzaklaşmaları için öteki tarafa çevirirken Alya'ya hitaben "Karanlık çökmeden yola çıkacağız," dedi. "Geç kalma."

Bir an öfkeyle aralanan dudaklarını çoktan sırtını dönüp kolunda Rhia ile uzaklaşmaya başlamış adamın ardından ince bir çizgi halini alana birbirine bastırdı. "Elbette emrin olur..."

Düşünmemeli, umursamamalıydı. Sadece birkaç gün sonra birbirlerinin hayatlarından tamamen çıkmış olacaklardı. Genç adamın ne yaptığı sadece kendisini ilgilendirirdi. Aron ve Rhia'nın kol kola uzaklaşan görüntülerini zihnin derinliklerine gömmeye çalışırken düşüncelerini önünde uzanan yeni geleceğine odaklamaya çalışıyordu.

***

Güzel kadın eski sevgilisinin tavırlarını okuyabilecek kadar iyi tanıyordu. Dudak büktü. "Neden onunla konuşmama izin vermedin. Sadece siz yeni günün kumrularını tebrik etmek istemiştim."

Aron bir yanıt vermeyince Rhia belli belirsiz gülümsedi. Dilar'ın yerinde yapılan anlaşmayı bilmesine rağmen genç adamın ne diyeceğini görmek için "Çok garip davranıyorsun," dedi. "Seni gören de gizlice evlendiğinizi düşünür."

Genç adam Rhia'nın elinden kurtulamayacağını biliyordu. "Henüz ailesinin haberi yok bu nedenle gizli tutuyoruz."Aron aklına gelen gerçeğe en yakın yalanı uydurmuştu.

"Ailesinin mi yoksa Alya'nın mı?" Rhia aklından geçenleri kendisine saklarken hafif bir kahkahayla güldü. "Bu kadar romantik olduğunu hiç bilmezdim."

Genç adamın verilecek bir cevabı yoktu. Sadece derin bir nefes almakla yetindi.

***

Alya kendisiyle konuşmayı kabul eden birliğin başkanına büyük bir içtenlikle neden onlara katılmayı arzu ettiğini anlatmayı yeni bitirmişti. "Zaten," dedi. "Birliğinizin istediği feragat belgelerini neredeyse bir ay kadar önce imzalayıp göndermiştim."

"Feragat belgeleri mi?" Birlik başkanı beyaz saçlı, pembe yüzlü yaşlı bir adamdı. Masmavi gözleri merakla yusyuvarlak olmuştu.

"Feragat belgesi istemiyor muydunuz? Ben sanmıştım ki..." Üvey annesinin birlikten geldiğini söylediği belgeler kızın mirasına konmak için çevirdiği bir dümen miydi acaba?

Yaşlı adam anlayışla gülümsedi. "Hayır," dedi. "Biz o tarz belgeler istemiyoruz ancak..." yaşından ötürü hafifçe titreyen elleriyle tuttuğu parşömen parçasına baktıktan sonra "Eşinizden yazılı bir izin belgesi almamız yeterli olur."

"Eşimden? Ben evli değilim ki..." sözcükler dudaklarından dökülürken düşünmeksizin yaşlı adamın elindeki parşömen parçasına uzandı. Görüşmeye girdikten sonra birlik başkanı genç ulağını yollayarak kıza ait resmi dokümanları istetmiş olmalıydı.

Elinde kâğıt parçasıyla birlikte az evvel oturmakta olduğu koltuğa çöktü. Eğer yazanlar doğruysa kısa süre önce Aron Namu ile evlenmiş olduğu görülüyordu. Alya kaçar gibi olsa da en azından yaşlı adamdan özür dilemeyi akıl ederek birlik evinden ayrıldı. Öncelikle öğrendiği bilginin doğruluğunu teyit etmeliydi. Yarım saatin sonunda limanı çevreleyen surların tepesinde durmuş güneşin batışını izlerken, sonunda zihnindeki tüm taşlar yavaş yavaş yerine oturmaya başlamıştı. Genç adamın artık kendisinden neden hoşlanmadığını anlayabiliyordu. Aron'un parti sabahı yanına gelerek anlaşmayı kabul ettiğini söylemesi ve davranışlarına dikkat etmesi hakkında ki uyarıları da şimdi bir anlam kazanıyordu. Bir sevgilisi olduğunu sandığında deliye dönmesi ve hatta... Genç kızın eli yavaşça dudaklarına dokundu. O akşam aralarında geçen sadece bir kocanın eşinden beklediği görevin yerine getirilmesiydi. Alya şimdi olanları anlayabiliyordu. Hiçbir şeyden haberi olmadığını söylese bile Aron'un kendisine inanmayacağından emindi. "Zalara..." bunlar hep onun başının altından çıkmış olmalıydı. Alya kendi aptallığına söylenerek üvey annesinin karşılıksız bir iyilikte bulunmak istemesinden şüphelenmesi gerektiğini düşündü. Safça, kadının sonunda kendi çıkarlarına uymadığı halde kendisine yardımcı olmak istediğine inanmıştı. "Aptal..."

Derin bir nefes aldı. Babası gelene kadar sadece kısa bir süre bu duruma katlanması gerekiyordu. Gerçekleri anlattığında yaşlı adamın kendi tarafını tutup bu durumdan kurtaracağından emindi. Zalara'yı kötüleyerek babasını üzmek istemese bile bu oyunu saklamanın mümkün olmayacağının farkında olmanın huzursuzluğu yüreğini rahatsız ediyordu. Yine de üvey annesini affedebileceğini sanmıyordu. Aron'a gelince kendisini nasıl görmezden geldiği ve ilk fırsatta eski sevgilisiyle buluştuğu düşünülecek olursa ayrılma isteğine karşı çıkmazdı. Bu konuda endişelenmeye gerek görmedi. Tek anlam veremediği genç adamın böyle bir anlaşmaya neden yanaşmış olduğu gerçeğiydi ki sorup öğrenebileceğini sanmıyordu.

***

Eve dönüş yolu boyunca ellerinden çevirmediği bakışlarıyla hala öğrendiklerini ve yaşadıklarını hazmetmeye çalışıyor, utancından genç adamın yanında yok olup gitmek istiyordu. Aron ise hiçbir şeyin farkında değilmiş gibi uzak ve sessiz durmaya devam ediyordu. Belli ki düşünceleri güzel Rhia'yla meşguldü. 

Alya (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin