Tori hastalanmamış, Alya ertesi günün akşamında ayaklanmıştı. Aron misafirleriyle göz göze bile gelmekten kaçınırken günlerdir eve hâkim olan derin sessizlik için Miya Karel'in kulağına "Fırtına öncesi sessizlik," diye fısıldamıştı.
Tora saatlerdir odasına kapanmış Tori'yi ziyaret etmeye gittiğinde küçük kızı yere saçılmış beyaz parşömenler ve boya kalemlerinin ortasında büyük bir ciddiyetle elindeki çiçeğin kopyasını resmederken bulmuştu. Yalnızdı.
"Ne yapıyorsun?" Yere oturarak bitmiş çizimlerden birini aldı.
"Çiçeklerin resimlerini çiziyorum."
Tora sırıttı. "Sen bu kadar güzel çizim yapabiliyor muydun? Neden daha önce hiç görmedik?"
Küçük kız omuz silkti. "Daha önce benim ne yapabildiğimle ilgilenen biri olmamıştı."
Tori'nin Alya'dan bahsettiğini anlayan genç adam bakışlarını küçük kıza çevirdi. "Bu çizimleri hazırlamanın bir nedeni var mı?"
"Elbette! Bunları Alya'nın bitki kitabı için yapıyorum." küçük kız kıkırdadı. "Çizim konusunda çok kötü. Ona yardım etmem gerek."
Tora boş odaya göz gezdirdi. "Peki, şimdi O nerde? Sabahtan beri görmedim."
Küçük kız dikkatini önündeki parşömene çevirmiş bir halde dalgınca mırıldandı. "Sabah çizimler için birkaç bitki örneği toplaması gerektiğini söylemişti."
"Yalnız başına yabanda dolaşmaya mı çıkmıştı?" Tora düşünceyle birlikte ayağa kalktığında odanın kapısında dikilen Aron'la göz göze geldi ve genç adamın yüzündeki ifadeden Tori'nin söylediklerini duyduğunu anladı.
***
"Ne yapacağız? Mutfaktan biraz meyve ve yiyecek almış ama nereye gittiğini söylememiş."
Aron başını salladı. "Yayan ayrılmış, ahırda eksik yok. Fazla uzaklaşmış olamaz."
"Bitki toplamaya gittiyse ya kuzeye, yousei gölüne doğru ya da" Tora'nın cümlesini Aron tamamladı. "Güneye, vadiye gitmiştir."
İki kuzen bir an için birbirine baktı. Sessizce içlerinden hangisinin nereye bakmasının daha yararlı olacağının hesaplarını yaptıkları anlaşılıyordu. Tora Yousei gölüne bakacağını açıklarken Aron'da Getsu ve Mizu yollarına daha hâkim olduğu için kuzeye bakması gerektiğini söylüyordu. Uzun bir zamandan sonra ilk kez güldüler. Aron "O halde bende vadiye gidiyorum," dedikten kısa bir süre sonra evden ayrılan iki atlı zıt yönlere doğru hızla uzaklaştı.
Evin görüş mesafesinden çıkar çıkmaz dizginlere asılan Tora kızıl beneklerle bezeli beyaz kısrağını yavaşlatırken doğru taşları oynayıp oynamadığını merak ediyordu. Alya'yı sabahın erken saatlerinde rahat kıyafetler ve omzunda asılı çantayla gördüğü an dışarı çıkacağını anlamış ve güneydeki vadiye uzanan patikada gözden kayboluncaya kadar izlemişti. Tori'nin odasına girerken kurduğu tuzağa zahmetsizce yakalanan Aron özellikle açık bırakılmış kapıdan tüm konuşulanları duymuş, elbette Tora'nın tahmin ettiği gibi davranmıştı. Genç adam, Aron'un ketumluğu yüzünden kızla ilgili ne gibi bir problem olduğunu öğrenememiş olsa da kuzeninin dengesiz tavırları merakını körüklüyordu. Aron ya genç kızı görmezden geliyor ya da sivri dili ve öfkesiyle yeriyordu. Yine de Tora, Alya'nın ateşlendiği akşam genç adamın yüzündeki endişeyi görmüştü ve belki de biraz birlikte vakit geçirme şansları olsa aralarındaki sorunu aşabileceklerini düşünmüştü. Nazikçe boynunu okşadığı kısrağı rahat bir tırısa kaldırırken mırıldandı: "Umarım beni utandırmazsın kuzen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alya (Tamamlandı)
RomanceAlya, arabadan inip beceriksiz adımlarla taş zeminde dengesini bularak yüzünü güneşe döndüğünde, çalışma odasının penceresi önünde durmuş misafirlerinin gelişini izleyen genç adamın ifadesi daha da karardı. Genç kız, bir eliyle uçuk mavi elbisesinin...