KIRIK 3 - SÖZ
--
Kır kırabildiğin; dağıt dağıtabildiğin kadar.
--
"Cannibal mı demeliyim?"
Kirpiklerimin göz altlarıma sayısız kez değip kaçmalarının ardından, sağ elimi istemsizce saçlarıma götürdüm. Ölmüş müydü? Olabilir miydi?
"N-Ne oldu?"
Kuronuma; yaşlı ve kırışık yüzünü iki kat kırıştıracak bir şekilde güldü. Elinde tuttuğu çerçeveli resmi incelemeyi bıraktı, ve tabureye geri koydu.
"Asıl sana ne oldu? Akiro burnunun dibinde ölse bile umurunda olmayacağını söylemiştin; ne bu hâl?"
Yanaklarımı şişirerek ofladım. Herşeyi bilmek zorunda mıydı ki?
"Umurumda olmaz zaten; sadece mevkiimi kaybederim! Küçük düşerim; azarlanılır, hatta belki psikolat muamelesi görürüm! Anladın mı!"
Kuronuma, anlamış gibisinden kaşlarını kaldırdı, ve alayla, üzülmüşçesine yüzünü buruşturdu.
"Bu iyi mi kötü mü karar veremedim ama..."
Ellerini kaldırıp gözlerini ovuşturdu.
"Ölmedi."
Boğazımda yaşayan adem elması yavaşça ağzıma doğru yükselirken, rahat bir nefes verdim. Bir yaptığım diğer yaptığımı tutmuyordu. Geçen gün Akiro'nun ölmesini isterken, şu anda ölmemiş olması için duâ ediyordum.
"Sorun nedir o zaman?"
Kuronuma, bana doğru bir adım attı.
"Akiro; dün gece üç sularında sınır ihlâli yaparak dışarı çıkmış. Üstüne üstlük..."
Bedenime zorla sığan kalbimi biraz olsun yavaşlatmak istiyordum.
"Bir insana saldırıp başarısız olmuş. Bir dişi. Bayağı bir güçlüymüş; tanıklar Akiro'yu baygın gördüklerini söylüyorlar."
Anında beynime sıçrayan sıcak kan, bir kaç saniyeliğine düşünme yetimi kaybetmeme neden olmuştu.
"Fakat kuralı sende biliyorsun. Eğer bir Yiyici bir insana saldırır ve başarısız olursa-,"
"Kızı nerede tutuyorsunuz!"
Kuronuma sakince gülümsedi. Sinir bozucu bir yapısı vardı.
"Şuan Akiro ile beraber kalıyor. İstersen buraya-,"
"Kes!"
Üzerimdeki kıyafetlerin inceliğini umursamadan koşarak dışarı çıktım. Ve evet; yanlışlıkla Jessica'ya çarpmayı da unutmadım.
--
Kiko - Gece üç
Üç küsür metre ötedeki apartmandan sızan son ışıkta söndüğü zaman, iç organlarımın arasında gizlenen yalnızlığın ağzıma doğru ilerleyip metalik bir tat bıraktığını farkettim. Gözlerimi sıkıca kapattım ve ofladım. Korkuyordum. Daha önce hiç korkmadığım kadar çok korkuyordum.
Korkudan sulanmış gözlerimi ovuşturmak için gözkapaklarımı indirdiğim o korkunç saniye içinde, başımı sert bir şeye çarparak yere düştüm. Nerede olduğuma, ve ne yapmam gerektiğine dair en ufak bir fikrim yoktu; sadece korkuyordum.
"Merhaba."
Göğüs kafesimden kaçıp kurtulmak için çırpınan kalbim güm güm atarken, gözlerimi dehşetle açıp, yukarı, beni düşüren şeye baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK
Science FictionÇırpındık. Alnımıza bıçak ile kazınıp, kan ile üzerinden geçilmiş kelimeleri silmek için çırpındık. Hayat defterlerimizden kopan pejmürde sayfaları yırtıp atmak için çırpındık. O incecik kader ipinin üzerinden düşüp, yerleri kana bulamamak için çır...