••• T-K 5.B •••

984 124 89
                                    

Multimedia Dilda ❤
Keyifli okumalar dileriz ♡
•••

Dün akşam ki konuşma aklımdan çıkmadığı gibi, beynimin en ücra köşelerini bile kedi gibi tırmalayıp duruyordu. Ben alt tarafı sakin hayatıma sakin çalışanlar almak istemiştim. Bir yığın soru işaretleri değil! Bütün gece onları işten çıkarmayı düşünmüştüm fakat sonra parti için yaptıkları iyilik aklıma gelince vazgeçmiştim. Bu akşam ki partiden sonra müşteri kazanabilirdim. Onların sayesinde. Mirza'nın ne demek istediğini zamanla öğrenmekten başka çarem yok gibi görünüyordu. Hatta yok! Bacaklarıma dolanmış battaniyeyi sinirle çözdüm ve aynı sinirle yere attım. Yattığım yerden doğrulup, başımı yatak başlığına yasladım. Gecenin on ikisi tüm işlerimiz bitince, Ömür beni Mirza'da Ecrin'i motosikletine almıştı. Ecrin'i zor da olsa ikna etmiştim ben de kalması için. Küçük odaya yer yatağı alıp, dinlenme odası ve kütüphane olarak kullanıyordum. Ecrin o odada uyudu çünkü başka oda yoktu. Gözlerimi ovuşturup, esnedim.

“Günaydınnn... Eee? Sen daha hazır değilsin, kahvaltı hazır seni bekliyoruz.”

Ecrin'in odamı basmasıyla, yataktan kalktım. Lafını bitirip aynı hızla odadan çıkmıştı. Çalışkan olduğu kadar hamarat iş arkadaşım. Bekliyoruz mu? Yanlış duydum herhâlde diye iç geçirip lavaboya geçtim. Bugün işe öğleden sonra gidecektik, çünkü yapacak işimiz yoktu. Lavabodaki işimi halledip, penguen yürüyüşü ile çıkış yaptım. Puantiyeli siyah pijamam ve Nirvana tişörtümü çıkarma gereği duymadan saçlarımı tepemde topuz yaptım. Daha erken olduğu için, rahatımı bozmak istemedim. Nemlendiricimi yüzüme ve elime yedirerek odamdan çıktım. Bir yandan nemlendiricimi sürerken diğer yandan survivor parkuru gibi olan uzun koridorumda paytak paytak yürüdüm. Tüm gece düşünmekten uykumu alamadığım için sersemdim.

“Günaydın patron.”

"Günay..." Mirza'nın sesiyle başımı kaldırdım. Ömür ve Mirza ben de ve kahvaltıda? Hem de yer sofrasında! Uyanamadım mı diye gözlerimi ovaladım. Uyanmıştım ve gördüklerim hepsi gerçekti. Ecrin mutfaktan çaydanlık elinde çıkınca ona baktım. Bana mahcup bir ifade ile gülümseyip Mirza'yı gözleriyle işaret etti. Anlaşılan Mirza kendini -kendilerini- zorla davet ettirmişti. Gülümseyerek Mirza'ya baktım. “Günaydın... Kusura bakmayın şaşırdım biraz. Hoş geldiniz.” Baya şaşırmıştım ya neyse.

“Asıl sen kusura bakma çat kapı geldik.” Mirza'nın lafı üzerine ben gülümsedim fakat Ömür sinirle bakıp gülümsememi yarım bıraktı. Umursamadım.

“Estağfurullah olur mu öyle şey... İş arkadaşı olduğumuz gibi komşuyuz da...”

“Maalesef.” Ömür'ün mırıltıyla söylediği şeyi duymuştum fakat o duyduğumdan habersiz gibiydi... Belki de umursamadı.

Omuz silkerek yerde serilen sofrada bağdaş kurarak oturdum. Kareli yer sofrasında bir kuş sütü eksik diyebilirim. Ecrin ne ara tüm bunları hazırlamıştı böyle. Ömür'e baktığımda burada Mirza'nın zoruyla bulunduğunu her halinden belli ettiriyordu. Bana; Kuşların birkaç kanat çırpışı kadar hızlı bakış atıp başını çevirdi. Lacivert v yaka tişörtü ve siyah eşofmanıyla oturuyordu. Mirza'ya baktığımda Ömür'den kalır farklı yanı yoktu. Anlaşılan erkenden uyanıp hazırlanan bir tek Ecrin'di. Rahat etmedi sanırım. Hepimiz sofrada bağdaş kurup oturmuştuk fakat Ömür oturduğu koltukta rahatını bozmadığı gibi daha da yayılmıştı. Ecrin'e daha sonra teşekkürü borç bildiğimi aklımda yer edinip gözlerimi Mirza'ya çevirdim. Mirza Ömür'e kaşlarını çatmış bakıyordu. İlk defa Mirza'yı çatık kaşlı yüz ifadesiyle görmüştüm. O bakışlarıyla arkadaşına birçok şey anlatma çabası içerisindeydi fakat arkadaşının onu taktığı pek belli olmuyordu. Zoraki bir gülümse takınıp Ömür'e baktım.

❝ TürKürt ❞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin