•••T-K 8.B •••

787 115 58
                                    

Evet buyurun ^yeni bölüm^ ♡
Kaç gündür hastayım ve hastane yolu gidip geliyorum. Sayfalar dolusu yazarak siz değerli okurlarımıza ulaştırdım.
Bizim sizden tek ricamız; Eğer beğenerek okuyorsanız oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen. ***
Beğendiğiniz paragraf olur, diyalog olur falan; Elinizi korkak alıştırmadan yorum yapın. ☺♡
《Keyifli okumalar》
•••

“En çok Kürtlerden nefret ediyorum!”

Söyledikleri bana inat eder gibi kulaklarımda yankı yapıyordu. Yoksa Ömür'de siyaset tartışanlardan mıydı? Öyle birine benzemiyordu fakat aklıma gelen ilk ihtimal bu olmuştu. Eğer gerçekten bu zihinde biriyse... Bu çok saçma. Ne hissediyordum? Boşluk? Yüksekten düşme hissi? Şok? Sanırım bütün duygulardan bir tutam vardı. Sonuçta beklemediğim bir cevap olmuştu.

“Iıı.. Şey Ecrin sen çevir...”

“Hayır!...” Mirza'nın lafını aniden kestim. Ömür'ün gözlerine bakmayı sürdürürken derin bir nefes aldım. “Kü... Kürtlerden nefret ediyorum da ne demek oluyor?” Sinirle kaşlarımı çattım. Bir cevap vermek zorundaydı. Aklımda konteyner dolusu soru işaretlerine bir yenisini ekleyemezdi. Buna hakkı yoktu!

Ömür ve yine çatık kaşları... Yıldızsız gökyüzü demiştim ya; Şimdi de uçsuz bucaksız kör bir kuyuya bakıyordum sanki. Baktığımda zifiri karanlık görünse de bir yerlerde birikmişlik olduğunu hissedebiliyordum. Gözlerinin kuyusu beni içine çekiyordu. “Cevabı gerçekten merak ediyor musun?Diye sordu. Tabii ki ediyordum. Hızla başımı salladım. Göz kırptı ve önümüzde duran şişeye baktı. “O zaman...” Kör kuyuyu andıran gözlerini bana çevirdi. “Şişe tekrar ikimiz arasında durursa ve ben doğruluk dersem cevaplarım!” Benimle alay dolu konuşması hiç hoşuma gitmemişti. O şişe tekrar ikimiz arasında durmalıydı. Zorundaydı! Şişeyi aldı ve bize göz gezdirdi. Ben sadece onun söylediklerine ve hareketlerine odaklandığım için Ecrin ve Mirza ne alemde bilmiyordum. “Sıra ben de...” Dedi ve yutkundu. Bebekler için deriz ya; ağzının içi dolu laf ama konuşamıyor. Şimdi ise; Ömür'ün ağzının içi dolu laftı fakat konuşamıyordu. “Başlıyorum Kürt kızı!” Diyerek şişeyi çevirmeye başladı.

Şişenin hızlanması ile beraber benim kalp atışlarım da hızlanmıştı. Sehpa da pervane misali dönen şişenin tek bir anını kaçırmadan izliyordum. Bu gece aklımda soru işaretleri ile eve gitmeyeceğim. Buna izin vermeyeceğim. Şişe Mirza ve Ecrin arasında durdu. O şişeyi alıp duvarda kırmamak için tırnaklarımı kemirmeye başladım.

Ömür'e bakmadan Ecrin'in hızlı olması için dürttüm. Ecrin soracak Mirza cevap verecek. Ecrin Mirza'ya sırıtmaya başladı ve şişeyi alıp tuhaf hareketler sundu bize. Mirza'ya baktığımda Ömür'e bakıyordu. Mirza her şeyi biliyordu. O zaman beni neden sürekli Ömür'e yakın tutmaya çalışıyordu? Değil bin parçalık puzzle! On bin parçalık puzzle oluşmuştu önümde ve ben parçaları nasıl birleştireceğimi bilmiyorum. Mirza Ecrin'e döndü ve “Cesaret.” Dedi. Ecrin’in sormasına gerek duymadan cevap vermişti. Ne söylediğinin farkında mıydı? Farkında olsaydı gözleri yuvalarından fırlamışçasına bakmazdı. Ecrin “Hımm...” Diyerek düşünmeye başladı. Sırtımı koltuğa yasladım ve dizlerimi kendime çekerek oturdum. Kollarımı dizlerimin üzerine koyup sehpanın üzerindeki siyah halka desenine takıldım. “Ayyy bulamıyorum...” Ecrin'in sesiyle odaklandığım halka deseninden gözlerimi ayırdım.

“Fare!”

Ömür öneride bulunduğu şey ile gözlerini kısıp Mirza'ya baktı. Mirza ise sürünerek sehpadan uzaklaştı. Fareden korkuyor olamazdı öyle değil mi? Besbelli korkuyordu. Her insanın bir zayıf noktası ve o zayıf noktayı ortaya çıkaran Ömür gibi bir kankası vardır. Ömür kalkıp salondan çıktı.

❝ TürKürt ❞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin