Oy vermeyi unutmayın! Ayrıca yapacağınız yorumları tek tek okuyorum :)
*
Ezgi'nin gözlerine hücum eden bu gözyaşının anlamı neydi böyle ?Buket ve Pelin apışıp kalmasına rağmen ben olayın ciddiyetine varmaya çalışmakla yetindim. Ezgi elindeki kahveyi yere düşürürken sanki herşey slow-motion hareket ediyordu.
Kendimi toparlayıp kafenin girişine baktığımda baştan aşağı siyah giyinmiş 19-20 yaşlarında ki genci farkettim. -zaten farketmemek mümkün değildi-
Ezgi hışımla oturduğu sandalyesinden kalktığında biz de onu takip ettik. Ardından lavabolara girdiğimizde Ezgi'nin ağlama seslerini duydum. Elimden birşey gelmemesi ortamdaki gerilimi elle tutulur cinse getiriyordu. Buket, her ne kadar Ezgi'yi yatıştırmaya çabalasada yatışmıyordu. Ezgi gibi birinin ağlaması ağzımın açık kalmasına neden oluyordu. Bu kadar uzun kalması içime endişe tohumlarını serpiyordu.
"Ezgi, aç kapıyı konuşalım."
Ezgiden hiçbir ses gelmeyince, aklımda aniden beliren fikirle "o" çocuğu aramaya koyuldum. Kasiyer bayana az önceki gelen çocuğu sorduğumda dışarıyı işaret etti.
Koşar adım çocuğu aramaya koyulduğumda, onu bir ara sokağa girerken gördüm.
"Dur! Dursana, kime diyorum!"
Umursamazca yürümesi beni sinir krizinin eşiğine götürdü.
"Lan ego yığını!"
Ardına bile dönüp bakmaması koşarak ona yetişmeme yetmişti.
Ona yetişip omuzundan tuttuğumda ani bir refleksle kolumu büküp beni yere düşürdü. Ağzımdan küçük bir inilti çıkmasına engel olamadım. Ardına dönüp bakmaması sinirimi kat be kat arttırıyordu."Bahçenin kapısını açık bırakmışlar galiba."
Ne diyeceğini bilemiyormuş gibi bir ifadesi vardı.
"Hangi bahçenin ?" diyebildi sadece.
Zafer kazanmış bir edayla;
"Hayvanat bahçesinin" derken içimdeki şıllık striptiz yapıyordu adeta.
Hışımla bana döndüğünde, esen rüzgar parfümünü burnuna getirdi. Sesli bir nefes verip arkasını döndüğü gibi yola koyuldu. Ama ben birşey farketmiştim bu koku bana çok tanıdık geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ortak Aşk
Teen FictionHayatın kendisinin bir oyun olduğu evrende yaşıyoruz. Tam 'bundan sonda başıma daha ne gelebilir ki' dediğimiz zamanlar sanki bütün marazlar birlik olmuşcasına üstümüze kar taneleri gibi yağıyor. Aşk, gerçekten var mıydı? Yoksa aşk dedikleri sadece...