Who Are You?

33 4 0
                                    

Oy vermeyi unutmayın! Ayrıca yapacağınız yorumları tek tek okuyorum :)

*
Arkasından bakakalan ben, ne yapacağını bilemez bir halde sokağın ortasında oturuyordum. Sanki dalından kopmuş bir yaprak gibi.

Ezgiyi aradığımda telefonu Pelin açtı.

"Nerdesiniz ?"

"Asıl sen nerdesin ?"

Etrafıma bakındığımda gerçekten nerde olduğum hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

"Pelin, ben seni sonra ararım" deyip telefonu kapadım.

Geldiğim yola baktığımda yolun iki yöne doğru çatallaştığını farkettim. İçimden bir ses sağdan gitmemi söylüyordu. Sağdan ilerlerken hafif yağmur çiselemesi tanrı'nın bana ufak bir oyunuydu.

Bir merdiven altının oraya sığındım. Anneme biraz gecikeceğim mesajı attım. Yağmurun dinmesini beklerken iki serseri tipli çocuk yanımdan geçip az ilerideki mahzen kapısına benzer bir kapıya üç kere hızlı iki kere yavaş bir şekilde vurdular. Ardından kapı açıldı ve yüksek sesteki müziği duydum. Sanırım bir gece kulubüydü burası. -her ne kadar akşam üstü olsa da içerisi kalabalıktı-

Soğuktan üşümüş bedenimi ısıtmak için -mecburen- gece kulubüne girdim. İçeride hiç alışık olmadığım yoğun sigara ve ter kokusu vardı.

İçerisinin gerçekten bu kadar büyük ve güzel olmasını beklemiyordum. Sanki herşey bir sanatçının başyapıtı gibiydi ve şey ayrıca burası çok sıcaktı. Barmen sandığım kişinin yanına yaklaşıp su istedim. Suyumu içtikten sonra barmenin bana nedensiz bakmasını anlamadım.

"Buralarda yenisin galiba."

"Şey... Evet."

"Benden sana ufak bir tavsiye buradan hemen git."

Barmene aldırmayıp oturmaya devam ederken yanıma iri cüsseli biri oturdu. Adam gözlerini tüm bedenimde gezdirdi. Rahatsızca kıpırdanmama rağmen gözlerini, üstümden çekmedi.Gerçekten sinir bozucu bir tipti.

"Tacizci bakışlarını üstümden çekmezsen görecek bir gözün olmayacak."

"Ya bakmayı sürdürürsem ?"

İğrenç bir şekilde gülmesi ona bir yumruk sallamama yetmişti. Attığım yumruk onu hiç etkilememişe benziyordu. Aksine elim acımıştı.

Ellerimi tutup, beni öpmeye çalışması gözlerimin dolmasına yetti. Etraftaki insanlar sanki çığlıklarımı duymuyordu, duymak istemiyordu...

Aniden üstümdeki herife bir yumruk gelince etraftaki tüm ses kesildi. Adam -artık her ne kadar adamsa- acı içinde inleyerek bağırıyordu.

"Pardon abi, valla senin olduğunu bilmiyordum."

Kafamı kaldırıp kurtarıcıma baktığımda "onu" gördüm.

Şimdi beni tekrar bırakıp kaçmasına izin veremezdim. Koluna yapışıp;

"Bana bir açıklama borçlusun."

Bu sefer o benim kolumdan tutarak hızlı bir şekilde ofis benzeri bir odaya soktu. Odada büyük, dağınık bir yatak bir LCD televizyon ve bir tane koltuk vardı.

"Otursana."

Gerçekten şimdi ondan korkmaya başlamıştım. Ne yapacağını bilemez bir halde ayakta dikilmeyi sürdürdüm. Gerçekten Ezgi ile aralarında ne olduğunu bilmek istiyordum. Bilmek hakkım çünkü.

"Anlaşılan inatçıyız. Tamam sorularını sorabilirsin ama her sorunun karşılığında bir kıyafetini çıkaracaksın. Anlaştık mı ?"

Yüzümün kıpkırmızı olmasına engel olamadım. Sormaktan vazgeçmekle, devam etmek arasında sıkışıp kaldım.

"H-hayır. Merak etmiyorum o kadar da."

Nasıl kekeleyebildim kendime inanamıyorum, içimdeki ses çığlık çığlığa hayır diye haykırıyordu. Bir yanım deli gibi merak ederken bir yanım küçük bir kız çocuğu gibi utanıyordu. Ufak bir sessizlikten sonra yutkundu ve devam etti;

"Buna inanayım mı ? Tamam o zaman şöyle yapalım istersen sen sor ben soyunayım olur mu ?"

İçimdeki ses bunun daha makul olacağını düşündü.

"Kabul."

"İsmin ne ?"

"Ekin"

Hemen üstündeki ince kazağı çıkarmaya koyuldu. Konuya direk girmem gerekiyordu, yoksa yüzümün alacağı hali düşünemiyorum bile.

"Ezgi ve sen aranızda ne var ?"

"İnan, bende bilmiyorum."

Yüzümün yandığını hissediyordum. Ona baktığımda yapılı vücudunu gördüm. Ağzımın "o" şeklini almasına engel olamadım.

"Gözlerinle beni taciz ettiğinin farkında mısın ?" diyerek dudakları kıvrıldı.

Yüzüm yanıyordu, utancımdan kafamı kaldırmıyordum bile. Daha fazla soru sormaktan vazgeçtim.

"Şey, bi taksi falan bulabilir misin ? Saat 23:22 evdekiler beni merak eder."

Saatin bu denli geç olduğunu farketmem yutkunmama sebep oldu.

"Bu saate geç mi diyorsun ?"

"Evet." diye yanıtladığımda yüzünde en ufak bir mimik olmadığını farkettim. Yüzüne bakınca ne düşünüyor diye geçirdim içimden. Ayaklandığımda önümden çekildi.

Odadan çıktığım gibi barmenin yanında soluğu aldım.

"Bana bi taksi çağırabilir misin ?"

Barmen beni dinlemiyor gözleri arka tarafta bir yere kilitlenmiş gibiydi. Arkamı dönüp baktığımda, gözlerim onu buldu.

"Kusura bakmayın taksi çağıramıyoruz."

Bunun o ibnenin bir oyunu olduğunu anlamamak için aptal olmak gerekirdi. Oyun istiyorsa, istediğini alacaksın Ekin.

Gece kulubünden çıktığımda havanın gerçekten soğuk olduğunu bir kez daha anladım.

Bilmediğim bir yolda ilerlerken gerçekten ne yaptığımı bu saatte burda ne aradığımı bilmiyordum.

Sağıma doğru döndüğümde olduğu yere oturmuş kusan birisini gördüm. Daha fazla bakamayacağımı anladığımda derin bi nefes aldım. Havanın bu denli soğuk olması burnumun içini yakmıştı.

Arkamdan biri gelip ağzımı tutup çığlık atmama engel oldu.

"Korkma benim, evine bırakmamı ister misin ?"

"Lan gerizekalı arkamdan sapık gibi gelip ağzımı tutuyorsun birde korkma diyorsun siktir git şurdan." ağzımdan kelimeler istemsiz dökülürken vereceği tepkiden korkmuştum.

Ekin arkasını dönüp giderken peşinden ona yetişip "özür dilerim" dedim.

Poyraz, gözlerimin içine sanki birşey arıyormuşçasına bakması içimde bir duygunun uyanmasına sebep oldu. Bilinmemezlikten korkmuşumdur her zaman.

Arabasının yanına vardığımızda arka koltuğa oturmayı tercih ettim, sonuçta elin oğlu.

"Korkma seni yemem." diye tısladı.

"Neyse ne, götürecek misin ?"

Hızlıca ilerlerken Ekin'e evimin yolunu tarif ettim.

Evimiz dublex, sıcacık bir görünüme sahip güzel bir evdi.

Bizim eve yaklaştıkça daha bir mutlu oluyordum sanki. Evimi bu kadar özleyeceğim aklımın ucundan geçmemişti.

Araba kapımızın önünde durduğunda ne söylemem gerektiğini gerçekten bilmiyordum.

"Uhm, şey yani getirdiğin için teşekkürler."

Yüzüme ifadesizce bakmayı sürdürmesine anlam verememiştim. -insan bi, ne demek bacım falan der ama dimi-

Arabanın kapısını açtığımda direk eve yöneldim. Işıklar yanmıyordu. Sanırım annemler uyumuştu. Sessizce yürümeye çalışırken sanki ensemde birisinin nefesini hissediyordum.

Birden arkamı döndüğümde onu gördüm.

-ANNE ?!

Ortak AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin