- Ben senden açıklama istememiştim ama genede teşekkür ederim. Benim adım Beste... Soyadım yok. Babamdan gelen soyadımı istemiyorum çünkü.
Kafasını aşağı eğdi ve gözlerinin buğulanmasını kimseye sezdirmedi. Beste sustu Ege devam etti:
- Yoo, artık bir soyadın var. Beste Duman. Bu soyadını kimler istedi de vermedim. sana kısmetmiş. Hadi ama artık güler misin ?
- Nasıl olacak o iş. bir evlenme teklifi mi bu?
- Ben senin yerinde olsam kabul ederdim. benim gibi birini ömrün boyu bulamazsın.
- Ful ego kasıyorsunuz şuan, farkındaysanız benimde bir duygularım var.
- Peki o zaman rajonuna göre yapalım bu işi.
- Anlamadım ne yapacaksın?
Ayağa kalktı ege ve Beste' yi omzuna alıp evden çıktı. Beste resmen kucağında çırpınıyordu. Arabaya kızı koydu ve direk alışveriş merkezine sürdü. Arabadan indi ve Bestenin kapısını açtı.Beste homurdanıp ayaklarını gösterince bütün mevzu anlaşılmıştı. Kızı kucağına alan Ege gelinlikçiye götürdü ve ona ordan bir gelinlik seçti. Kızın şaşkın bakışlarına aldırmıyordu. Makyajını yapmak için bir makyaj ör getirtti. Kendine de bir damatlık seçmişti. Beste bir melek adasında çıktı içeriden ve Egenin koluna girdi. Tam merdivenden inerken bestenin topuklu ayakkabılarla sınavı başlamıştı. Ayağı burkuldu ve birden yere doğru giderken ege kızı belinden yakaladı. Beste dikkatini tamamladı ve tekrar yürümeye başladı. Arabaya bindiler ve nikah dairesinde içeri yavaş yavaş yürüdüler. İkisi de evlenmeyi kabul etmişti ve artık evliydiler. Eve gittiler ama aralarında hiç bir şey değişmemişti. Beste egenin kendine sırnaşacağını düşünüyordu ama hiç de öyle olmamıştı. Üstünü çıkartmaya başladı. Sonra yatağa uzandı ve küçükken yapmayı en sevdiği şeyi yapmaya başladı yani tavana bakıp hayal kurmayı.. Yarım saat içinde uyumaya başladı. Ege ise damatlığını çıkartmış yaptığı hızlı kararı düşünüyordu. Dün tanıdığı kızı bugün karısı olarak resmi dairelere kaydettirmişti. Büyük aşk diye manşetler yazılacaktı ama kimin umurunda. Bundan öncede 3 kişiyle evlendi ama elini bile ellerine sürmemişti. Sadece hayatına birilerini alıp onlara kol kanat geriyordu. Gülmeye başladı, bu piyasada onu kadar düşünceli bir katil daha yoktu. Bilgisayarını kurcalamaya başladı tekrardan. E-mailinde mesajlar birikmişti. Hepsine bir göz geçirdi , hepsi tebrik mesajlarıydı. çok çabuk olaylardan haberdar oluyorlar.
Bu kadar mesajın ardından aklına bestenin babasına dediği iş geldi aklına. Telefonu aldı ve numarayı tuşladı. Adam açtığında konuşmaya başladı;
- Dediğim işi hallettin mi?
-Ee aslında pek sayılmaz. Adam çok iyi korunuyor, yanına bile yaklaşamadım.
- Anlaşmayı biliyorsun, kendi canına karşı o'nun canı.
Telefonu kapattı ve mutfağa gitti. Kendine meyve suyu aldı ve doğruca çatı katına çıktı. Atölyesine gitti ve resim yapmaya başladı. Resim yaparken ruhunu sakinleştirip kontrol altına alıyordu. Birden irkilerek huzur dolu anlarından çıktı. Yani gerçek dünyaya geri döndü. Aşağı koşarak indi ve kızın yerde kanlar içinde olduğu farketti. Kızı kucağına alıp doğruca hastaneye götürdü. Doktor ne olduğunu sorduğunda ise ege cevap vermedi.Kızın koluna dikiş atıldı ve pansumanı yapıldı. Kızı kucaklayıp eve götürdü. Alacı bir ses tonuyla konuşmaya başladı,
- Kucakta taşınmayı çok sevdin herhalde.
- Gene boş konuşma huyun üstünde herhalde.
- Eee anlat bakalım ne yaptın koluna?