.AŞKI VİRANE......6 BÖLÜM...

1K 88 4
                                    

.......................AŞKI VİRANE......6 BÖLÜM.........
Yalnız aşkı vardır aşkı olanın..........


Pusu kurmuş sinsi korku, bir sesle vücut bulup canlandı. Bir hayalet gibi önünde dikildi gerçekler ve acımasız şeytan taze ruhu arzuladı. Yavaş yavaş çamura saplanırken, tutunacak dal arar ya insan, umutsuzluk içinde yılana sarılır ve kurtulacağım derken en büyük sürüklenişe böyle gider ya, işte böyleydi Bahar'ın ruh hali. Yılan boynuna dolanmış zevkle onu boğarken, en büyük kozu doğurduğu bebek oluyordu. Kabuk tutan yaraya Savaş yeniden hançer saplıyor ve yeniden kana buluyordu.

Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak vardır ya öyleydi işte. Ruh, dört yandan kuşatılır nefes alamaz tükenir ya insan, işte böyle kendi içinde kayboluyordu. Yedi yirmi dört saat kendiyle boğuşmak yetmezmiş gibi bir darbe daha iniyordu.

Kimseler zayıflığını fark etmesin ister ya o büyük ego! Yere burnu düşse bile eğilip almaktan çekinir ya o gurur! O muhteşem benlik. Ne çok şeye sustuğu gibi ne çok şeyden vazgeçiyordu Bahar. Kendi eliyle çizdiği yollar sona eriyor, yenilmemek için çektiği kılıcı, bırakmamak için direniyordu.

"Bahar.''diye tekrar bağırdı Savaş. Arkasına dönmeyen ve merdivenlere yönelen kızla inatlaşarak bir adım daha yaklaştı. '' Bebeğini görmek istemiyor musun? Merak etmiyor musun onu?''

Yumruklarını sıkan Bahar'ın gözleri kapıdaydı. Ardına bakmaktan kaçıyor bebeğin huysuzlukla çıkardığı sesi duymak istemiyordu. İlklerini saran sıcaklıktan rahatsızlık duyması, zihnini allak bullak etti. Kabulleniş ile karşı duyuş karşı karşıyaydı. İç savaş başlamıştı. Sesini duyup, yüzünü görürse, kokusunu içine çekip doyasıya sarılırsa, sanki geride bıraktığı hayata yeniden dönmenin hissini veriyordu.

İçi titriyor ama başını bir türlü geriye çeviremiyordu. Kaçamak gözlerini Yavuz'a dikti ve çaresizlikle yardım dilenmeye başladı. Genç adam kızın buz tutmuş elinden evin anahtarları alıp, sokak kapısını açarak kapıyı araladı. Bundan sonrası tamamen Bahar'ın seçimiydi. Ya önüne bir fırsat gibi sunulan kapıdan kaçacak ya da geriye dönüp, canından can bir parçaya doyasıya sarılacaktı. Belki kollarına alsa yaşadığı onca şeyi affedebilir, tüm acıları sona ererdi.

Başını iki yana salladı. İçinden geçen bu değildi. Geçmişe dair küçük bir anı bile istemezken o bebeği kollarına aldığı andan itibaren, yine aynı yüzlerle karşı karşıya gelecek ve yine aslı olmayan ithamlarına maruz kalacaktı. Aynı sahneler gözleri önünde bir film gibi canlandı. Canlandıkça başı dönmeye başlamıştı.

Mavi gözlerine çöken sisli bulutlar eşliğinde boynuna süzülen yaşlarla kendini toparlamakta zorluk çekti ve "pes etmeyeceğim" diye kendi kendine fısıldadı. Bacaklarında kalan son dermanla kendini sokak kapısından içeri atarken Savaş, kundaktaki bebekle sokağın ortasında heykel gibi kaldı.

"Bebeğin ne suçu var.''diye haykırdı Savaş, kapanan kapıya doğru. Sinirden dudakları titriyordu.'' Bu kadar da mı gaddarsın? Sen nasıl bir annesin? O senin bir parçan. Duydun mu o senin de çocuğun."

Yavuz, adamın haykırışına karşı, çıktığı iki basamağı inip Savaş'a doğru yürürken gözlerine nefretle bakıyordu.'' Ya senin annen? O nasıl biri, hiç sordun mu kendine? Seni gerçekten seven bir anne olsaydı Bahar, şimdi bu halde olur muydu?"diyerek kucağındaki bebeğe gözlerini devirdi.'' Bahar bebeğini görmek istemiyorsa bunda senin payın çok büyük. Onu yargılamadan önce kendini yargılamalısın. Onu suçlamadan önce kendini hesaba çekmelisin!''

'' Kimsin? Sen kimsin de akıl vermeye kalkışıyorsun? ''diye hiddetlendi Savaş. Göğsü bir inip kalkarken adeta burnundan soluyordu.'' Çekil karşımdan. Ona diyeceklerim daha bitmedi."

AŞK-I VİRANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin