Uyandığında Miran kalkmış üstünü giyiniyordu. İpek hemen yataktan kalktı.
Onun sesini duyan Miran "Sana da günaydın."
"Gü-günaydın."
"Hadi sende giyin, kahvaltıya gideceğiz. Valizini sabah getirttim."
İpek valizine ilerleyip kıyafetlerini aldı.
Banyoya yürürken Miran "Burada giyin."
İpek kızardı, Miran onun bu tavrına gülmüştü.
İpek kıyafetlerini yatağın üzerine bırakıp t-shirtü çıkardı. Miran onu inceliyordu. Arkasını Miran'a dönerek beyaz dantel südyeni çıkardı. Yerine beyaz gündeliği taktı. Altındaki eşofmanı çıkardı. Kırmızı dantel iç çamaşırını çıkarmadı. Üzerine siyah dar pantolonunu giyeceği sırada Miran konuştu.
"Şöyle dar dar şeyler giyinme. Hiç elbisen yok mu senin?"
İpek valizine yürüdü. Sarı dizinin üstündeki askılı elbiseyi gösterdi Miran'a. Miran yüzünü buruşturdu. İpek karışık renkli dizin bayağı altında, etekleri üçgen şeklindeki parçalardan oluşmuş askılı elbisesini gösterdi. Miran kafasını salladı. İpek elbiseyi üzerine geçirdi. Onun üstüne de lacivert hırkasını giydi. Yanındaki tek ayakkabısı olan beyaz adidaslarını da giyindi. Miran'ın kıyafetlerini katlayarak dolaba yerleştirdi. Banyoya girerek saçlarını taradı.
O bunları yaparken Miran onu izliyordu. Hazır olduğundan Miran'a "Hazırım." Dedi.
Miran kapıya yöneldi. İpek de onu arkasından takip ederek kahvaltı sofrasına geldi.
Halil ve Narin sofrada oturuyorlardı. Miran'ı görünce ayağa kalktılar.
"Günaydın Abi." Dediler ikisi aynı anda.
Miran "Günaydın."
Miran yerine geçtiğinde oturdular. İpek'e de oturmasını işaret etti.
Halil "Günaydın yenge."
"Günaydın." Diyerek karşılık verdi İpek. Bakışları kucağından bir anlığına Halil'e kalktı.
"Günaydın İpek."
"Günaydın Narin Abla." Dedi İpek.
Miran "Narin İpek'e sende yenge de lütfen. İpek Halil'le Narin ikizdir. Senden 2 yaş büyükler." Diyerek açıklama yaptı.
İpek kafasını salladı. O sırada avluya Zümrüt Hanım'la Kendal Bey girdi. Ayağa kalktılar.
Kendal Bey yerine geçerek "Günaydın çocuklar."
"Günaydın."
Kendal Bey oturduğunda diğerleri de oturdular. Bir kadın gelerek çayları doldurdu. Kahvaltıya başladılar.
"Miran bugün şirkete gel." Dedi Kendal Bey.
"Tamam baba."
İpek solak, Miran sağlak olduğu için sürekli kolları çarpışıyordu. İpek en sonunda Miran'i rahatsız etmek istemediği için çatalını masaya bırakarak ellerini kucağına koydu.
İpek'in yemediğini fark eden Miran "Neden yemiyorsun?"
"Doydum."
"Hiçbir şey yemedin, yalan söyleme."
İpek karşılık vermedi.
Miran güldü "Kollarımız çarpışıyor diye mi yemeyi bıraktın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anka Takımı-2
General FictionHayatı düzensizlikten ibaretti. Birileri aynı satranç oynar gibi hayatına yeni kişiler sokup çıkartıyordu ve onun yapabileceği hiç bir şey yoktu. Önünde keskin bir viraj vardı şimdi de. Ya çarpıp yok olacaktı, ya dönüp yeni yollar bulacaktı.