Bölüm-7 Ölmek İçin Güzel Bir Yer

274 15 0
                                    

İpek uyandığında Miran'ın dudaklarıyla arasında 1-2 santim vardı, uzanarak öptü. Miran da uyanarak gözlerini açtı. Gülümseyerek İpek'in alnını öptü.

"Günaydın."

"Günaydın."

"Böyle uyandırılmak çok hoşuma gitti."

İpek kızararak yataktan kalktı. Banyoya giderek elini yüzünü yıkadı. Odaya geri geldiğinde Miran dolaptan kıyafet alıyordu. İpek de kendi tarafını açarak kendine kıyafet aldı. İkisi de giydiklerinde Miran İpek'in elinden tuttu, odadan çıktılar.

Halil'le Narin masada oturuyordu.

"Günaydın."

"Günaydın."

Yerlerine oturdular.

Miran "Halil ne zaman istemeye gidiyoruz?"

"Yarın abi, kısmetse."

Narin "Ay elbise almamız lazım, size de takım."

"Valla ben dün kendime aldım iki tane, bir tanesini beğenirse Halil giyer."

Narin "Bize göstermedin?"

"Gösteririm kahvaltıdan sonra."

O sırada hışımla üst avludan Kendal Baba indi.

"İpek!"

İpek şaşkınlıkla sandalye ve masa arasından çıktı "Buyurun efendim?"

Kendal Baba İpek'in yanağına sert bir tokat attı. İpek tokadın şiddetiyle yere düştü.

Miran "Baba!"

Zümrüt Anne de mutfaktan yukarı çıkmıştı. İpek bir süre afalladı, sonra ayağa kalktı, sinirlenmişti. Onun ayağa kalkması Kendal Baba'yı da sinirlendirmişti.

"Ulan orospu!" diyerek bir tokat daha attı. Miran bu sefer yere düşen İpek'le babasının arasına girdi.

"Baba! Ne yaptığını sanıyorsun?!"

Kendal Baba kenardaki korumaya "Masanın üzerindeki gazeteyi getir."

Adam koşarak gitti.

İpek ayağa kalktı yine, dudağı ve kaşının kenarı patlamıştı. Adam gazeteyi getirdiğinde Kendal Baba gazeteyi Miran'a verdi.

Miran gazeteyi açtığında ön sayfada İpek ve Ahmet'in sarılırken fotoğrafını ve Miran'la İpek'in ayakta dururken arkadan çekilmiş bir fotoğrafını 'Ünlü CEO Miran Ateşoğlu'nun karısı başka erkeklerle sarmaş dolaş yakalandı.' Başlığıyla basmışlardı.

Miran bunları okuduktan sonra gülmeye başladı, İpek de gülüyordu.

"Ah." Diyerek dudağının kenarını tuttu.

Halil, Narin, Zümrüt Anne ve Kendal Baba şaşkınlıkla onlara bakıyordu. Miran telefonunu cebinden çıkardı.

"Alo İsmail. Şu bizi basan gazeteye yüklü bir tazminat davası aç. Sana kanıt için resim mail atarım."

Telefonu kapattı. Yüz ifadesi sertleşmişti.

"Bir daha karıma el kaldıracak olursan baba, çok kötü olur. Ona daha demin dediğin gibi bir şey söylersen daha kötü olur. İpek'in namusu benim namusum. Bundan sonra ona yapılan her şeyi kendime yapılmış sayarım, herkes ayağını denk alsın. O ayaktaki benim, sarıldığı da Ahmet, Seher Teyze'nin oğlu. İlkokul arkadaşıymışlar."

Kendal Baba'nın yüzü allak bullak olmuştu.

"Sen ayakta nasıl duruyorsun?"

"Ee İpek kaldırdı Baba."

Anka Takımı-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin