Bölüm-14 Geç Kalmış

318 12 0
                                    


Uyandığında saat kahvaltının hazırlandığı vakitleri gösteriyordu. Yataktan kalkıp banyoya gitti. Aynaya baktığında gözaltlarının kızararak hafifçe çöktüğünü gördü. Kaşının şişi hafifçe inmişti ama mordu hala. Yanağı da kızarmıştı. Elini yüzünü yıkayıp odaya geçti. Temiz kıyafetlerini üzerine geçirip saçlarını taradı. Başına şalını geçirip kapıdan çıkacağı sırada duraksadı. Nereye gidecekti ki? Tamam Zümrüt Anne de, Kendal Baba da arkasında olduğunu belirtmişti ama mutfaktakiler kesin laf yapar, ters davranırlardı. Kapının önünden çekilerek camın önündeki berjere oturdu. Telefonunu parmakları arasında çevirirken kapı açıldı. İpek Zümrüt Anne'yi görünce ayağa kalktı.

"Günaydın kızım."

"Günaydın efendim."

"Hadi kahvaltıya."

İpek kafasını önüne eğdi "Ben aç değilim, size afiyet olsun."

Zümrüt Anne kızgınlıkla kaşlarını çattı "Aç olduğunu biliyorum İpek, suçluymuş gibi bir kenara çekilemezsin."

İpek "Durum basit bir durum değil ki anne, çok onur kırıcı bir şeyle suçlanıyorum. Gerçek olmasa bile insanların yüzüne bakacak yüzüm yok."

Zümrüt Anne İpek'in omuzlarından tuttu "Kaldır başını, Ateşoğlu gelinisin sen. Biz senden emin olmasak cezan dün akşam kesilirdi zaten. Hadi kahvaltıya."

İpek kafasını kaldırmış, minnettar bir şekilde Zümrüt Anne'ye gülümsüyordu. "Boşuna gerginlik çıkmasın, ben mutfakta bir şeyler atıştırırım."

Zümrüt Anne sıkıca İpek'in koluna girdi "Seni sürükleyerek götüreceğiz anlaşılan."

Kadın kolunu sıkıca tutarak ilerlemeye başladığında İpek sesini çıkarmadı. Kapıdan çıktıklarında herkesin sofrada olduğunu gördü. Miran annesine ve İpek'e delici bakışlar gönderirken Kendal Baba gür sesiyle "Günaydın." Dedi.

İpek ve Zümrüt Anne de ona karşılık verdiler.

Annesinin İpek'i getireceğinden haberdar olan Narin Abisinin yanına oturmuştu, İpek de gelince Halil'in yanına oturdu.

O oturur oturmaz Miran arabasını geriye çekti "Ben doydum, size afiyet olsun." Diyerek odaya girdi ve kapıyı çarptı.

İpek'in kırık gülümsemesi yüzünden silinmiş, gözleri yaşlanmıştı.

Halil "Yenge abim çok sinirli, kızgın biliyorsun."

İpek kafasını salladı. "Siz bana inandığınız için teşekkür ederim."

Narin güven verircesine gülümsedi "Biz senin gözlerindeki bağlılığı, sadakati görüyoruz. Bunu göremediği için bu olaylar biter bitmez abimi doktora götüreceğim."

Herkes bu espiri karşısında gülümsedi.

Kendal Baba "Öğlen namazından sonra beyler gelecekler İpek. Hep birlikte bunu görüşeceğiz."

İpek kafasını salladı. Tabağına birkaç parça bir şey alıp yarım yamalak yedi. Onun bu bitmiş hali ailenin gözünden kaçmamıştı. İpek çatalını masaya bırakıp ellerini kucağında birleştirdiğinde Zümrüt Anne kızın durumuna acıyıp bir ekmeğe yağ ve reçel sürdü. İpek uzatılan ekmeği görmemişti, çoktan aklı bambaşka yerlere gitmişti bile.

"Kızım al ye hadi şunu."

İpek dalgınca kafasını kaldırdı "Yok, ben istemiyorum anne, saol."

Kadın ısrarla uzattı "Hadi kızım, sen seversin yağlı reçelli ekmeği."

Halil annesinin elinden ekmeği kaparak ikiye böldü, yarısını İpek'e uzattı "Hep kocanla bölüşecek değilsin ya yengeciğim, biraz da şu garip kayınbiraderini besle."

Anka Takımı-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin