Kafede daha önce benden hoşlanmış ve karşılık alamadığı için rahatsızlık veren bir garson vardı. Meğer o gün toplanma sebebimiz onun saçtığı tehditlere karşılık karşısına çıkmakmış. Çok kalabalıktık. Onlar ise iki kişilerdi. Ben tedirgin olmuştum çünkü dostlarım hepsi ufak bi kıvılcımda alev alacak kadar sinirli insanlardı. O da oradaydı. Sürekli etrafımdakileri yatıştırıyor, tartışma çıkmaması için elimden geleni yapıyordum ama ne fayda.. Beklediğimiz son kişi de gelince kafeden içeriye doğru " Bi çay alabilir miyim?" diye gayet kibarca seslendi. Zaten diken üstünde olduklarından Bi anda saldırıya geçtiler. Bizden iki kişi ayaklandı sadece. Çünkü o ve diğerleri kalabalık yaklaşmanın uygun olmayacağını biliyorlardı. Etkilenmiştim. Kavga büyümeden araya girdim. Kafe sahibi herkesi yatıştırdı, dağıldık. Dağıldık dağılmasına ama sindirmemiştik olanları. Tam da o dakika bende derin yaralar açan Sefanın; adı dudaklardan düşmeyen Oflu olduğunu öğrendim. Herkes ona dönerek " şimdi ne yapıyoruz" dedi. O ise gayet sakin görünmesiyle birlikte; gözlerindeki kızgınlığı çoktan ele vermişti. Burayı bana bırakın, diyerek yola koyuldu. İki kızdık aralarında sadece ve arkalarından ilerledik, öyle çok istedim ki gideceğim yönün onlarla aynı olmasını.. Bize sizi otobüse bindirelim gidin dediler. Ayaklarım geri geri giderek evin yolunu tuttum. O gece onu tüm internette araştırdım. Adını öğrendim, fotoğraflarına bakarak gecelerce uyudum. O olmadığı süre boyunca onu düşledim. Dershane saatleri benimkinin tam tersi olmasına rağmen onu görebilmek için hep onun ders saatlerinde kapılarda dikildim. Ona ulaşmam zor değildi. İkimizin de en yakın arkadaşı ortaktı. Nihayet o arkadaşa tüm durumu itiraf ettim. İşte bu aşkın gerçek olup olmadığını anladığım cevap o arkadaştan gelmişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Vosvos
Non-FictionRutin dershane günlerinden biriydi yine. Ders öncesi teras dolmuş herkes içtiği sigaradan birbirini göremiyordu. Kızlarla oturmuş terasın köşesinde sohbet ediyorduk. Güneş olağan parlaklığında, gün her zamanki sıkıcılığındaydı. Ta ki o gelene kadar...