Özlediğim o kadar çok şey varki.
Masumluğum zalimce alınırken elimden,o kadar çok şeyi özlüyorum ki.
Kar yağarken pencereye koşup o beyazları izlemeyi,dinlediğim bir şarkıyla mutlu olmayı, dans ederken gülebilmeyi ve en çokta hayal etmeyi o kadar özledim ki...
Masum hayaller kurmayı, hayal dünyamda yaşamayı. Her gece yeniden tasarladığım harikalar diyarımda kaybolmayı.
Masallardaki prens ve prensesler çok şanslı değil mi? Camdan topuklu ayakkabısı olan Cindirella.
Prensinin öpüşü ile yıllardır uyuduğu uykudan uyanan,uyuyan güzel.
Kuyruklarından vaz geçip insan olabilen Ariel.
Hepsi belkide o kadar şanslılarki.
Ama bana bir imkan verilse ben kesinlikle Alice olurdum. Tamam belki hikayesinde beyaz atlı prens yok hatta tüm hikayesi bir rüyadan ibaret.
Yinede bence en şanslısı o.
Şapkacı ile tanışmak isterdim mesela ben,yada acelesi olan o tavşanla, mesela o kediyle.
Çünkü hiç bir prens Şapkacı kadar eğlenceli olamaz. Yada hiç bir prensesin prensini bulması için acele etmesi gerekmez ama tavşanın acelesi var.
Alice harikalar diyarında sadece bir hikaye değildir!
O diyer masallara kıyasla camdan kraliyetindeki,muhteşem mutluluğuyla yaşamıyor o hayal ediyor.
Ve ben hayal etmeyi bırakalı o kadar uzun zaman olduki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir gençin saklı defteri
RandomBu bir kitap değil. Size bu satırlarda masum bir kızın kötü bir çocuğa aşık olmasını, Sihirli güçleri olan insananların evreni kurtarmasını yada birbirlerini çok seven insanların mizah dolu hikayelerini anlatmayacağım. Bunlar avunulacak şeyler Bu be...