Ne var biliyormusun, kırıldı yok oldu artık kalplerimiz. Sadece ona bahşedilen görevi yapıyor.
O kadar incittik, o kadar kısa sürede un ufak olduki ne o düzelebiliyor artık nede biz onu düzeltebiliyoruz. Biri gidiyor ve diyeri üzülüyor.
Neden? Çünkü "gitme" diyemiyorsun. Bekliyorsun,belki gelir diye ama o hiç bir zaman gelmiyor ve sen bu uğurda kalbini yaşlandırıyorsun. Umut yok biliyorsun ama bekliyorsun. Ya gelirse? Ve umut olursa kalbime. Gelsin konuşmasın isterse diyorsun ben onun sesizliğine sarılırım.
Ama o hiç bir zaman geri gelmiyor. Anlamak o kadar zorki. Düşüncesini beynine sokmak o kadar imkansızki. Umut yok,anla. Diyor herkez bize, fark etmesekte herkez.
Sonra daha az yiyor,daha az uyuyor,daha az gülüyor ve daha az mutlu oluyoruz.
Daha fazla ağlıyor,daha fazla okuyor,daha fazla dinliyor ve daha fazla eksiliyoruz saniyede.
Mutlu olmayı bekliyoruz hep. Mutluluk gelip bulacak bizi diye. Ama bu kadar olanak filimlerde bile olmaz. Mutluluğu yaratmalıyız.
Ve mutluluk bazen o kadar unutulmuş oluyorki çaresizce kalıyoruz. Ne o geliyor,ne sen gülüyorsun.
Elinde ne varsa alıp götürüyor o lanet korkunç duygular.
Ve yine sen karanlığa sarılmış olarak merhaba diyorsun yeni güne.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir gençin saklı defteri
عشوائيBu bir kitap değil. Size bu satırlarda masum bir kızın kötü bir çocuğa aşık olmasını, Sihirli güçleri olan insananların evreni kurtarmasını yada birbirlerini çok seven insanların mizah dolu hikayelerini anlatmayacağım. Bunlar avunulacak şeyler Bu be...