Aklımı kaçırmak üzereydim. O canavar neydi ve Aura'dan ne istiyordu, ona ne yapmış olabilirdi ki? Hayatımız zaten şu birkaç günde değişmişken daha fazla belaya ihtiyacım yoktu. Önce babam beni bu bilmediğim yere getiriyor, tuhaf anıların içine giriyorum ve şimdi de kız kardeşim bilmediğim bir canavar tarafından kaçırılıyor. Ancak şu an kendimi bırakmam. Aura kayıp, annemin başına korkunç bir şey geldi, babamın da nerede olduğunu bilmiyorum. Yani bu işte tek başımayım. Onu orada yalnız bırakamam. O yaratık her neyse elime geçerse onu lime lime edeceğim.
Gözüm kapanmakta olan deliğe çarptı. Ya şimdi onu kurtaracaktım, yada asla kurtaramayacaktım. Hızla deliğe doğru koştum. Tam kapanmak üzereyken içeri atlamıştım. Bir sürü çığlık ve ağlama sesleri kulağımda yankılanıyordu sanki. Yeri hissettiğimde gözümü açtım. Bir adadaydım... Ama sıradan bir adada değildim. Sfenksin orada gördüğüm adadaydım.
Bana doğru yaklaşan ayak seslerini duyunca hemen bir kayanın arkasına saklandım. Çok geçmeden ayak seslerinin sahibi gelmişti. Biri ince ve küçük bir yaratık, diğeriyse kardeşimi kaçıran canavardı. Sinirden yumruk yapıp sıktığım elime baktım. Eklem yerleri beyazlamıştı.
"Efendim o insan yavrusunu neden kaçırdık?" diye sordu ince ve gırtlak bir sesle. Yaratık bıkmış bir şekilde duruyordu. "Çünkü bu kız bir ruh çağrıcı." deyip dikili taşa bağladıkları Aura'yı gösterdi. "O kız dünyaya ruhları çağırıyor. Eğer ruhlar dünyaya giderse duatı ve Osirisi yok edemeyiz." dei kalın ve güçlü sesiyle. "Ama efendim ruhlarla ne alakası var ki duatı yok etmemizle?" dedi korkak bir sesle. "Çünkü ruhlar dünyaya giderse Osiris onları buraya getirir ve duat yeniden oluşmasıyla kalmaz Osiris daha da güçlenir." dedi. "İblisleri çağır efendimiz 10000 yıllık uykusundan bugün uyanacak." dedi.
Ayak sesleri iyice uzaklaştıktan sonra yerimden çıktım. "Merak etme Aura'yı kurtaracağız."diye bir ses duydum yanımdan gelen. Kafamı çevirdiğimde (multi)bir oğlan vardı. "Sen kimsin?" diye sordum. "Ben Jhon Ares çocuğum. Ama acele etmesek sonsuza dek burada kalırız." deyip dikili taşa doğru koştuk. Aura'nın iplerini kestikten sonra kucağıma aldım. "Aura hadi kalk." deyip sarstım. Gözlerini açtığında "Neredeyim ben?" diye sordu. Güzel soru neredeydik biz? "Duat." dedi Jhon. Ne yani bu adayımı yok edeceklerdi.
"Aura hadi gitmeliyiz hemen gelebilirler." deyip ayağa kalktık. "Kapı açmalıyız." dedi Jhon. "Nasıl açıcağız?" diye sordu Aura. "Aura gitmek istediğin yere odaklan." dediğinde Aura çocuğun dediğini yaptı. Çok geçmeden o kapı açılmıştı. Hızla kapıdan girdik. Güneş ışığını hissedebiliyordum. Ama gözlerimi ve kulağımı açmaktan korkuyordum. Yumuşak bir elin bileğimi tutup kulağmı açtığını hissettim. "Mike hadi gözünü aç." dedi Aura korkmuş bir sesle. Gözümü açtığımda bir evin önündeydik. Burası rüyamda gördüğüm evdi. "Evimizdeyiz." dedi Aura sevinçli bir sesle. Etrafıma bakındım Jhon yoktu.
Nasıl beğendiniz mi bana yazmamda yardımcı olan @DaughterofApollon266'a ithaf ediyorum. İlk paragraf kendisine aittir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kane Günceleri Fan-Faction
FantasyHerşey karman çorman olmaya başladı. Carter ve Sadie en gerektiği anda ortadan kayboldu. İblis Adasındaki taş büyük bir gücü salmak üzere. Ve Hayat Evi yine bölünmeye başladı. Son çok yakında. Yeni bir kehanet ve yeni bir çağ başlıyor. Hemde onun...