İstanbul'un İşgali

36 2 0
                                    


Dilruba beyaz yemenini boynuna dolayıp kafilenin yanına gitti toprağın üzerine oturdu tarladan sap sarı bir beşak alıp eliyle oynamaya başladı.Bu sırada gözünden bir damla yaş yanaklarından süzülüp toprağa düştü gözlerini belli belirsiz bir istikamete doğru çevirdi baktığı yerde bir türk subayı vardı sürekli bacağını tutuyordu yanındaki yaşlı çelimsiz kadın subaya bakıyor saçlarından öpüyordu gözlerinden akan yaşı yemeninin ucuyla sildikten sonra yemenini türk subayının bacağına sardı.Dilruba biraz daha göz gezdirdikten sonra bir delikanlının ekmeğini paylaştığını gördü.Dilruba'nın acısı ikiye katlanmıştı yaşlısından gencine insanların ölmesi şanlı türk topraklarında bir yabancının hak idda etmesi kalbine bir sızı veriyordu çekingen bir tavırla ayağa kalktı ve subayın yanına gitti subay acılı ses tonuyla,
-Size nasıl yardım edebilirim hanım?
Dedi Dilruba ellerini ovuşturarak subayın bacağına dokundu ve "Size yardım edebilirim eskiden bir şifacı kadının yanında çalışırdım ."dedi subay kafasını olur derecesinde salladı ve "Peki bacağıma ne yapmayı düşünüyorsunuz?"dedi Dilruba bacağından kurşunu bıçakla çıkartacağım dedi.Ardından ince ve keskin bir bıçağı Ateşte ısıttı ardından yemeni nazikçe subayın bacağından çıkarttı subay meraklı bir şekilde "ismin nedir hanım?"dedi "İsmim Dilruba."diyen Dilruba yemenini yırtıp subayın azına verdi ardından ısıtılmış bıçağı açılmış deliğe yavaşça soktu subay inanılmaz bir acıyla kıvranıyor dişlerini sıkıyordu zaten çok geçmeden bayıldı Dilruba çıkarttığı kurşunu eline aldı bu arada subayın bacağını yemenle çoktan sarmıştı.Çıkarttığı kurşuna bakıp ağlamaya başladı içinden kendi kendine "Benim sarı kızımda bu kör kurşunla öldü. " dedi ardından subaya baktı subay halâ uyanmamıştı ve içinden sayıklıyordu subayın ateşide çıkmıştı alnından soğuk terler yanaklarından kayıp boynuna düşüyordu Dilruba kıyafetini yırtıp subayın terini sildi tam o sırada kafile ayaklanmıştı Dilrubanın yanına bir adam geldi Dilruba ayağa kalktı ve adama ne oldu gidiyormuyuz dedi adam kafasını salladı Dilruba bir anda endişeyle yerde yatan subaya baktı ve ardından adama gidemeyiz yerde yatan subay yürüyecek durumda değil dedi adam"Bacım affına sığınıyorum Yunanistan askerleri bizi bulabilir gece iyice çökmeden bu insanları güvenli bir yere götürmem gerek eğer sen istersen subayın yanında kalabilirsin.Sana subayıyük arabasına koy dlyceğim ama hayvanlarımız yok ve insan gücüyle hareket ettiriyoruz buda bizi çok yavaşlatıyo burdaki insanlari çok hızlı bir şekildegötürmek istiyorum."dedi Dilruba'nın gözleri dolmuştu yaralı kendini koruyamıyacak bir insanı nasıl yalnız bırakabilirdiki Dilruba vicdanına ses verdi ve subayın yanında kalmaya karar verdi.

Sabah olmuştu Dilruba uyuyordu subay yavaşça doğruldu ve etrafı gözleriyle süzdü gözü kafileyi aradı ama ses seda yoktu Dilruba'y yavaşça seslendi"Dilruba hanım kafile yok uyanın!"Dilruba yavaşça gözlerini açtı ve ayağa kalktı subay meraklı gözlerle Dilruba'ya bakıyordu Dilruba"Kafile ,dün gece çökmeden gurup saatinde yola koyuldu siz ateşliydiniz kendinizden geçmiştiniz bende sizi bırakamadım."dedi subay bacağını tutarak ayağa kalktı
17 Mayıs 1919
Subay bacağının acısını yüzüne yansıtmayarak "öncelikle size benim için öyle bir fedakarlıkta bulundduğunuz lçin çok teşekkür ederim kime bu kadar fedakarlık ettiğinizi merak ediyorsunuz herhalde benim ismim Ali Fuat'tır doğma büyüme Adanalıyım eğitim almak için ailemle birlikte Selanik'e yerleştik" dedi, Dilruba "Ali Fuat bey peki izmirde işiniz neydi"dedi Ali Fuat "İzmir'e görev için tayin edildim" dedi ardından eliyle yolu göstererek "lütfen benimle gelin diyerek topallıyarak yürümeye başladı " Dilruba bu garip ve ani teklif üzerine şaşkınlıkla "Bey nereye gidersiniz" diye bağırdı Ali Fuat"Bursa'ya gideceğim ordanda istanbul'a isterseniz sizde benimle gelebilirsiniz İstanbul'da bir ablam var sizi onun yanına yerleştiririm? " dedi Dilruba etrafına bakındı hiç kimse yoktu ve de ne yol ne iz biliyordu çaresizlikle kafasını olur derecesinde salladı ve yürümeye başladı ikisi konuşmaya başladı,
Ali Fuat
-Halk Mondros Ateşkes Antlaşmasını Osmanlının yararına olduğunu düşünüyordu ama işgaller başladığından beri halk bilinçlenmeye başladı önce Musul işgal edildi şimdikte İzmir devlet elden gidiyor ama Damat Ferit Paşa'nın kılını kıpırdattığı yok en başından beri İngiltere yanlısı politikalar izliyordu zaten.
Dilruba
-İnsanların direniş göstermesi şart Dörtyol Ağzı'nda başlatılan direniş memleketin her tarafına yayılması gerek

21 Mayıs 1919
Dilruba Ali Fuat'ın kardeşinin yanına yerleşti ismi Makbule Hanımdı İstanbulda kadınlardan oluşan bir cemiyet kurmuştu.
Dilruba bir mendilin üzerini işliyordu iki kızının adını iğne oyasıyla titizlikle mendilin üzerine işledi tam o sırada Makbule Hanım merdivenlerden aşşağıya iniyordu merdivenlerin ahşabından her adımda birbirini kovalayan gıcırtılar vardı Makbule Hanım Dilrubayı görünce tebessümle yanına gitti ve"Dilruba protesto mitingi için Limanda cemiyete üye kadınlarla buluşacağız istersen sende gel."dedi ve ardından Dilruba'nın işlediği mendile baktı ardından"anlaşılan bu işlerde yeteneklisin aslında bu çok işimize yarayabilir kuvayimilliye birliklerimize kıyafetler dikersin."dedi Dilruba hevesle söze atıldı"aslında ben hastalarada iyi bakarım savaşta yaralanmış askerleri kuvayimilliyecileri şifaya kavuşturabilirim."dedi makbule biraz düşündü ardından"akardeşim Ali Fuat seni bana emanet etti seni ceng edilen yerlere gönderemem lakin eğer istersen kıyafet dikebilirsin."dedi
Dilrubayla Makbule Hanım dışarı çıktılar ve limana doğru yürümeye başladılar her tarafta düşman askeri vardı Rus,İngiliz,Fransız,İtalyan .Makbule hanım hepsine tiksinerek bakıyordu ardından söze başladı
-Hepsini toplasan bir avuç insan etmez.Samsun'daki direnişden dolayı yüreğimde bir umut yeşerdi Dilruba, İstanbul hükümeti Samsun'daki pontusçulara karşı direnen türkleri yatıştırmak için bir Paşa görevlendirmiş ismi Mustafa Kemalmiş ordaki türk halkını yatıştırmak yerine doğru olan şeyi yapıp ordakileri pontusçulara direnmeleri için dahada teşvik etmiş anlaşılan yaver bir Paşa.Havza genelgesindeki maddeler bizi ve cemiyetimizdeki kadınlarında bilinçlendirdi.
Dedi
Biraz yürüdükten sonra limana varmışlardı diğer kadınlarda oradaydı zaman geçmaden elle yazdıkları Farsça,Arapça,Fransızca gazeteleri dağıtmaya, sloganlar atmaya başladılar çok geçmeden ordaki düşman askerleri duruma müdahale ettiler.
Eve vardıklarında Ali Fuat yanında bavuluyla duruyordu Makbule Hanım evin içine girdi ve Ali Fuatı görür görmez sıklca sarıldı ve ağlamaya başladı Dilruba Ali Fuat'tan çekindiği için hemen "Ben aş hazırlayayım ."diyerek içeri girdi. Ali Fuat'sa ablasına söze "Seninle hayırlı bir iş için konuşmam lazım "diyerek başladı.Artık karakader Kafkas yaklaşıyordu.
Görüş ve önerileriniz için yorum bana destek için vote atmayı unutmayın sağlıcakla kalın;)

 Son Veda Kafkas #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin