*Cody'nin Gözünden*
Keşke kalbimizi göğsümüzden çıkarıp avuçlarımıza alma ve içindeki sevgimizi sahiplerine gösterme imkanımız olsaydı. Başka türlü göstermenin yolu yok herhalde bizim için.
Bahçeye havuz kenarına oturdum. Kuş cıvıltıları ve bir o kadarda hayran çığlıkları eşliğinde şarkı yazmaya çalışıyorum. Biliyorum olmuyor... İlham kaynağı prensesim aklımdayken ama yanımda değilken olmuyor.
Bir kağıdı daha bağırarak havuza savuruyorum. Onun gittiği 3 ayda bütün şevkimi kaybettim. Ara sıra Jeremy'i arıyor onunla konuşuyordu. Jeremy onun gittiği gece bizi görmüş ve herşeyi öğrenmişti. Şimdi ikisi sadece yakın arkadaşlar. Jeremy onun nerede olduğunu ve neler yaptığını biliyor. Hatta bazen acil bir telefonla ortalıktan kaybolup yanına gidiyor. Fakat ben bunlara sadece seyirci kalıyorum. Gözüm bahçe duvarının olduğu kısıma kayıyor. Duvarın dibinde azıcık kuru toprağın içinden çıkmış bir çimen.. Küçük ve cılız. Herşeye rağmen dimdik ayakta. Hayatta ve canlı... Tanrı aşkına ne diyorum ben?
Telefonumun sesiyle kendime gelip o kadar kağıdın arasında telefonumu aramaya başladım. Telefonu bulduğumda hızlıca telefonu açtım.
"Jeremy?"
"Adamım.. Açmayacaksın sandım."
"Amerikan aksanı.. Sakın deneme bile."
"Cody dostum hadi ama ben senin şirin irlanda aksanına karışmıyorum."
"Jeremy sen iyi misin?"
"Bak konuyu uzatma ben çok iyiyim. Ama yarım saat içerisinde orayı toparlaman gerekebilir. Ben geliyorum."
"Jeremy, sen gelince bu ev zaten tekrar kirleniyor. Hiç toplamasam daha düzenli olur."
"Ha-ha-ha. Brenda ve ben yoldayız birazdan orada oluruz."
"Brenda'dan hoşlanmadığımı daha doğrusu hiçbirimizin hoşlanmadığını bile bile bunu neden yapıyorsun?"
"Cody..."
"Tamam. Tamam sustum."
Telefonu kapatır kapatmaz bahçedeki kağıtları toparladım. Zaten evin içi yeteri kadar topluydu. Yastıkları düzenlice yere koydum ve eve baktım. Evet iyi görünüyordu. Üstümü değiştirmek üzere merdivenlere yöneldiğim sırada kapı çalmaya başladı. Hadi ama Jeremy yarım saate oradayız demişti. "Jeremy şaka yapıyor olma- Ahh üzgünüm." Kapıyı açınca gördüklerim karşısında şok olmuştum. Kurye gelmişti ve yanında tam 3 bavul vardı. Garip olan kuryenin kız olması ve şapkasının köşesinde benim resmimin olmasıydı. Ufak bir çıkartma olsa bile benim resmimdi. "Bak sen burayı nasıl buldun?" dedim sessizce. Kız gözlerini dört açmış bana bakıyordu. Ne olduğunu şimdi anladım. O sadece işini yapıyordu. Hafifçe olduğu yerden bir adım geri gidip kendine geldi ve elindeki dosyaya birşeyler karaladı.
"Bay Aller bunlar size efendim" dedi ve bavulları bana doğru uzattı.
"Teşekkürler."
"Şuraya imza atabilir misiniz, Bay Aller?"
"Ahh evet" diyerek uzattığı dosyayı alarak imza attım.
Kız dosyayı benden almış hızlıca gidiyordu. Sanki üstündeki şoku atmaya çalışıyordu. Bir şeyler yapmalıydım. "
"Hey! Baksana!" diye bağırdım arkasından. Tanrı aşkına ne yapıyordum ben?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-Give Me Love-
Teen FictionAslında her zaman sevdik birbirimizi sonsuza kadar.Peki ayrıldığımız nokta neydi? Neden ayrılmıştık? Hiçbirini hatırlamıyorum bile.Sadece sana aşık olduğumu hatırlıyorum.Seni her şeyden çok sevdiğimi.Tatlı atışmalarımızı,sesini;bana aşkım diyişini h...