-Give Me Love- (Part 5)

29 1 0
                                    

Bütün gece lunaparkta eğlenmiştik. Açıkçası biraz içmiştikde. Pamuk şekeri eskiden hiç sevmezdi fakat şimdi bayılıyor. Tam 8 tane pamuk şeker yedi. Şaka gibi. Şuan eve dönüyoruz ve umarım şu yaşadığı fazla duygular onda kötü bir etki yaratmaz. 

"Sarışın?"

"Efendim prenses?"

"Çam ağacı alıp süsleyelim mi?"

"Olur. Neden olmasın?" diyerek burnuyla oynadım. 

Şuan her şeye gülüyorum ama benimde kalbim kırık. Fazlasıyla. Atlatamıyorum bir türlü. Hala alışamadım her şeyi unuttuğuna. Oysa o bana hep geçmişi silemeyiz yada unutamayız derdi. Evet bu onun suçu değil ama olsun. İnsan kırılıyor işte. Saat akşam 11 gibi ve biz sokaklarda kimseyi umursamadan yürüyoruz. Hayalimiz gerçek oluyor. Karşıdan gelen adamı bir yerlerden tanıyor gibiyim. Adam bize doğru yaklaştıkça şaşkınlığım arttı. 

"Sarışın!" diyerek bir anda arkama saklandı Jess. Ben olduğum yere kilitlenmiş bir şekilde karşımdaki adama bakıyordum. Jess kolumu sıkıyordu ve titrediğini hissedebiliyordum. 

Adam duraksadığı yerden yavaş yavaş bize doğru yürümeye başladı. Adam bize attığı her adımda Jess kolumu sarsarak Sarışın diye bağırıyordu. Adam önümüze gelip Jess'e dokunmaya çalıştı. 

"Ona dokunma seni piç!" diyerek adamı ittirdim. Yanılmamıştım. Onu yamuk yürüyüşünden tanımalıydım.O Jess'in babasıydı. Geçen sene karısını yani Jess'in annesini öldürmekle suçlanmıştı. Aslında suçlamak büyük bir hataydı. Gerçekten yapmıştı bunu. Fakat alkolikdi ve deli raporu vardı sözde. Kurtulmuştu. Onun burada ne işi var peki? 

"Seni tanıyorum. Sarışın sen buraya gel o kötü karanlık efendisi."

"Ne?" dedim şaşkınlıkla Jess'e döndüm. 

"O kötü adam onu tanıyorum. O çok kötü karanlık efendisi. Herkesin sonunu getirecek dokunma ona sarışın." dedi ağlamaklı bir ses tonuyla.

"Kızım... Ben senin babanım. Beni hatırlamıyor musun?"

"Seni hatırlıyorum. Sen bir meleği canice gözümün önünde öldürdün. Sen kötü karanlık efendisisin. Her şeyi unutmuş olabilirim ama senin o meleği öldürmeni unutmayacağım. Seni cani! Benden ve sarışın meleğimden uzak dur. Git burdan. Bana zarar ver ama onun suçu yok ona dokunma. Git burdan. Git!" Demek Bay Moss bunu kastediyordu. Belki bir kaç kişiyi tanıyabilir yada hatırlayabilir. Onu tanımıştı ve ne diyeceğimi bilmiyordum. Annesini öldürürkende orada olduğunu bilmiyordum ve şuan annesinden melek diye bahsediyordu. Banada meleğim dediğine göre bende o kadar değerli miydim? Belki kanatlarım falan vardır? Tanrım şu durumda bile ne düşünüyorum. 

"Seni sarışın piç! Kızıma ne yaptın? Ne yaptında her şeyi unuttu ve sadece o iğrenç anı hatırlıyor? O senin mesleğine dahil olacak fahişelerden değil. Kızımı bırak ve siktir git buradan!" diye üzerime yürümeye başladı babası. 

"Hey hey hey! Ağzından çıkan kelimelere dikkat et. Kızına ben hiçbir şey yapmadım. Hafızasını kaybetmesi neden umurundaki hem? Sen babası falan değilsin onun. Birincisi benim bir mesleğim var seni adi sana onu bırakırsam ona bakabilecek misin? Ayrıca ben sevdiğim bir insanı mesleğimin fahişesi yapmam yada onun katili olmam. Sevdiğim insanı öldürmem. Kızınıda bırakmıyorum tamam mı? Bu onu son görüşün. Bu anı aklına kazı. Televizyon ve dergiler dışında başka hiçbir yerde göremezsin bu suratı. Yada bu suratları mı demeliydim? Şimdi siktir git yolumdan!" diye bağırdım ve hızlıca Jess'i de alıp ilerlemeye başladım. Arkamızdan "Seni adi ergen piç! Kızımı senin ellerinden kurtaracağım" diye bağırmıştı.

-Give Me Love-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin