Sabah içeriden gelen kapı sesiyle hafifçe mırıldandım. Büyük ihtimalle Alexis gelmişti. Her zaman ki iç çamaşırlarımla yatıyordum ve Alexis'den çekinmeme gerek yoktu. Daha gözlerimi bile aralayamadan ayağa kalktım ve hafifçe başımı salladım. Kapının kilitlendiğini duyunca odadan çıktım.
"Alexis? Sen misin tatlım?" ses yoktu. Hızla banyoya girdim. Burda da kimse yoktu. Endişeyle misafir yatak odasına girdim ama burda da yoktu. Salona geldiğimde ufak bi çığlık koparmıştım.
"Korkmana gerek yok Jess. Benim." dedi ve gergin yüz hatlarıyla bana baktı.
"Cody defol buradan senin burada ne işin var? Buraya nasıl girdin?" dedim ve ellerimle üstümü kapatmaya çalıştım. İç çamaşırımın dantelli olmasından şuan ayrı bir şekilde nefret ediyorum.
"Ahh aslında böylede daha güzelsin." dedi ve sinsice üzerime yürümeye başladı. Gözlerindeki tutkuyu görebiliyordum. Yavaş adımlarla geri çekilmeye başlamıştım.
"Cody yaklaşma... Uzak dur... Benden uzak dur Cody!" dedim ve sırtımın soğuk duvarla temas ettiğini hissedip ürktüm. Hızla önüme gelip bileklerimden tutup beni duvarla arasına aldı.
"Beni seviyorsun Jess!" dedi içindeki hırsla. Bu sefer gözlerinde tutkuyu değil öfkeyi görüyordum.
"Cody içmişsin... Çok kötü kokuyorsun evine git ve duş al. Kendinde değilsin..." dedim başımı eğerek. Çenemi sıkıca eliyle kavradı ve başımı kaldırdı.
"Sende söylüyorsun. Sarhoşum... Ayrıca..." Vücutlarımız temaz ettiğinde vücut sıcaklığını aldığımda bir nevi kendimden geçmiştim... Tanrım ne diyorum ben?! "Sende içki kokuyorsun." dedi başını boynumdan çekerek. "Anlat hadi. Sarhoşuz. İkimizinde canı yanmaz. Unuturuz uyandığımızda. Ama yeter ki anlat!" dedi ve bir elini duvara vurdu. Sonunda pes ettim. Anlatmaya karar verdim.
"Gölbaşında bana gideceğini söylediğin günü hatırlıyor musun? Ben hatırlıyorum. O gün yıl dönümümüzdü. Ben... Beni o yüzden oraya çağırdığını düşünmüştüm fakat sen bir anda gideceğinizi söylediğinde ben ne yapacağımı ve ne diyeceğimi bilemedim. Gece boyunca başka bir sürpriz yaparsın belki diye orda bekledim. Elimdeki sonuç ise koskoca bir "HİÇ" olmuştu. Senden kaçtığım bar gecesi... Hatırladın mı? O gün eve gittim. Bana eskiden aldığın ne varsa hepsine teker teker takrar baktım. Bana aldığın içeçek kutuları var ya? Kola kutuları falan işte... Hepsini saklıyordum. Üstüne tarihlerini yazıp saklıyordum. O gün aldığın kıyafetlerle beraber hepsini yakmaya karar verdim. Ama yapamadım. Hepsini bavula koydum ve bir süre sonra senin evine gönderdim ve gönderdiğim gün ölmeye karar verdiğim gündü!"
"Ben... Jess ben bunu tamamen aklımdan çıkarmıştım ve o bavullar... Tanrım onları açmamıştım bile."
"Çıkarmıştın çünkü bir kere bile umurunda değildim! Lanet olsun! Ne zaman önemsedin ki beni? Peki bugün ayın kaçı Cody?"
"2 Eylül olması lazım."
"Peki... Sence?"
"Ahh tanrım bugün Harry kız arkadaşıyla yemeğe çıkacaktı tanışmamız için benide çağırmıştı! Tamamen unutmuşum." Hızla onu kendimden uzaklaştırdım ve yanağına sert bir tokat attım. Bunu ona ikinci kez yapıyordum. "Jess sen ne yapıyorsun?"
"Defol evimden." dedim. Ağlayarak sıkıca kolunu kavradım ve zorda olsa kapıya sürükledim.
"Jess ne oldu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-Give Me Love-
Teen FictionAslında her zaman sevdik birbirimizi sonsuza kadar.Peki ayrıldığımız nokta neydi? Neden ayrılmıştık? Hiçbirini hatırlamıyorum bile.Sadece sana aşık olduğumu hatırlıyorum.Seni her şeyden çok sevdiğimi.Tatlı atışmalarımızı,sesini;bana aşkım diyişini h...