Bölüm-6

70 19 3
                                    

Sevgili aptal günlük,
Sorun şu ki; Tekin'e karşı bir şeyler hissediyorum. O da aynısı. Ama bu  nasıl mümkün olabilir? O bir polis, günlük. O bir polis. Peki ya ben? Ah, Tanrı'm..  Gerçekten beni bununla mı sınayacaksın? 

Bu sabah bir kadını dövmekten beter eden bir adam gördüm. Hangi kadın bunu hak eder ki? Bu benim damarlarımdan akan feminist kana karşı. Gördüğüm an kadının yardımına koşarak gittim.

"Pardon bayım?  Bölmek gibi olmasın ama siz hangi hayvanat bahçesinden kaçtınız?" dedim.

Adam sanırım benden bunu beklemiyordu anlaşılan.

"Sanane bayan. Benim karım değil mi?" 

Bazı insanları gerçekten anlamıyorum. Ne yani bu adam gücünü kendinden güçsüzlere mi gösteriyordu? Eğer öyleyse, şimdi benimle uğraşmalıydı.

Bana cevabını yapıştırdıktan sonra yeniden zavallı kadını dövmeye girişmişti. Dayanamadım, tuttum kolunu, kendimi çevirip burnuna bir yumruk savurdum. Kırılmış burnu iğrenç bir şekilde aşağı doğru düştü. Akan kan iğrenç bıyıklarına da bulaşıyordu. Ve yuvalarından fırlamış gözü korku içinde bana bakıyordu. Ne yani? Hepsi bu kadar mı? Tek bir yumrukla susacaksan bu neyin gösterisiydi be adam? Onu kışkırtmak için:

" Hepsi bu kadar mıydı? Korktun mu? Bir tek yumruk bile geri çekilmene yardımcı oldu. Bana da göstersene hadi o gücü" 

Adamın yüz ifadesi hiç değişmedi. Anlaşılan yumruk sandığımdan ağır bir darbeydi onun için.

Karısını kolundan tutup sertçe ayağa kaldırdı.

"Kalk ulan!" 

Kuyruğunu arkasına sıkıştırıp gidiyordu. İşte bazı erkekler tam olarak böyle. Her ne kadar alınlarında 'orospu çocuğu' yazmasa da hareketleri yetiyordu bunu doğrulamaya. Kadınları aciz olarak gören erkekler, acizin ta kendisiydi. Bu olay da bunu kanıtlamıştı.

Akşam eve geldikten yaklaşık yarım saat sonra Tekin ve yanında ekip arkadaşı olduğunu sonradan anladığım bir adam eve geldiler.

"Hakkında suç duyurusunda bulunmuşlar Derin. Bu ne demek oluyor?" dedi Tekin. 

Başta yaptıklarım ortaya çıktı diye korksam da sonradan kafama dank etti. Ben bugün hayvanın birini yumruklamıştım. Yine de bilmiyormuş gibi yapmak istedim.

" Ne için? " 

" Bugün sokağın ortasında adamın birinin burnunu kırmışsın."

" Ah, evet" dedim.

"Adam karısını dövüyordu. Tutamadım kendimi. Üzgünüm. Buyrun isterseniz birer kahve içelim?"

"Hayır, tam tersine sen bizimle merkeze kadar gel de biz sana biraz misafirperverliğimizi gösterelim."

Şaka yapıyor sandım gülümsedim ve içeri geçiyordum ki kolumdan tutup durdurdu beni. Anlaşılan şaka yapmamıştı.

" Yanıma bir şey almama gerek var mı?"  dedim

"Hayır" dedi. 

Anlaşılan işimiz uzun sürmeyecekti.

Ama yanılmışım. İfademi verdikten sonra beni gözaltına aldıklarını söyleyip soğuk parmaklıkların arkasına attılar. Peki Tekin beni kurtarmayacak mı? Sonuçta ben bir şey yapmamıştım ki. Davranışım oldukça adildi bile.

" Bunu neden yaptın?"

Beni düşüncelerimden sıyırıp çeken bu ses Tekin'e aitti.

"Ben bir şey yapmadım" dedim sakince. 

"Adam senden şikayetçi hala. Vazgeçmiyor Derin. Sanane başkalarından?" 

Ne ne ne! Bana 'başkalarından sanane' mi dedi o?

" Bıraksaydım da döverek öldürse miydi kadıncağızı?"

"Beni arasaydın o zaman!" dedi bağırarak.

"Ah, tabi. Bu trafikte kadının yardımına yetişirdiniz. Ölü ya da diri ne fark eder değil mi?!" diyerek bende ona bağırdım.

"İyi" dedi. "Herşeyi böyle kendi başına halletmeye çalış. Bizde seni her gün böyle misafir edelim!"  dedikten sonra çekti gitti.

Ve ben aklımdakileri söyleyememiştim. Sinirden kuduruyordum ve söyleyeceklerim içimde kalmıştı.

"Lanet olsun!" diye bağırarak duvara bir tekme savurdum.

O gün Tekin bir daha gelmedi. Bende sabaha kadar oradaki pis battaniyeye sarılarak berbat bir uyku çektim. Sabah tanıdık bir ses beni uyandırdı.

"Hadi Derin, çıkıyorsun. Gel benimle." dedi. Bunu söyleyen tabi ki Tekin'di.

Hiç konuşmadan kalkıp soğuk ve nemli iğrenç yerden çıktım. Ama anlaşılan o benimle konuşmak istiyordu.

" Ne o? Yoksa bana küstün mü?" 

Neden ben liseli ergen miyim? Trip atmakla, küsmekle işim olmaz benim. İşte beni bu kadar tanıyordu. Sözlerine karşılık bulamayınca devam etti.

" Ben sadece senin için söyledim onları. Senin iyiliğin için.. " dedi.

"Bak" dedim. "Bana bir iyilik yapmak istiyorsan daha fazla konuşma."

İmzalamam gereken şeyleri imzalayıp çıkarken Tekin peşimden geliyordu.

"Derin! Bekle!"

Durup olduğum yerde arkama döndüm.

" Ne var? Ne istiyorsun?"

"Bu akşam..." 

Lafını bitirmesine izin vermeden tekrar arkamı dönüp yürümeye devam ettim.

" Beni rahat bırak Tekin." dedim.

Bunu takmadı. Peşimden gelmeye devam etti.

"Bu akşam seni bir yerlere götürmek istiyorum." dedi

Söylediklerimi anlamamışa benziyordu. Tekrarladım.

"Tekin, beni rahat bırak, lütfen." dedim. 

Bu sözlerimin üzerine arkamdaki ayak sesleri kesildi. Böyle de olmalı. Biz birbirimize uygun değiliz. Benden ne kadar uzak durursa o kadar iyi olur. Alt tarafı şerefsizin birini darptan bana böyle bağırdıysa diğer yaptıklarımı öğrense ne yapar kim bilir? 

Ve şimdi evdeyim günlük.. Sana bunları anlatmak zorunda hissettim kendimi. Sen benim için bir dosttan farksızsın çünkü...

Feminist Katilin GünlüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin