❥2

2.9K 313 103
                                    

"Adınız?" Bakugou, karşısındaki kadının ismini alıp kahvenin üzerine yazdı ve istediği çeşit kahveyi doldurmaya başladı. Kahve tamamlandığında yüzündeki ölü ifadeyle kahveyi kadına uzattı. Kadın biraz ürkse de teşekkür edip parayı uzattı ve kahveciden uzaklaştı.

"Hey, Bakugou!" Arkasındaki gözlüklü çocuk elini sarışın çocuğun omzuna koydu. "Müşterilere karşı biraz daha güler yüzlü olmalısın." Bakugou suratını tiksinerek buruşturdu.

"İida haklı," dedi yeşil, kıvırcık saçları olan güler yüzlü çocuk. "Bak, tıpkı böyle." Yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirip işaret parmaklarını suratına yönlendirdi. Bakugou sinirle titredi ve çilli çocuğa fısıldadı,

"Kapa çeneni, bok çuvalı." Yeşil saçlı çocuk, Bakugou'nun bu tepkisine karşı sesini çıkarmadı. Sıradan Bakugou idi. 

Daha sonra Bakugou, omzunda bir başka, büyük bir el hissetti. Kafasını o taraf çevirdiğinde patronun ona gülümsediğini gördü.

"Genç Bakugou, söylesene. Bir şeye mi sıkıldı canın?" Bakugou omuz silkti ve upuzun adama göz devirdi.

"Bir şeyim yok," dedi bıkkınlıkla. Daha sonra kasanın önüne geçip birilerinin gelmesini bekledi. O sırada görüş alanına serçe parmağındaki kırmızı iplik takıldı. 

Kaşlarını çattı ve kırmızı ipi yakalamaya çalıştı. Fakat eli, ipin içinden geçmişti. Gözleri şaşkınlıkla aralanırken ne olup bittiğine anlam veremiyordu.

"Şey," diye seslendi karşısındaki müşteri dikkat çekmek istercesine. Bakugou ona baktı ve elindeki ipliği hiçe sayarak siparişini aldı. Adını, kahve bardağına yazdı ve kahveyi doldurup gelen adama uzattı. Parayı alıp kasaya bıraktı ve gidişini izledi.

Bakışları tekrar serçe parmağına gittiğinde orada olmadığını fark etti. Şaşkınlıktan kaşları havaya doğru kalkarken ne olduğuna anlam veremiyordu.

"İyi misin, Bakugou?" diye sordu Uraraka yanına gelip. Elini sarışın oğlanın omzuna koyup endişeyle ona baktı. Bir yerlere dalıp gitmiş gibi görünüyordu. Bakugou kaşlarını çatıp omzundaki elini ittirdi.

"Sana ne ki?!" Uraraka aldığı tepkiye karşılık sessiz kaldı. Evet, şüphesiz iyiydi. 

Birkaç saatin ardından Bakugou'nun çıkış saati geldi. Bulunduğu kahvecinin isminin yazılı olduğu önlüğü çıkarıp astı ve çantasına uzanıp kahveciden çıktı. Eve doğru giderken serçe parmağında bir şey olduğunu fark etti. Yine kırmızı ipliği görüyordu. İpin diğer ucu, gideceği yerin ters yönündeydi ve şaşkınlığını yüzünden silememişti.

Hayal mi görüyordu yoksa gerçekten bir ip mi bağlıydı parmağına? İpi tutamıyordu fakat uzaklaştıkça ip uzuyor ve genişliyordu. 

Kaşlarını çatıp ipin ucunun bulunduğu yere doğru koşmaya başladı. Yola ve arabalara da dikkat ediyordu. Birkaç kişiye çarpmıştı istemeden.

"Önüne baksana," dedi çarptığı bir başka kişi. Bakugou kaşlarını çattı ve sesini yükseltti.

"Ne dedin sen?!" Bakugou ona doğru birkaç büyük adım atınca çarptığı kişi korkuyla birkaç adım geriledi. Bu korkaklık karşısında Bakugou omuz silkip ipi takip etmeye devam etti. Fakat ipin silinmeye başladığını fark etti. Sinirle adımlarını hızlandırdı. Fakat bir süre sonra ip gözle görünmez bir hâle geldi. 

Acaba ipin sonu nereye bağlıydı? Yoksa gördüğü şey sadece bir hayalden mi ibaretti? 

Sinirle nefesini dışarı verdi ve ayağının altındaki teneke kutuyu tekmeledi. Daha sonra evinin olduğu tarafa doğru yürümeye başladı.

Red Thread║KiriBaku✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin