Barmen, bir masaya bırakılan bozuk paralara ve buruşmuş kağıt paralara bir de barın kapısına aceleci ama dengesiz adımlarla ilerleyen ikiliye baktı. Birbirine kenetlenmiş oldukları parmaklarıyla ve yüzlerinden silemedikleri -ayrıca uzun zamandır ilk defa bu kadar içten sundukları- gülümsemelerini gizlemeye çalışarak bardan çıkabilmişlerdi.
Birbirlerini fark ettiklerinde birkaç saniye sadece donup kalmışlardı. Daha sonra sarışın olan oturduğu yerden kalkmış ve hızlı bir hamle ile kızılın kucağına oturup boynuna sarılmış, "Eijirou~!" diye bağırmıştı. Gözleri dolmuştu ve kelimeler ağzından uzatılarak çıkmıştı. Sarhoş olduğundan kaynaklanıyor olsa gerek, hiç kendi gibi değildi.
Kızıl adam da ona sarılan kişinin beline sarmıştı kollarını. Salya sümük ağlıyordu ve sarışının adını sayıklıyordu. Onu ne kadar çok özlediğini, kendisini arkada bıraktığı için aptal olduğunu söylüyordu. Ancak sözleri, şu an ki zayıf halinden kaynaklanıyor olmalıydı ki, sinirli çıkmamıştı. Dolmuş olan gözleriyle kızarmış suratını, Katsuki'nin göğsüne gömüp hıçkırarak ağlamaya başlamıştı.
İkisi de sarhoşluğun verdiği etkiden dolayı üzerinde çok düşünmek yerine olayı akışına bırakmıştı. Elbette ikisi de buna inanamıyordu. Basit bir rüya gibi gelmişti bu olay gözlerine.
Katsuki, kızılın saçlarını çekiştirirken defalarca kez özür dilemiş, gitmesinin onun elinde olmadığını söylemişti. Eijirou ise şu an bir kız arkadaşının olduğunu unutup kafasını Katsuki'nin göğsünden çekip sarışının içki kokan dudaklarına uzanmıştı.
Gözyaşlarını silme gereği duymadan bu basit rüyanın tadını çıkarmak istemişti. Uyandığında üzerinde büyük bir boşluk olacaktı ancak şimdilik bunu düşünmek istemiyordu.
Eijirou'nun hıçkırıkları, dudaklarının üzerindeki baskı yüzünden kesilmişti ve doyasıya Katsuki'yi öpmüştü. Katsuki'de kızıla ayak uyduramıyor olsa bile onu sertçe öpmeye çalışmıştı, her ne kadar başarısız olsa bile.
Öpücüğün içine kızıl olan, dilini de eklediğinde Katsuki nefes almak için geri çekilmişti ve yanan suratını Eijirou'nun omzuna dayayıp gözlerini kapatmıştı.
Barda ki yüksek ses ve kalabalığın bakışlarının üzerinde olduğunu hissetmeleri, burada daha fazla kalmak için bir neden sağlamamıştı onlara. Bu yüzden barmenin, onlara olan tuhaf bakışlarına omuz silkip ceplerindeki parayı masaya sertçe bırakarakçıkış kapısına ilerlemişlerdi.
Şimdi ise barın önündeki bir taksiye atlayıp Eijirou'nun kaldığı yere gidiyorlardı. Mantıklı düşünemiyordu bu yüzden evin adresini bile yarım yamalak söylemişti. Sokak lambalarının loş ışığı, taksinin karanlık içini de aydınlatıyordu ve bu onlara, birbirlerinin yüzlerini rahatça izleme şansı sağlıyordu.
Sonunda eve varabildiklerinde Eijirou parayı zar zor sayabilmiş ve taksiciye uzatabilmişti. Uyuşuk ve dengesini sağlayamadığı adımları ile Katsuki'nin yakalamış olduğu serçe parmağını bırakmıyordu. Zor uğraşlarının sonunda, apartmanının önüne gelebildiğinde rahatça nefesini dışarı verdi ve asansöre girdi. 1. katta oturuyor olmasına rağmen bu halde merdivenleri kullanamazdı.
Yorgun düşen vücudu yüzünden şimdi uyuyacaktı, hissedebiliyordu. Ancak bu rüyanın sonlanmasını istemiyordu. 1. kata basıp kafasını sarışının omzuna koyduğunda, Katsuki'nin parmaklarını saç diplerinde hissetmişti.
Asansörün kapısı açıldığında Eijirou başını kaldırıp ayakta uyuyan sarışının elini yakaladı ve dairesine çekiştirdi. Hanta evde olmalıydı. Bu yüzden kapıyı açana kadar zili basılı tuttu.
"Dostum! Bir kere basman yetiyor!" Uykulu hali, darmadağın saçlarından ve kırışmış pijamalarından anlaşıyordu. Ayrıca sinirli görünüyordu. Gözlerini ovuşturup kenara çekildiğinde Eijirou'nun arkasında aşikâr birisinin durduğunu fark ettiğinde çatık kaşları daha da çatılmıştı. İçeriye girmek için hamle yapan kızılın önünde durdu.
Eijirou'nun bu kadar parçalanmasına neden olan bu adamın, hiçbir şey olmamış gibi davranıp yeniden kızılın hayatına girmesine izin verecek değildi.
"Onun burada ne işi var?" Göz ucuyla sarışını işaret ettiğinde Katsuki iç çekip kendisini arkasındaki duvara yasladı. Tabii ki affedilmeyi bekleyemezdi. Sarhoş da olsa bunun farkındaydı, Eijirou'yu incitmişti -her ne kadar elinde olmasa da-. Gözlerini kaçırıp konuşmak için ağzını araladığında Eijirou, kelimelerinin ağzına tıkılmasına neden olmuştu.
"Bırak geçelim. Aşırı yorgunum." Yükünü Hanta'ya verdiğinde siyah saçlı oğlan geri sendelenip kapıdan uzaklaşmıştı. Eijirou, sarışının bileğini kavradığında Hanta, kızılın omuzlarını yakaladı.
"Kanka bu aptallık. Sarhoşsun. Şu an mantıklı düşünemiyorsun ve sabah bana teşekkür edeceksin."
"Tamam, bu gece rahatsız etmezsen sabah teşekkür edeceğim." Eijirou başını sağa yatırıp kısık gözlerle Hanta'ya baktığında oğlan iç çekip kenara çekildi.
"Ah, Tanrı'm... Sen istedin." Katsuki her ne kadar bu ortamda bulunmaktan rahatsız olsa da Eijirou tarafından affedildiğine inanarak kendisini teselli etmeye çalışıyordu. Eijirou'nun odasına uyuşuk adımlarla ilerlemişlerdi. "Sonra ağlayarak yanıma gelme." Hanta sesini yükseltip odasına girdi ve kapıyı sertçe çarptı.
"Mina'ya benzedin." Eijirou odasının kapısını kapatmadan önce kıkırdayarak konuştu. Işığı açma gereğinde bulunmadı, açık pencerenin ve aralıklı perdenin arkasından, sokak lambaları ve araba farları odayı aydınlatıyordu.
Katsuki, az önce yaşananlar yüzünden huzursuzlaşmıştı. Fakat Eijirou'nun kendisine sarılmasıyla gözlerini kapadı ve iç çekti. Az da olsa ayılmıştı ve şu an düzgün düşünebiliyordu. Fakat bütün bunların hâlâ bir rüya olmadığına inanmakta zorluk çekiyordu.
Eijirou, dudaklarını birleştirip sarışının boynuna sarılmasını sağladı. Onu geri geri ittirirken Katsuki, bacaklarının yatağa değmesiyle önce yatağa oturdu sonra geri geri giderek yatağa uzandı. Eijirou'nun boynundan ayırmamıştı kollarını. Kızıl olan, sakince ve yavaşça öperken onu, kolları üzerinde doğrulup hafif aydınlık oda da zar zor seçebildiği yakut gözlerine baktı.
"Beni affettin mi yani?" Zayıf çıkan sesiyle mırıldandı Katsuki. Beynini yeyip bitiren bu soruyu sonunda sorabildiği için rahatlamıştı.
"Etmeyeyim mi?"
"Etmen için aptal olman gerekir... Seni çok üzdüm." Katsuki bakışlarını kaçırıp boynundaki kollarını gevşetip Eijirou'nun suratını elleri arasına aldı.
Eijirou ise kıkırdayıp dudaklarını birleştirmeden hemen önce fısıldadı, "O halde ben bir aptalım."
Havalı olsun diye içkileri ödeme sahnesini böyle yazdım, gerçekte böyle değil, çok takılmayın. :D
Ya güzel oldu mu bilmiyorum. Bana biraz saçma gibi geldi ama düşüncelerinizi belirtirseniz çok mutlu olurum.
İyi günler!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Thread║KiriBaku✓
Fanfiction"Ben senin için tekim. Bu garip iplik de bunun en büyük kanıtı, değil mi zaten?" Ruh eşlerinin serçe parmağında doğdukları günden itibaren görünmez, kırmızı bir iplik olur. Fakat bir gün, bir nedenden dolayı, Eijirou ile Katsuki'nin iplikleri görünm...