"Uh, hey! Günaydın!" Katsuki, hemen yanındaki kızıla çevirdi bakışlarını. Gereksiz bir heyecanla Katsuki'ye bakıyordu yüzünden eksik etmediği tebessümüyle.
"Evet, tabii. Günaydın." Sarışın olan, sunduğu mesafeli cümleyle bakışlarını tekrar trafik lambasına çevirdi. Eijirou'nun bu kadar erken bir saatte dışarıda olan bir tip olduğunu bilmiyordu.
"Öğle arasında bir yerlere gitmek ister misin? Ya da iç çıkışında?" Katsuki iç çekip lambanın yeşil olmasıyla karşıya geçti. Eijirou da hemen arkasından, Katsuki'nin hızlı adımlarına yetişmeye çalışarak, sarışını takip etti.
"Neden?" Eijirou zor da olsa Katsuki'nin hizasında yürümeyi başardığında Katsuki'nin sorusuyla dudaklarını kenara kıvırdı.
"Senden hoşlandım." Kendi cesaretine hayran kaldı birkaç saniye. Katsuki ise yanan suratını, kaşlarını çatarak gizlemeye çalıştı. "Hem sen de bana telefon numaranı verdin. Bu senin de benden biraz olsun hoşlandığın anlamına gelmez mi?" Katsuki göz temasından kaçınırken kahve dükkanına vardığını fark etmesiyle nefesini dışarı verdi. Kızıl oğlan haklıydı.
"Yarın boş günüm." Kahve dükkana girmeden hemen önce durdu ve arkasına döndü. "Bana ne kadar aptal olduğunu kanıtla." Ceplerindeki ellerini çıkarıp yüzüne alay edercesine bir gülümseme yerleştirdi. Sağ elini kaldırıp kızıla el salladıktan hemen sonra dükkana dönüp içeri girdi.
Eijirou ise onun arkasından bakakaldı sadece. Gülünce kısılan yakut gözleri, ne de güzeldi öyle. Etrafa yaydığı ürkütücü aurasının hemen altında, gizlediği güzel bir başka aurası vardı aslında ve bu sadece bakışlarından, gülümsemesinden anlaşılıyordu. Eh, en azından Eijirou böyle düşünüyordu.
Katsuki'nin içeri girmesiyle iş arkadaşları, kahve dükkanının camının arkasındaki kızıl oğlana baktı şaşkın şaşkın. İster istemez küçük çaplı bir merak doldurmuştu içlerini. İzuku, iş önlüğünü giyen sarışına eğildi.
"Kacchan, o kimdi?" Katsuki kaşlarını çatıp bağırmak için hazırlandığı sırada Ochako yanına yaklaşıp elini sarışının omzuna koydu.
"Erkek arkadaşın mı?" Katsuki olayın daha da saçma bir boyuta taşındığını sezdiğinde omzundaki eli hızlıca ittirdi. Dişlerini birbirine geçirip sakinliğini korumak için tırnaklarını avuç içlerine sapladı.
"Bakugou eşcinsel mi?" Bu bardağı taşıran son noktaydı Katsuki için.
"Kesin lan sesinizi!" Öfkeyle karışın yüksek çıkan ses tonu, Yagi'yi yanlarına getirdi. Uzun boylu, iri yarı, esmer adam ellerini beline koyup gülüşünü silmeden konuştu,
"Genç Bakugou, sorun nedir?"
"Sorun falan yok." Katsuki işine dönmek amaçlı kasaya yaklaştığında Ochako kıkırdadı.
"Bakugou kendisine erkek arkadaş yapmış!" Yagi'nin nadiren gülüşünü yüzünden sildiği anlardan birisi olmuştu bu. Yüzünde şaşkınlık vardı çünkü.
"Seni-" Ochako kahkahalarını sürdürürken büyük cüsseli sarışın adamın arkasına saklandı. Dolayısıyla Bakugou, kahverengi saçlı kızı pataklayamamıştı. "Yalan söylüyor! Erkek arkadaşım yok." Tekrar kasaya yaklaştığında dirseklerini kasaya yasladı.
"Şimdilik..." Ochako, tek eliyle ağzını kapatıp Yagi'ye fısıldadı gülümseyerek. Yagi ise Ochako'nun bu fangirl haline gülmüştü. Bu Katsuki'nin hayatıydı, kimseyi ilgilendirmezdi ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Thread║KiriBaku✓
Fanfiction"Ben senin için tekim. Bu garip iplik de bunun en büyük kanıtı, değil mi zaten?" Ruh eşlerinin serçe parmağında doğdukları günden itibaren görünmez, kırmızı bir iplik olur. Fakat bir gün, bir nedenden dolayı, Eijirou ile Katsuki'nin iplikleri görünm...