Hawaii

3K 169 7
                                    

Gözlerimi yavaşça açtım ve iki santim ötemde bana bakan bir Jung Kook gördüm.Birden telaşlanmaya başladım. Ne diyeceğimi, ne yapacağımı şaşırdım. Başta benim gibi şaşkın görünen Jung Kook, sonra gülmeye başladı. İçimde nedense saçma bir heyecan vardı. Bozuntuya vermeyip ben de gülmeye başladım. Neyse ki vardığımızı belirten anons yapıldı. Bavullarımızı alıp otele geçtik.

Şansımıza gün batımı zamanıydı. Bavulları odaya bırakıp sahile indik. Oturup gün batımını izledik. Sıcak kumlar ve gün batımı... İçime bir huzur gelmişti. Yıllardır sahip olamadığım şey, huzur.


Gün batımından sonra odaya geri döndük. Odanın iç taraflarına girmemle yıkılmam bir oldu. Balayına geldiğimizi tamamen unutmuştum, iki ayrı yatak bekliyordum.Ama önümde güllerle süslenmiş bir yatak vardı.Şaşkın halimi görmüş olmalı ki Jung Kook konuştu.


''Sakin ol, ben koltukta yatarım.'' dedi. Fakat sorun şuydu ki koltuk yatılacak boyutlarda değildi.


''Saçmalama! Bir düşünelim. Şimdi yeni yatak isteyemeyiz, o zaman bir sorun olduğunu anlarlar. Koltukta yatamazsın, çok küçük. O zaman tek çaremiz var. Birlikte uyuyacağız.'' utanarak da olsa söylemeyi başardım.Jung Kook şaşkın bir şekilde bana baktı.


''Şimdiden kıpkırmızı oldun, sorun olmayacağına emin misin?'' diye sordu.


''Neden sorun olsun ki? İki arkadaş aynı yatakta uyuyabilir.'' dedim. Üzerimde saçma bir utangaçlık vardı. Hızla dolabı açıp eşyalarımı dolaba yerleştirdim. Daha sonra da hızlı bir duş alıp yemek yemek için dışarı çıktık. Hawaii sokaklarında dolaşıp uygun bir yer bulamaya çalıştık. Küçük sevimli bir restaurant bulduk. Akşam yemeğimizi orada yiyip yine dolaşmaya başladık. Birden Jung Kook elimi tuttu. Çevrede ne idüğü belirsiz adamlar vardı ve  acayip bakışlar atıyorlardı. Ben de elini sıkıca tuttum. Yüzünde bir gülümseme belirdi. Yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum. Neden böyleydim ki?Jung Kook'un fark etmemesini diledim ve otele geri dönmek istediğimi söyledim.


Fakat odaya girdiğimiz an hata yaptığımı anladım. Yatağa baktığım her an yanaklarım daha çok yanmaya başlıyordu. Hızla duş alıp yatağa kıvrıldım. Elimden geldiğince yatağın ucuna yatmaya çalıştım. Birkaç dakika sonra Jung Kook'a yatağa yattı.İçimde saçma bir heyecan oluşmaya başladım.Bir dakika ben ne saçmalıyorum? Tabi ki de heyecan değil utanç diyelim biz ona. Sonuçta tanımadığım biriyle aynı yatakta uyumak her zaman yaptığım bir şey değildi.


Uyumaya çalıştım ama gözüme bir damla bile uyku girmedi. Kafamda bir çok düşünce dolanıyordu; ya Tae yine gelirse, bebek işini ne yapacağız, okulla ilgili halletmem gerekenler, Jung Kook'la yaşamak... Bunları düşünürken sonunda uyuyakaldım.


Sarılma yastığımın şekli bugün daha ilginç ve odamda ne sesi olduğu belli olmayan ritimli bir ses vardı. Hatta o ses kulağıma çok yakın bir yerden geliyordu. Nereden geldiğini anlamak için gözlerimi açtım. Jung Kook'a sarıldığımın farkına varmamla çığlık atmam bir oldu. Birden telaşla uyanan Jung Kook neye uğradığını şaşırmış görünüyordu. Bana şaşkın şaşkın bakmaya başlamıştı. İşin kötü yanı hala ona sıkı sıkı sarılıyordum. Hızla ayrıldım.


''Kabus mu gördün? İyi misin?'' sanki ona sarıldığımı görmemiş gibi bunu sormuştu. Olayı toparlamak için evet diyip geçiştirdim. Tatilimizin geri kalanı da bu şekilde geçip gitti. Jung Kook'a hep rezil olup duruyordum fakat Jung Kook ya fark etmiyor ya da fark etmiyor gibi yapıyordu. Ayrıca tatil boyunca bana çok arkadaş canlısı davranmıştı. O gerçekten iyi birisiydi. Ama benim hala insanlara olan büyük bir güvensizliğim vardı. Bu yüzden elimden geldiğince ondan uzak durmaya çalıştım. Yine de eğlenceli bir tatil olmuştu.Seul'e geri döndüğümüzde direk yeni evimize gittik. Misafir odalarından birini ben birini o aldı. Eşyalarımızı ortak olan odada bırakma kararı aldık. Eğer annelerimiz gelir de bakarsa falan diye. Çok yorgun olduğum için odama gidip hemen uyudum. Sabah beni Jung Kook uyandırdı. Çok güzel bir kahvaltı hazırlamıştı. O an onun için üzüldüğümü hissettim. O her kızın hayalindeki erkekti. Ama evlene evlene benimle evlenmişti. Onun için fazla kaba ve duygusuzdum. Sevdiği biri olsaydı çok mutlu olabilirdi. Belki de bir yolunu bulup ondan ayrılmalıydım. Ben bunları düşünürken kahvaltımız bitmiş masa toplanmıştı.


Jung Kook film izlemeyi teklif etti. Kabalık olmaması için kabul ettim. Tam en heyecanlı yerde kapı çaldı.Birlikte kapıyı açmaya gittik. Kapıyı çalan kişiyi görünce Jung Kook'un yüzü asıldı. Kapıyı çalan kız benim yaşlarımda güzel bir kızdı. Fakat ağlayacak gibiydi.


''Jung Kook~ah! Sizden özür dilemeye geldim. '' dedi kız. O an kim olduğunu anlamış oldum, So Eun.Kızı içeri alıp salona geçtik.


''Öncelikle ikinizden de özür dilerim. Korktuğum için böyle bir şey yaptım. Ama sevgilim beni bırakmıştı, bebeğimi de aldırmaya kıyamamıştım. Çok pişmanım.''dedi ve ağlamaya başladı. Jung Kook sakinleştirmek için ona sarıldı.


''Sevgilin, yani eski sevgilin, hamile olduğunu biliyor mu?'' diye sordum.


''Hayır bilmiyor ama bilse de umursayacağını sanmıyorum.''dedi.


''Onunla buluşup ona bunu anlatmalısın. Bunu bilmesi gerekir. Ne yapalım biliyor musun?Buluşmaya birlikte gidelim.Bu konuyu etraflıca konuşalım. Ne dersin?'' dedi Jung Kook.


''Başka çarem yok zaten. O zaman ben onu arayayım, buluşalım.'' dedi. Ağlayacak gibi görünüyordu. Dışarı çıkıp uzun bir telefon görüşmesi yaptı. Zor da olsa sonunda onu ikna etmişti. Hazırlanıp buluşacağımız kafeye gittik.So Eun çok gergin görünüyordu. Sonunda eski sevgilisini görüp ona el salladı. Sevgilisini gördüğüm an bayılacak gibi hissettim.

Bana Ne Yaptın?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin