~~

2.4K 150 3
                                    

  ''Bunu bana nasıl yaparsın? Bunu bana, annene nasıl yaparsın? Yoon Yu Jin! Sen çıldırdın mı?'' Annem iyice yaklaşmıştı ki Jung Kook onu durdurdu. 

''Öncelikle Yoon değil Jeon Yu Jin olacak. Ona kızmanıza izin veremem.'' dedi Jung Kook.

''Bu senin karışabileceğin bir mesele değil. Aynı zamanda bu sahte evlilik ve onun olmayan bir soyad umurumda değil. '' Sonra tekrar bana döndü. ''Nasıl olur da bana böyle bir konuda yalan söylersin? Nasıl olur da olmadığın halde hamile gibi davranırsın? Sana gerçekten inanamıyorum...'' Jung Kook annemin sözünü kesti.

''Hamile olmadığını kim söyledi?Gayet de hamile. Ayrıca bu evlilik sahte değil ve o artık bir Jeon. Hatta benim çocuğumu taşıyor. '' dedi. Şaşkın gözlerle Jung Kook'a baktım. Çıldırmış olmalıydı. Nasıl olur da tekrardan yalan söylerdi. Şaşıran tek kişi ben değildim. Hepimiz şaşkınlıkla ona bakıyorduk. Jung Kook cebinden bir şey çıkardı.

''İnanmadınız değil mi? Alın size kanıt. Bu hamilelik testi hepinizi inandırır sanırım. '' dedi. Jung Kook'a şaşkınca baktım. Beni tuvalete kadar götürdü. Herkes peşimizden gelmişti.

''Hadi yap da rahatlasınlar.'' dedi. Korku dolu gözlerle ona baktım. Olamazdı değil mi? Tuvalete girip testi uyguladım. Hepimiz pür dikkat işaretin çıkmasını bekliyorduk. Test Jung Kook'un elindeydi. Birden Jung Kook bağırmaya başladı.

''Size demiştim. Çift çizgi. Yu Jin hamile! Baba oluyorum. '' dedi. Beni kucağına alıp dönmeye başladı. Hala olayın şokundaydım. Jung Kook beni yere indirip öpmeye başladı. Ama ben şoktan çıkamamıştım. Üstüne bir de korku içime dolmaya başlamıştı. 

Karışık duygular içerisinde olan tek kişi ben değildim. Herkes şaşkındı. Ama ben hariç herkes rahatlamıştı da. Hep beraber salona geçtik. Ben Jung Kook'un yanında oturuyordum. Hayattan kopmuş bir haldeydim.Jung Kook sessizliği bozdu.

''Bunu da açığa kavuşturduğumuza göre sıra geldi size tüm olayı anlatmaya. O gün yani So Eun'la düğünümüzün olduğu gün tek isteğim So Eun'u zor durumda bırakmadan bu evlilikten kurtulmaktı. O gün Yu Jin'i ilk gördüğüm ve ona vurulduğum gündü. Her şeyi kabul etti ve beni kurtardı.Bunu kabul etmeseydi de ona aşık olurdum ama sanırım o bana olmazdı. Neyse önemli olan bu değil. Evet sizi kandırdık ama şu an Yu Jin hamile ve bizim ayrılmaya hiç niyetimiz yok. Bu konudaki görüşlerinizle de ilgilenmiyoruz. Gelelim bizi ispiyonlayan Tae'ye. Bilmem biliyor musunuz ama sizi tek kandıran biz değiliz.Kendinizi hazırlayın. So Eun'un bebeğinin babası Tae. Şaşırdınız değil mi? So Eun'u bu şekilde ortada bırakan şerefsiz şu an burada. Sinirlendiniz değil mi? Şimdi Tae, evimden defol.'' dedi. 

Bu kadar ileriye gitmesini beklemiyordum. Tae hızla çıkıp gitti. O sırada bir inleme duyduk. 

''Ahhhhhh!'' So Eun inlemişti.O an So Eun'un doğuracağını anladım. Herkes apar topar hastaneye giderken ben gizlice sıyrılıp Tae'nin peşinden gittim. Bir yandan taksi ile onu takip ediyor, bir yandan telefonunu arıyordum. Fakat nafile.  

On beş dakika sonra evine varmıştık. Hızla içeri girip kapıyı kapatmıştı. Kapıya doğru koştum. Bir yandan zili çalıyor bir yandan kapıyı yumrukluyordum. Ama açmıyordu. Bağırmaya başladım. Şimdi vaz geçemezdim. O an yağmurun  çiselemeye başladığını fark ettim. Yağmurdan kaçabileceğim hiç bir yer yoktu.Sanırım bu yüzden Tae kapıyı açtı.

''Gir içeri! Ama sakın tek kelime etme.'' dedi. Hızla içeri girdim. Tae'nin yanına gittim. 

''Bak, dinlemek istememeni anlıyorum. Ama söyleyeceklerim çok önemli.'' dedim.

''Duymak istemiyorum.'' 

''Lanet olsun Tae Hyung. O kızın tek başına mı doğurmasını istiyorsun?'' diye bağırdım.

''Bebeğin sorumluluğunu almayacağımı söylemiştim.'' dedi. O an ona  tokat attım.

''Kendine gel Kim Tae Hyung! Sen bu değilsin. Bu sadece bana duyduğun kin ve hırs. Lütfen bunu So Eun'a yapma. Hala onu sevdiğini biliyorum. Hadi diyelim ki onu sevmiyorsun, ki sevdiğinden eminim, sen kendi çocuğunu umursamayacak biri değilsin. Yapma Tae! Sen böyle biri değilsin. Beni sevdiğin falan yok. Beni sadece çocukken sevmiştin. Yapmak istediğin tek şey bana kızdığın için  annemin yaptıklarının acısını çıkarmak istiyorsun. Ama ikimiz de biliyoruz ki sen bu değilsin.

Dışardaki yağmuru görüyor musun? Sana da bana yıllar önce  söylediklerini hatırlatmadı mı? 

' Yu Jin~ah! Yağmur demek birileri ağlıyor demektir. Yalnızdır, yardıma ihtiyacı var demektir. Keşke kimse ağlamasa.  Keşke herkesi güldürebilsem. Söz ver bana, kimseyi ağlatmayacağına ve yalnıza yardım eli uzatacağına. Çünkü ancak o zaman bir insan olursun.'

Küçücük bir çocukken bunları düşünüyordun ama şimdi birilerini ağlatıyorsun. Sevdiğini kabul etmesen de en azından ona yardım etmen gerekmez mi? Hadi yardım etmeyi de geçtim, sen çocukları sevmez miydin? Şimdi nasıl olur da kendi çocuğuna bunu yaparsın? Lütfen Tae Hyung~ah! Lütfen kendine gel artık.'' dedim.

Bana Ne Yaptın?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin