Herkes bana şaşkın gözlerle baktı.
''Şaşkın gözlerle bakmayı bırakın. Artık hikayeyi bildiğimize göre Tae'yi daha fazla suçlayamayız. Hikayeden anladığımız üzere buradaki tek suçlu annem. Hadi Tae, sen de bize katıl.'' deyip gülümsemeye çalıştım. Tae de gelip yanımdaki boşluğa oturdu.Kendimi bombalarla çevrili gibi hissettim. Sağımda Tae, solumda Jung Kook. Hiç yapmadığım bir günah yüzünden cezalandırılıyormuş gibi hissediyorum. Herkesin gözleri hala üzerimdeydi.
''Tae benim abim sayılır.Aramızda geçenleri atlattık. Değil mi?'' dedim ve Tae'ye baktım. Kimseye söylememesi için yalvaran gözlerle bakıyordum. Gülümsedi.Derin bir nefes aldım.
''Her şey açıklığa kavuştuğuna göre, evet atlattık. Seni ne kadar da özlemişim. '' dedi ve beni kendine çekip sarıldı.Jung Kook'un sinirli bakışlarını hissedebiliyordum. Tae sessizce kulağıma fısıldadı.
''Demek beni affettin, dongsaeng.'' Yüzündeki pis sırıtışı hayal edebiliyordum.Her ne kadar ona vurmak istesem de kendimi tuttum.
''Hadi yemeğe başlayalım.'' dedim. Yemeğe devam ettik. Yalnızca büyükler konuşmaya devam etti. Üçümüz de fazlasıyla sessizdik.Üzerimizdeki gerginlik yemek boyunca devam etti. Neyse ki kendimi kötü hissettiğimi söyleyip herkesi evine yolladım. Jung Kook ne yol boyunca elimi tuttu ne de iki kelam etti.
Eve girmeden önce kolundan tutup kendime çevirdim.
''Bir sorun mu var?'' diye sordum.Aslında sorunun ta kendisi bendim ama yapacak bir şey yoktu.
''Evet var. Daha dün sana yaptıklarından sonra böyle davranman... Neyse boş ver.'' dedi.
''Ben sadece onu affetmeye karar verdim. Hem bu sayede o saçma hareketlerini de bırakacağını umuyorum. Yeniden arkadaş olmamamız için bir neden yok ki. '' dedim. Sinirle kolunu çekip yukarı çıktı. Odasını kitlediğini duydum.Tae'ye lanetler savurarak odama geçip uyudum.
Aradan altı ay geçmişti. Tamı tamına altı ay.Geçen sadece günler olmuştu, Jung Kook'un siniri ilk günkü gibi tazeydi. Ne benimle konuşuyor ne başka bir şey yapıyordu. Sabah çok erken gidiyor, gece çok geç geliyordu. Bir türlü onu yakalayıp konuşamamıştım. Geceleri onu beklerken uyuyakalıyor, sabah ondan önce alarm kursam da kalkamıyordum.Bir insanın siniri nasıl olur da altı ayda geçmez anlayamıyorum. Bunları geçtim Jung Kook aile toplantılarına bile gelmiyor, okul projelerini öne sürüyordu. Okulun ilk dönemi bitmiş, ikinci döneme geçmiştik. Tatili onların evinde geçirmemize ve Tae bile gelmesine rağmen yanımıza uğramamıştı bile. Üstelik bu bahanelere herkes inanıyor ben de onlara her şeyin yolunda gittiği ile ilgili yalanlar uyduruyordum.
İşin kötü yani ben hamileliğin 7. ayına gelmiştim.Sahte hamilelik eşyalarıyla oyuna devam ediyordum ama Jung Kook'la ne yapacağımıza dair bir kere bile konuşamadığımız için içimi bir korku sarıyordu. Bu süreçte So Eun ve bebeğini herkes öğrenmişti ama tabiki bebeğin Tae'den olduğunu bilmiyorlardı. So Eun, ailesi, Jung Kook'un anne babası, annem, Tae ve ben her haftasonunu birlikte geçiriyorduk. So Eun yakında doğum yapacaktı. Bu arada ben de okulu dondurmuştum. Ama bu bile Tae'den kurtulmama imkan vermiyordu.Bu çocuk beni çıldırtıyordu. Durmadan yanıma geliyor ve beni rahatsız ediyordu. Çevredekiler yüzünden buna müsamaha etmek zorunda kalıyordum.
Bugün de yine aynı şey olmuştu. Dün gece onu beklemek için çok geç bir saate kadar dayanmıştım sonra da uyuyakalmıştım. Sabah da alarmı duyup uyanamamıştım. Son altı aydır her gün yaptığım gibi yine Jung Kook'un okuluna gittim. Ama her zamanki gibi yine orada değildi ve kimse onu görmemişti.Sinirle eve gittim. Eve vardığımda sinirlerim daha da arttı. Tae evin önünde bekliyordu ve o an kontrolü kaybedip tüm nefretimi ona kustum.Kızdım bağırdım çağırdım, ağladım. Ama hala sinirim dinmemişti.
''Ne yaparsan yap! Artık bu oyuna devam etmeyeceğim. '' dedim ve eve girdim. Tae'nin son bakışı korkutucuydu. Neler yapabileceğini tahmin edebiliyordum. Son şansım annemler burayı basmadan önce burayı terk etmekti. Ağlaya ağlaya odama gidip bir valiz çıkardım. Hızla önemli eşyalarımı ve birkaç parça kıyafetimi valize koydum. Ve tam o anda bugün yolunda giden bir şey olduğunu fark ettim.
Jung Kook eve gelmişti. Koşarak odasına girmeden önce karşısına çıktım.Beni görünce bir küfür savurup evden çıkmak için kapıya yöneldi.Ama gitmesine izin veremezdim.
''Lanet olsun! O kadar zaman ne kadar çok acı çektim biliyor musun?Neler yaşadığımı, sana neden ihtiyacım olduğunu tahmin etmek bu kadar mı zordu? Ve şimdi de gerçekten beni bu şekilde bırakıp gidecek misin? Hayır, buna izin veremem. Bu lanet olası şeyi başıma sen doladın ve şimdi de bu işle sen yüzleşeceksin. Ne olurdu saçma bir inat yapmasaydın da beni dinleseydin? Hadi diyelim o gece çok kızgındın, tamam. Peki altı ay, altı ay boyunca nasıl olur da sinirin geçmez?Sadece benim kararlarıma saygı duyamaz mıydın?Ya da sen benim karımsın onunla görüşemezsin deyip olayı kapatamaz mıydın?
Altı ay boyunca o yalandan girip bu yalandan çıktım.Herkesi hamile olduğuma inandırmak için bin takla attım.Hamile olmadığım halde en az o kadar yoruldum. Ve işin kötü yanı bunların hepsini sırf Tae onlara gerçeği anlatmasın diye yaptım. Beni tehdit etti o yüzden sana da söyleyemezdim, ki ben sana bunu söyleyecektim ama o gece olmazdı, yoksa sen gidip Tae'yi boğazlardın. Peki şimdi ne oldu? Senin o lanet olası sinirin yüzünden her şeyi onlara anlattı. Her halde şuan yoldadırlar.Ama bu sefer ben değil sen uğraşacaksın. Ben gideceğim.
Ama işin en kötü yanı ne biliyor musun? Yaptığın o kadar lanet olasıca şeye rağmen ben sana aşık oldum. Olmayan bir bebeğin gerçek olmasını diledim. Birbirimizi severek tekrar evlendiğimizi hayal ettim. Ama görüyorum ki hepsi boşaymış.Sen bugün bile gelip benimle konuşsaydın seni affederdim. Ama sen yine kaçmayı seçtin. Ama bu sefer ben kaçacağım ve sen yüzleşeceksin.'' dedim ve kapıya yöneldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Ne Yaptın?
Fanfictionİşler nasıl bu hale geldi bilmiyorum ama tek bir şeye minnettarım. Seninle olduğuna... Jeon Jung Kook Fanfiction