Karım?!

2.7K 166 8
                                    

İkinci kez, yeniden bu hatayı yapamam. Ben ona aşık olamam.

Bu itiraf canımı öylesine yakıyordu ki. Fark etmeden ona güvenmiş, sığınmış, en önemlisi, aşık olmuştum.Oysaki ben bunların hiçbirini istememiştim. Kimseye güvenmek, sığınmak hadi bunları geçtim de aşık olmak istememiştim. Şimdiyse beni en yakın arkadaşı olarak gören kocama aşıktım.Cidden ben bu saçmalıklara neden bulaştım? Neden her şey böyle gelişti.

Hıçkırıklarımın arasında Jung Kook'un odaya girdiğini fark etmemiştim bile. Oysa o benim yanıma kıvrılıp ve bana sımsıkı sarılmıştı.

''Yine ağlıyorsun. Daha demin kızarıyordun ama şimdi ağlıyorsun. Bu kadar kısa sürede ne olabilir ki? Bekle yoksa bu yüzden mi ağlıyorsun?'' diye sorup ciddi gözlerini bana dikti.Hızla bir yalan uydurmam gerekiyordu. Doğruyu söyleyemezdim ya.

''Ben okula gitmek istemiyorum. Yeni ortamlara girmekten hoşlanmam. Ama şimdi üniversiteye başlayacağım. İnsanlar benimle iletişim kurmaya çalışacaklar. İstemiyorum. Bilmiyorum.'' dedim. Aslında yalan bile sayılmazdı. Tüm gün boyunca herkesi tersleyecektim.

''İnsanlardan korkuyor musun?'' diye sordu. Güldüm.

''İnsanlardan nefret ediyorum.''

''Bir seferlik sevmeyi denesen. Herkes onun gibi değil. Bak mesela ben varım. Asla onun gibi olmayacağım. Büyük ihtimalle kimse olmayacak. Bu senin için zor bir olay, biliyorum. Ama birlikte bu zorlukları atlatabiliriz değil mi?Biraz erken gidip insanlarla tanışmak ister misin?'' diye sordu. Ellerimi tutup gülümseyerek bana baktı.

''Ben yanında olacağım. '' dedi güven verici bir şekilde.O salak hali de yoktu. Şu an tekrar tekrar ona aşık oluyordum. Onay verici bir şekilde başımı salladım. Beni kendine çekip alnımı öptü. Bunu her yapışında böyle hissetmek zorunda mıydım? Kalbim patlayacak gibi oluyordu.

''Hadi hazırlan da çıkalım.'' diyip hazırlanmaya gittim.Ona istemesem de güveniyordum. İnsanlara güvenme kısmından emin olmasam da hazırlanmaya başladım. Duş alıp saçlarımı yaptım, üstüme güzel bir şeyler giyinip aşağı indim.

O sabah saçları karışmış bir halde uyanan tatlı Jung Kook gitmiş, yerine gelen kişi kalbimi daha da hızlı arttırmayı sanki mümkünmüş gibi başarmıştı. Evden birlikte çıkıp arabaya bindik. Her zamanki gibi kemerimi bağladı. Tabi o rahattı burada kalbi sıkışan bendim ve onun en ufak bir fikri bile yoktu.Hayır ben salağım, cidden salağım. Onca yaşadığım şeyden sonra sahte evlilik yaptığım adama karşı tek taraflı duygular besliyorum. Salağım ben, salak.

Ben bunları düşüne durayım, okula çoktan varmışız. Jung Kook bir kaç kez adımı söyleyince ancak farkına vardım. Güldü. Arabadan indik. Elimi sımsıkı tutup, güven verici bir bakış attı. Birlikte dersliğe girdik.Boş bir yer bulup oturmamızla yanımızdakilerin bize dönmesi de bir oldu.

''Siz de mi bu bölümde okuyorsunuz?'' dedi bir sarışın kız.

''Ben bu bölümden değilim ama karım bu bölümde okuyor.'' dedi Jung Kook.

Bir dakika?Ben yanlış duydum değil mi? Bir an karım dedi sandım.

''Karın mı?'' diye sordu bir çocuk.

''Evet karım. Ben Jeon Jung Kook, bu da karım Jeon Yu Jin.'' dedi. Yüzüm kızarmaya başlamıştı. Yer yarılsa da içine girsem. Ahh! Utanıyorum.

''Omoo! Ne kadar tatlılar. Baksanıza Yu Jin kızarıyor.'' dedi kızın biri, sanki askerlik arkadaşıymışız gibi.

Bekle!Kızarıyor dedi. Yu Jin dedi.

''Omo Yu Jin~ah! Utanmana gerek yok. '' dedi Jung Kook bana dönüp.

''Evleneli çok olmadı da alışık değil böyle konuşmaya.Sizce de çok tatlı değil mi? '' dedi Jung Kook ve dudaklarımı hızla öptü. Sonra derse yetişeceğini söyleyip gitti. Ben olayın şokunu atlatamamış arkasından bakakalmışken, benim dışımda herkes eğleniyordu. Kabalık olmaması için konuşmalarına katılmak zorunda kaldım. Neyseki konuşmadan sıyrılacak bir fırsat bulup yerime geçmiştim ki birisi yanıma oturdu.

''Anyong!'' dedi çocuk. Sesi çok tanıdık gelmişti.

''Anyonghaseyo!'' diye karşılık verdim yüzüne bile bakmadan.

''Ya Yoon Yu Jin! Hayır, Jeon Yu Jin.Oppanı özlediğini saklamana gerek yok artık. Jung Kook salağı ortada yok rahat ol.'' deyip kolunu omzuma attı.Hızla onu itip kalkmaya çalıştım. Fakat Tae izin vermemişti. Üstüne de bir tek o eksikmiş gibi hoca geldi. Doğal olarak ben de orada oturmak zorunda kaldım. Ders boyunca Tae beni rahatsız etti. Defterime bir şeyler yazıp durdu.Dikkatimi ona vermemeye çalışsam da gözlerim yazdıklarını taradı. Gördüğüm şeyle bağırmam bir oldu.

KIM YU JIN

''Lanet olsun Tae Hyung! Benden ne istiyorsun?''

''Ne istediğimi gayet iyi biliyorsun.'' dedi Tae. Ona tokat atıp, hızla onu ittim ve sınıftan çıktım. Bir yandan ağlıyor bir yandan Jung Kook'u aramaya çalışıyordum.

''O lanet olası Jung Kook'u aramayacaksın.'' dedi Tae ve telefonumu elimden aldı ve fırlattı. Beni duvara doğru sıkıştırıp gözlerimin içine baktı.

''Sana bir şans daha veriyorum. O yüzden beni dinleyeceksin. Anladın mı?'' diye sordu. Aşırı yakın duruyordu.Nefesini yüzümde hissedebiliyordum. Onu itmeye çalıştım. Ama fazla güçlüydü.Ağlamaya başladım.

''Dinleyecek misin?'' diye sordu.

''İstemiyorum, lanet olsun, çekil.'' diye ağlamaya devam ettim. Gittikçe yaklaşıp beni iyice oraya sıkıştırdı.


Bana Ne Yaptın?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin