Siyah Ve Mavi

Üniversite

Sabah uyandığımda. Telefonumdan gelen mesaj sesiyle irkildim. '' Hala uyanmadın mı uykucu?'' Mesaj Liz'dendi. Hemen bir cevap yazdım ''Sen beni mi izliyorsun?'' ve kalkıp yüzümü yıkamak için banyoya yöneldim. Çıktıktan sonra merdivenlerden inip hızla kapıya yöneldim. Dışarı çıkacakken anneme not yazmayı ihmal etmedim. ''Okula gidiyorum yanıma harçlık aldım.''
Telefonum titreyince Liz'in acele et diyerek bağırdığını duyar gibi oldum.  Evden çıktıktan sonra Liz'e en tatlı gülümsememi göndererek seslendim:
-  Günaydın.
- Günaydın, diyerek selam verdikten sonra yavaş adımlarla okula doğru ilerlemeye başladık.
***
Liz ödevlerini yapmak için okul kütüphanesine gittiğinde yalnız kalmıştım. Okulun kampüsünde yürürken kitap okuyacak bir yer arıyordu gözlerim. Bir ağacın altına oturdum. Karşı ağacın altında elindeki kitap yerine gökyüzünü incelemeyi tercih eden çocuğa seslendim:
- Rahatsız etmiyorum değil mi?
Siyah gözlerini bana çevirdiğinde duygusuz bir bakış attı ve gözlerini kapayıp ağaca yaslandığında yine aynı duygusuzlukla cevap verdi:
- Sorun yok.
Ağaca yaslanmış siyah saçlarının bir tutamı önüne düşmüştü. Dudaklarının hafif kıvrımlı çizgisi yüzünün beyazlığıyla öyle bir uyum içerisindeydi. Gerçekten çok hoş görünüyordu. Aniden gözlerini açtığında göz göze geldik. Utançla kitabıma yöneldiğimde gözlerini bana dikmiş baktığını hissediyordum. Cesaretimi toplayarak konuştum
-Bakışların beni rahatsız ediyor.
Soğuk sesiyle cevap verdi:
-Sadece empati yapmanı sağladım. Sonra tekrar gözlerini kapattı.

-Üzgünüm rahatsız etmek istemedim diyerek önüme döndüm. Ortamın soğukluğu beni germişti. Onu pek tanımıyordum. Sınıfta bir kaç kez görmüştüm. Yalnız bir tipti iletişime gerekmedikçe geçmezdi. Etrafına büyük buz dağları örmüş gibiydi. Yerinden kalkıp gitmeden önce bana döndü. Aynı duygusuz sesle konuştu:
- Zil çaldı geç kalmak istemezsin.
Siyah gözlerini üzerimden çektiğinde kalbim çok hızlı atıyordu. Nedensiz bir sıcaklık bedenimi sarmıştı. Yutkundum ve derse yetişmek için okula yöneldim.