Elimi alnına koyduğum da ateşler içinde yanıyordu. Yorganı kafasına kadar çekmiş büzülmüş bir şekilde yatıyordu. Hiçbir şey yapmadan aşağı geri indim beni gördüklerinde
'- Niye hâlâ gelmiyor ? ' diye sordular hep bir ağızdan.
'- Egemenin ateşi var baya terlemiş gittiğimde uyuyordu.' dedim.
'- Ne yapacağız onu bırakıp
gidecekmiyiz ? ' diye sordu Asya.'- Siz gidin ben onunla kalırım.' dedim.
'- Bende kalayım şimdi çocuğu öldürürsün filan.' dedi Görkem.
'- İyi kal onun yerine seni öldürürüm.' dedim. Sıkıyorsa öldür dercesine kafasını salladı gözlerini kısarak.
'- İyi o zaman biz gidiyoruz.' dedi Atakan.
'- Güle güle.' dedik ve Görkem kapıyı kapattı direk kendini koltuğa bıraktı
'- Oh okula gitmiyorum uyuyabilirim.'
dedi gözlerini kapattmıştı bile.Mutfağa doğru giderken yerdeki yastığı aldım ve Görkeme doğru fırlattım ayağına denk gelmişti kafasını kaldırdı eliyle ayağına doğru uzanıp yastığı aldı
'- Saol çok lazımdı.' dedi ve yastığı kafasının altına koyup yüzünü yastığa gömdü.
Mutfağa girdim sirke bulmak için dolapları karıştırdım biraz bakındıktan sonra alt dolapta buldum sirkeli su yaptım bir tanede bez aldım. Mutfaktan çıktım salondaki ilaç kutusundan ateş ölçme aletini aldım ve merdivenlerden yukarı çıkıp Egemenin odasına girdim. Arkamdan Görkem de gelmişti.
'- Ne o uyumuyormuydun sen ?' dedim.
'- Uykumu kaçırdın.' dedi ve Egemenin yatağının ucuna oturdu.
'- Al sen şu bezi suya bastır sık alnına koy.' dedim göz ucuyla baktı eline alıp yapmaya başladı.
Bende ateş ölçme cihazını alıp koltuk altına koydum. Biraz bekledikten sonra alıp baktığımda ateşinin 39 derece olduğunu gördüm. Sirkeli suyla ıslattığımız bezi her yerine koymuştuk. Bi yarım saat geçmişti Görkem telefonla oynuyordu. Egemenin ateşini bir daha ölçtüm ama hâlâ 39 dereceydi hiç düşmemişti.'- Böyle olmayacak onu bir duşa girdirmeliyiz.' dedim Görkeme bakarak.
'- İyi girdir o zaman.' dedi gözleri hâlâ telefona bakıyordu umursamamıştı.
Tam ben ağzımı açıp bir şey söyleyecekken kafasını birden kaldırdı ve bana döndürdü gözlerini
'- Ya da bırak ben girdiririm.' dedi.Şaşkın bir ifadeyle ona baktım.
Egemenin üstünden yorganı çekti. Egemen gözlerini hafiften açıp'- Ne yapıyorsun sen ? ' dedi sesi boğuk boğuk çıkıyordu.
'- Duşa giriyoruz bebeğim.' dedi Görkem kirpiklerini kıpratarak. Dolabından bir kaç kıyafet alıp Egemenin koluna girdi ve banyoya götürdü.
'- Bu günleridemi görecektim.' dedi Görkem kafasını iki yana sallayarak. O böyle dedikten sonra gülmeye başladım bana doğru ciddi bir şekilde baktı
'- Gülme ! Çok tatlı oluyorsun.' dedi ve banyonun kapısını kapattı.
' Ne saçmalıyor bu. ' düşüncesiyle merdivenlerden aşağı indim. Ortalık darma dağanıktı koltuğun üstündeki abur cuburlardan tut yerdeki cips kırıntılarına kadar. En anlamadığımsa yemek masasının üstünde tıraş bıçağının ne aradığı olmuştu yok artık !
Söylene söylene ortalığı toparladım ve mutfağa gittim yemesi için ne yapsam diye düşünürken çorba yapmaya karar verdim. Biraz uğraştıktan sonra çorba pişmişti. Sıcak sıcak yemesi için çorbayı kaseye koydum ve tepsiyi elime alarak odasına kadar çıktım. Odasının kapısı kapalıydı yanlış bir şekilde karşılaşmamak için kapıyı dan diye açmak yerine tıklattım.'- Gelebilirsin.' diye seslendi Görkem.
Kapıyı açtığımda Egemen yastığı beline koymuş oturur bir pozisyondaydı. Yatağının ucuna oturup tepsiyi kucağıma koydum.'- Hani bana ! ' dedi Görkem gözlerini pörtleterek.
'- Al da iç hasta değilsin ya ! ' dedim.
'- İyi be kalsın ! ' dedi ellerini göğüsünde birleştirerek , çocuk gibi.
'- İç bakalım çorbanı.' dedim Egemene doğru bakarak.
'- İçmeyeceğim canım istemiyor.' dedi Egemen.
'- İç yoksa seni ben hasta ederim. ' dedim ve elime kaşığı alıp çorbaya daldırdım.
'Aç bakıyım ağzını aaaa..' dedim ve çorbayı kaşıkla birlikte ağzına tıkadım.
Böyle yaparak kasede ki çorbayı bitirmiştik sonunda.'- Zaten hasta olduk bide mide zehirlenmesi geçirmesek bari.' dedi Egemen hasta haliyle bile laf atma formundan düşmüyordu.
'- Laf attığına göre iyleşmiş olmalısın.' dedim ve elimdeki tepsiyi de alıp mutfağa indim.
Görkem de yemek yemek için peşimden gelmişti kendimize çorba doldurup yemek masasına oturduk. Tam bir sessizlik olmuştu ki elindeki kaşığı masaya bırakıp kafasını kaldırdı ve
'- Keşke benimle de ilgilensen.' dedi Görkem.
Gözlerimi çorbadan ayırdım ona doğru bakarak'- Hııı ??' dedim anlamaz bir yüz ifadesiyle.
'- Boşver ! ' dedi ve yemeğini yemeye devam etti.
'- Ben bir Egemene bakıyım.' dedim ve hızlı adımlarla o ortamdan uzaklaştım.
Egemenin odasına girdim uyumuştu bile çoktan. Yanına yaklaştım ve tekrardan ateşini ölçtüm. Bu sefer ateşi düşmüştü rahatladım. Birazcık kafamı yastığına koyup saçıyla oynamaya başladım o sırada uykuya dalmışım. Uyandığım da gözlerini dikmiş bana baktığını gördüm.
'- Sende mi yeni kalktın ? ' diye sordum uykulu bir şekilde.
'- Hayır , uyanalı baya oldu sadece seni izlemek istedim.' dedi yattığı yerden doğrularak. Tam o sırada kapı zili çaldı
'- Asya ve Atakan gelmiş olmalı.' dedim ve yataktan kalkıp kapıya kadar yürüdüm
'- Yanımda olduğun için saol.' dedi Egemen.Arkamı dönüp baktığımda gülümsüyordu bende gülümsedim ve kapıyı açıp odadan çıktım.
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEKENİN GÖLGESİ ALTINDA
Teen Fiction► Yaşanmamış hayali...Tıpkı bir ihtimalin sınırında kaldığından, bir türlü tüketilememiş aşklar gibi. Kalan kalırdı elbet. Hatırlanmayı hak edenler hatırlanırdı. Ölümden sonra hayat dedikleride buydu. - Nefret dolu bu dünyada ona rastlamak bir umut...