FELAKET

360 104 33
                                    

Kalbim benden hızlı davranmıştı. Zamanın çoktan dolduğunu görünce.

'- İyi geceler. ' dedim ve yanından ayrılarak odama çıktım.

Odamın kapısını açtığımda bir süprizle daha karşılaştım. Her yer kalp şeklinde ki balonlarla doluydu ve yerde boyum kadar bir ayıcık vardı. Bu çocuk beni mutlu etmenin bir yolunu bulmuştu sanırım inanılmaz. Üstümü değiştirdikten sonra yerdeki ayıcığa sarılarak yatağıma uzanarak gözlerimi kapadım.

Sabah tekrardan Egemenin hadi kalk bestesini dinledim ve uykumdan uyandım. Artık gerçekten bıkmıştım. Hiç uğraştırmadan yattığım yerden doğrularak üzerimde ki yorganı Egemenin kafasının üstüne fırlattım ve ayağa kalktım.

'- İnsan sevgilisine böyle yapar mı ?' dedi Egemen kafasında ki yorganı çekerek.

'- Sevgili mi ? Sarhoştum hatırlamıyorum. ' dedim ve Egemeni kolundan tutarak odadan dışarı attım.

Üstümü giyindikten sonra salona indim. Bizim tayfa aşşağıdaydı. Atakan Asya ve Görkemin yanına gelerek kısık bir sesle

'- Sizi paçozlar gecenin hesabını vereceksiniz. ' dedim. Hepsi birden gerilmişti.
Egemenin aşşağı indiğini görünce lafı değiştirip

-' Hadi okula gidelim. ' dediler hep bir ağızdan. Bu lafı herkesden beklerdim ama Görkemden beklemezdim şaşırtıcı. Beni Egemene adadığına göre kendine yeni birini bulmuş olmalı. Ceketlerimizi alıp evden dışarı çıktık.

Sokaklardan okula giderken bir siyah araba önümüzü kesti ve biz noluyor dercesine bakarken arabadan bazı maskeli adamlar inerek elimizden ve kafamızdan tutarak bizi çekiştirerek arabaya bindirdiler. Hiçbirimiz kendimizi savunamamıştık , savunmamıza zaman bırakmamışlardı zaten. Arabada da rahat durmuyorduk hepimiz şok olmuş olmalıydık. Ağzımıza ve kafamıza birer bez geçirmişlerdi.  Boşuna çırpındığımızı fark ettikten sonra rahat durmaya karar verdik.
En sonunda araba durmuştu kapıyı açtılar ve bizi kolumuzdan tutarak indirdiler. Biraz yürüttükten sonra kafamızdaki bezi çıkardılar. Karşımızda beyaz önlük giymiş bir kadın ve lacivert bir kaban giyinmiş bir adam vardı. Hepimiz etrafımızı gözetliyorduk. Burası bir laboratuvar dı fakat bizim burada ne işimiz var.

Beyaz önlüklü kadın ağzımızdaki bezi çıkarttıktan sonra hepimiz birden söylenmeye başladık. Lacivert kaban giyen adam

'- Kapayın çenenizi !' diye bağırdıktan sonra hepimiz irkilmiştik ve sustuk.
Ortamda ki sessizliği bozarak

'- Ne işimiz var bizim burada ? Bizi neden kaçırdınız ? ' diye sordum adama.

Adam elini saçında gezdirdikten sonra hepimize bakarak

'- Hepinizin Lekesinin gücü var öyle değil mi ? ' dedi bize doğru yaklaşarak.
Yutkunduk ve birbirimize bakmaya başladık.

'- Var demek ' dedi adam ve güldü. Sonra konuşmaya devam etti.

'- Elimde bir kaç tane güç var sizin güçleriniz de özünü çıkardıktan sonra onlarada sahip olacağım ve birgün hepsini birleştirerek kendime enjekte edeceğim. Bütün bunlara sahip olunca  ne istersem yapabileceğim. Hiç birşey bana engel olamaz. ' dedi ve önlük giymiş kadına göz hareketi yaparak bulunduğumuz odadan dışarı çıktı. 

Profesör J. bize bundan hiç bahsetmemişti. Bize ne olacak dı şimdi ?
Kadın bir kaç tane korumayla beraber bizi teker teker koltuklara yatırdılar ve vücudumuzun bir çok yerine çeşitli aletler bağladılar.  Kafamızın tam ortasına demir bir teli sabitlediler. Ayaklarımızı ve kollarımızı demir bir halka kafes ile kapatmışlardı. Hiçbir şekilde hareket edemiyorduk. Sadece gözümüzün önünü görebiliyorduk ta ki  boynum da hissettiğim bir iğne acısına kadar. Ortalık bulanıklaşmaya başlamıştı ve gözlerime bir ağırlık çöktükten sonra karanlığa gömüldüm.

Gözlerimi açtığım da birinin beni çözmeye çalıştığını farkettim. Zar zor nefes alıyordum. Dışarıdan kavga sesleri ve değişik sesler geliyordu. Gözlerimde ki bulanıklık geçtiğinde karşımdakinin Egemen olduğunu gördüm. Beni ayağa kaldırıp koluma girdi. Vücudumdaki bütün kan çekilmiş gibiydi. Yavaş adımlarla yürümeye başladık kapıya doğru.

'- Neler oluyor ? ' diye sordum zoraki çıkan kısık bir ses ile.

'- Profesör bizi kurtarmaya geldi. Görkem , Asya ve Atakan çoktan çıktılar. Hadi hızlı olalım. ' dedi.

Olabildiğince kendimi toparladım ve koşar adımlarla kaçmaya başladık.
Herkes birbiriyle kavgaya tutuşmuştu. Koridorun sonuna geldiğimizde karşımıza iki yol çıkıyordu. Egemen beni yere bırakıp çevresine bakınmaya başladı. O sırada boynumdan biri beni tutarak kaldırdı ve bir odaya fırlattı bu lacivert kabanlı adamdı. Üstüme kapıyı örttü. Burası karanlıktı ve içeride hiçbir şey yoktu. Yerimden kalkarak kapı kolunu çevirdim ama kilitlenmişti kapıya vurmaya başladım. O sırada adamın Egemenle konuştuklarını duydum. 10 dakika sonra bomba patlayacaktı ve labaratuvar kendini imha edecekti geride hiçbir iz kalmayacaktı. Daha sonra lacivert kabanlı adamın sesi duyulmamaya başladı ortadan kaybolmuş olmalı. Bir insan nasıl bu kadar kötü olabilir ? Tam bir pislik..
Egemen kapıya vurarak

'- Çıkartacağım oradan seni bekle biraz.' dedi.

Sanırım hayatım da hiç bu kadar korkmamıştım. Ya biz burada kalırsak ve bomba patlarsa ?

Egemen birkaç kere kapıya omuz atarak açmaya çalıştı fakat başaramadı. Zamanımız hızla tükeniyordu. Artık benim için ümit tükenmişti ve Egemenden de ses kesilmişti. Beni burada bırakmış olamaz değil mi ? Diye düşünürken Egemen kapıya sert bir cisimle vurmaya başladı. Kapının kolu kırılmıştı ve kapı açılmıştı sonunda. Ayağa kalkıp Egemene sarıldım. Son bir kaç dakika kalmıştı.

'- Hadi gidelim buradan.' dedi Egemen ve elimden tutarak koşmaya başladık. İçeride kimse kalmamıştı.
Dışarıya açılan kapıyı bulduğumuzda daha hızlı koşmaya başladık. Dışarıya bir adım attığımızda labaratuvar patlamıştı ve bizde patlama hızıyla yere yığılmıştık. Biraz daha geç kalsak hayata veda ediyorduk. Yere düşme hızıyla ve şokuyla bayılmıştık.

Gözümüzü hastanede açtık. Egemen hâlâ uyuyordu. İkimizde de serum takılıydı. Atakan , Asya ve Görkem içeriye girdi. Asya direk bana sarıldı ağlamışa benziyordu.

'- Korkuttunuz bizi. ' dedi Görkem.

'- Biz de korktuk. ' dedim.

Sonra hastane işlerini hallettik ve eve geldik. Profesör de bizimle gelmişti. Hepimiz sırayla koltuğa oturduk ve profesörün bize bir açıklama yapmasını bekledik.

'- O adam , size anlatmıştır gücünüze sahip olmak istiyor. İlk zamanlar bir çok gücü size yaptığı gibi almaya çalıştı ve başarılı oldu. Ama daha sonra biz onu engellemeye başladık. Sabit bir yer veya bölgeleri yok bu yüzden onları takip etmemiz imkansız gibi.  Sizin de izinizi bulmasından şüpheleniyordum ki buldu da zaten. Telefonlarınıza taktığım GPS tarafından sizi buldum. Devamını biliyorsunuz zaten. Ama o lanet adamı elimden yine kaçırdım. ' dedi profesör sinirden ayağını yere çarpıp duruyordu.

'- Peki ya tekrar bizi kaçırmaya kalkışırsa ?' diye sordu Görkem.
Hepimizin aklında bu soru vardı.

'- Korkmayın çoktan buraları terkedip kaçmışlardır bile. Ben sizi takipteyim siz bugünü unutup eskisi gibi devam edin. ' dedi ve evden çıkıp gitti.

Sanki bugünü nasıl unutabilirdik ki az kalsın ölüyordum. Kafayı yemediğim için şanslı olmalıyım.

Daha fazla gücümüz kalmamıştı hepimiz odalarımıza çıkıp dinlenmek için uzandık zaten gece yarısı olmuştu.  Odamdan çıkarak Egemenin odasının kapısını sessizce açtım ve içeriye girdim. Egemen doğrularak bana baktı. Yanına yaklaşarak

'- Beni orada yalnız bırakmadığın için teşekkürler sevgilim.' dedim ve yanağına bir öpücük bıraktım.

Yüzünü ilk önce bir şok ifadesi bürümüştü aslında haklı tabi ben bile böyle bir şeyi nasıl yaptım bilmiyorum.
' Sevgilim mi ? ' ne itici bir kelime ama hoşuma gitti. Daha sonra yüzünde ki şok ifadesi yerini kötü günün sonunda ki mutlu bir gülümsemeye bırakmıştı. Hızlı bir şekilde odasından çıktım ve kendi odama giderek kendimi yatağıma ve derin uykuya bıraktım.
                    
                        
                                        -     

LEKENİN GÖLGESİ ALTINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin