4. Bölüm

49 7 3
                                    

"Doğa, uyan. Burada saat 10'dan önce uyuma. Uyan!"
Ses tanıdıktı fakat kim olduğunu anlayamamıştım. Yorgan yere düşmüştü. Hafif bir serinlik olduğu için uykum kaçtı ve uyandım. Çağan karşımda telaşlı bir şekilde duruyordu.
"Kapıyı nasıl açtın? Ben kitlemiştim."
Çağan elindeki anahtarı gösterdi ve gülümsedi.
"Babanın odasında bütün odaların anahtarı var. Oradan aldım."
Kurallar! Unutmuştum. Hemen ayağa kalkıp kanlı elimi gizlemek istercesine ellerimi arkama sakladım.
"Doğa, korkma. Biliyorum. Sakin ol. Sana o kanın nereden geldiğini anlatacağım."
Kötü bir şey olmamasını umuyordum. Bunu istiyordum çünkü Çağan'ın kötü biri olma olasılığı yok gibi geliyordu.
"O kan benim kanım. Rüzgar ile ormana gitmiştik. Yani orman da değil, ağaçlık bir alan. Sonra köpek gördük. Bizi kovaladı, benim de üstüme atladı. Kıyafetimi yırttı falan. Rüzgar da zaten kaçmıştı. Ben de eve geldim. Üstümü değişip duş aldım. O kıyafetimi de yakmak zorunda kaldım çünkü eğer baban görürse çok kızardı."
Anlattıklarına inanmak istiyordum fakat inandırıcı gelmemişti. Sanki sadece beni avutmak istiyordu. Bu olayı anlatırken terlemişti, durmadan gözlerini gözlerimden kaçırıyordu. Yalan söylüyordu sanki.
  İnanmış gibi yaptım ve gülümsedim. Odamın kapısına yönlendim. Çağan ile aynı odada olmak istemiyordum.
O kolumu tuttu ve beni önüne çekti.
"Bana inanmıyorsun. Al sana kanıtı."
Blüzünü kaldırdı ve karnındaki çiziği gösterdi. Gerçekten de kanadığı anlaşılıyordu. Pençe izine benziyordu zaten. Tamam, inanıyordum fakat içimde hala şüphe vardı.
"Tamam, özür dilerim. Oldu mu? Şimdi izin verirsen dışarı çıkmak istiyorum."
Çağan başını salladı. Alttan alttan sırıtıyordu. Gülmesinin sebebi onu katil sanmamdı herhalde. Kötü biri değildi. Çok paranoyak olduğum için her olaya kötümser bakıyordum.
Kapıya doğru yürürken bir an durdum. Aklımı kurcalayan bir şey vardı.
"Rüzgar kim?"
  Çağan'ın yüzündeki gülümseme kayboldu. Yatağıma oturdu ve eliyle uğraşmaya başladı. Düşünceli görünüyordu. Pot kırmamış olmayı umuyordum çünkü sinirlendiğini ve üzüldüğünü hissedebiliyordum.
"Arkadaşımdı."
   Rüzgar'ın kim olduğu aslında beni zerre ilgilendirmezdi fakat ismi tanıdık geliyordu.
"Arkadaşın mıydı? Şu an arkadaşın değil mi?"
   Çağan olumsuz bir şekilde başını salladı. Boynunu eğmişti ve ellerine bakıyordu. Üzgün gibiydi. Ne olduğunu merak ediyordum ama sormayacaktım. Bu kadar yüzsüz olmak istemiyordum.
Çağan bunaldığımı anlamış olacak ki bir anda neşelendi ve cebindeki telefonunu çıkardı.
"Numaranı ver. Bu akşam yani güneş batmadan arkadaşlarla buluşacağım. Sen de gel. Tabii istersen. Bu evde kalmanın iç açıcı olduğunu sanmıyorum."
Çağan gözlerime meraklı bakışlarla odaklanmıştı. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Gitse miydim? İnsanlarla kaynaşmakta iyiydim fakat... Bilmiyordum. Beni rahatsız eden bir şey vardı. Sanki gidersem kötü bir olay olacaktı.
Çağan "ee" dedi ve ben de kendime geldim. Paranoyak olduğum için böyle düşünüyordum. Ne olabilirdi ki?
"Telefonu ver. Numaramı yazayım."
Çağan'ın elinden telefonu aldım ve numaramı yazdım.
"Çaldır da bende numaran olsun."
Çağan başını salladı ve odamdan çıkmak için kapıya yöneldi.
"Ben sana mesaj attığımda hazırlanırsın. Akşam görüşürüz."
  Odamdan çıktı. Aslında mutlu olmuştum! Yeni kişilerle tanışacaktım ve yeni arkadaşlarım olacaktı belki.
  Yatağıma oturup yorganı çektim. Çağan iyi biri gibiydi. Kafa dengi birine benziyordu.
  Telefonumu alıp mesaj beklemeye başladım. Sıkılmıştım ben de Denize mesaj attım.
"Gönderen: Doğa
Her şey yolunda mı?"
  Deniz hep telefonla oynardı fakat 5 dakikadır cevap gelmemişti. Ya uzun bir şey yazıyordu ya da görmemişti. Veya görmüş ama takmamıştı.

"Gönderen: Deniz
Annem sen gittiğinden beri tek kelime etmedi. Her şey yolunda değil. Doğrusu sen annemin buradaki tek dostuydun. Aslında benim de en yakın dostumdun. Biliyorum, kendi isteğinle gitmedin. Ama keşke gitmeseydin. Seninle kumda bekleme oyunu oynamayı özledim. Arsuz ve Antalya arasında çok uzun bir mesafe var. Artık Skype ile yetineceğiz."

SOĞUK KUMLAR~(Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin