Aşağı indim ve yumurta kokusunu takip ettim. Doğru düzgün uyuyamamıştım, aklımdakiler beynimi kemirmişti. Yeterince uykusuzdum da.
Lina mutfaktan çıktı ve gülümsedi. "Kahvaltı hazır!"
Nedense onu sevmiştim, kötü değildi, acımasız değildi. Belki de sandığım kadar iyi değildi, babamdan kat ve kat iyi olduğu için sevmiş olabilirdim.
Aklımdaki düşünceleri kovarak mutfağa yöneldim. Sanırım Çağan oradaydı. Kapının önünde doğruldum ve kulpu çevirdim. Yumurtanın güzel kokusu daha da belirginleşmişti.
Çağan ve Ares masada oturmuş yiyorlardı, sanırım gitmeliydim. İkisi de bana baktılar ve sonra birbirlerine baktılar.
"Ares, gel"
Çağan masadan hızla kalktı ve mutfağın kapısını çarparak çıktı.
"Sen ona aldırma."
Her şeyi duyduğumu söylese miydim? Her şeyi bildiğimi anlatsa mıydım?
"Ares," dedim solgun bir sesle fısıldayarak. "Ölebilirdim. Biliyorsun, değil mi?"
Neyden bahsettiğimi biliyordu fakat anlamamazlıktan geldi.
"Ne?" Dedi şaşkın bir suratla. Hemen onun yanına oturdum ve muhteşem gözlerine baktım. Sanki tüm renkler bir fırçada buluşmuş, onun gözünü boyamıştı.
"O adamlar. Dünkü adamlar."
Çatalındaki zeytin çatalla beraber yere düştü, heyecanlanmıştı. Korkmuştu da.
"Sen nereden,"
Sinirli bir ses tonuyla fısıldadı.
"Sen nereden biliyorsun bunu?"
Duyduğumu söyleseydim belki inanmazdı. Ama onu tehdit edebilirdim.
"O adamları tanıyorsun."
Sandalyeden hızla kalktı ve kapıdan çıktı.
"Beni izle."
Gözlerimi devirdim ve mutfaktan yavaş adımlarla çıktım. Elimle sargılı kolumu tuttum, düne göre daha çok acıyordu.
"Koluna ne oldu?" Dedi kaygıyla. Çok yapmacıktı, bunu bilmeliydi. Aslında dıştan aptal birine benzemiyordu fakat aptal gibi davranıyordu.
"Ne bekliyordun? 'Aa, merhaba Doğa Ares dedi ki senin Rüzgar'a güvenmen gerek çünkü Çağan iddiayı kaybetmiş ve gruptan birini Rüzgar'a vermesi gerekiyordu yani seni Rüzgar kurtarmalı çünkü ona güvenmen ve grupta kalman gerek bu yüzden lütfen zorluk çıkarma da seni tutalım' demelerini mi?" Dedim tek solukta.
"Böyle olacağını düşünmemiştim." Dedi bıkkınlıkla. "Çağan'a iddiaya girmemesini söyledim."
"Ama sözünü dinletemedin, bu yüzden kolum kırıldı. Eğer Rüzgar gelmeseydi ki haberi yoktu, ölebilirdim. Biliyorsun, değil mi?"
Beni öldürmeye çalışan biriyle konuşuyordum. Aslında tam olarak çalışmamıştı ama düşüncesizliği beni öldürebilirdi. Bunu bilmesi gerekiyordu.
"Ama mutluyum, çünkü burada daha fazla kalmayacağım. Seni görmeyeceğim, o aptal arkadaşını, Rüzgar'ı görmeyeceğim." Gülümsedim ve arkamı dönüp kapıya yürüdüm. Çağan kapıda bir kızla konuşuyordu.
"Tamam, ama bugün gelemem." Dedi kız ve bana baktı. "Bu Müge mi?"
Başımı olumsuz anlamda salladım ve gözlerimi devirdim.
"Annesinin sevgilisinin kızıyım."
Çağan'a döndüm.
"Konuşmamız gerek."
Kıza baktı ve kulağıma eğildi.
"Şu an olmaz."
"İyi o zaman," dedim ve kızın omzuna çarpıp yürümeye başladım. Rüzgar ile buluşmamız gerekiyordu, ona söyleyecektim.
Çağan arkadan sargılı kolumu tuttu ve çekti. Ceket olduğu için görmemişti fakat çok acımıştı.
"Ah!" Dedim ve kolumu tuttum.
"Abartma ama."
"Bak," dedim. "Rüzgar'ın nasıl biri olduğunu bilmiyorum ama korkak olmadığını biliyorum. Her şeyi biliyorum, ne yaptığınızı. Ve tüm bunları unutalım istiyorum. Evde huzursuzluk olmasın."
Meraklı gözlerle koluma odaklandı.
"Bu," dedi kolumu işaret ederek. "Rüzgar'ın ceketi."
Ellerimle ceketi çıkardım ve kolumu gösterdim.
"Bu da senin eserin."
Dün Rüzgar ile aynı grupta olmayacağımı düşünüyordum fakat her şey değişmişti. Bir iddianın kurbanı olmuştum. Kulağa çok basit şeylermiş gibi görünebilirdi ama bunlar, yani bu çocuklar normal kişilere benzemiyorlardı. Fazla ciddilerdi. Basit şeyler düşünmüyorlardı. Aslında, bu işin içinde olmak güzeldi, eğer gitmeyecek olsam daha tedbirli olurdum ama gideceğimi biliyordum. Bu yüzden yaşayabildiğim kadar şey yaşamak istiyordum. Çağan ile değil, Rüzgar ile olsun istiyordum. Korkak her zaman korkaktı.
"Tamam mı?" Dedim ve ceketi tekrar giydim. Başını salladı, sonra da eğdi ve arkasını dönüp kıza yürüdü.
Her şey daha netti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK KUMLAR~(Askıda)
Genç Kurgu"Doğa sıcak olan her şeyden nefret ediyordu. Nedenini bilmiyordum ama anlamıştım. Yanlışlıkla üstüne kahve dökmüştüm ve öyle korkmuştu ki. Kardeşiyle yaşadığı kum kavgasını da anlatmıştı. Babasının kendine olan davranışlarını. Sevmediği insanlarla a...