Sarmaşık-4

185 21 2
                                    

Gitme deyişi biraz da olsa etkilemişti beni. Bana muhtaçtı sanki. Ona doğru döndüm ve konuşmaya başladım.

"Neden gitmeyecekmişim peki?"

"Çünkü gitme.  Çünkü gitmezsen sorduğun soruları cevaplayacağım." dedi kafasını kaşıyarak. Bu haline gülmemeye çalıştım ve çimenlere oturdum.

"Tamam öyleyse tek bir sorum var. Geriye kalan şeyleri pek merak etmiyorum. Sorum şu ki neden böylesin? Geçmişte neler yaşadığını hatta şu tuvalette ki olayı dahi öğrenmek istiyorum."

"Bunu anlatamam"

"Ama ne sorarsam cevaplayacaktın."

"Söz,sözdür." dedi ve anlatmaya başladı.

"Küçüklüğümden beri aklıma takılan tek bir şey var aslında. Neden ben? Neden bütün her şeyi ben yaşıyorum? Neden herkes benim üstüme geliyor? Hiçbir zaman cevabını alamadım. Bazı insanların sorunlarını küçük görünmesinden nefret etmişimdir. Ona göre büyük olan bir sorun diğerlerine küçük olarak görülebilir. Ama bu durum onun o diğer insanlar tarafından küçük görülen durumu,hala devam ediyordur. Onlar öyle dediği zaman o problem geçmiyordur. Bunu bir türlü öğrenemedi hiç kimse. Şimdi sana bir soru soracağım. İnsanlar neden doğar?" dedi bana bakarak.

"Sınav olmak için olabilir mi? Sonuçta bu dünyaya sınav olmak için geldik." dedim bende ona bakarak.

"Yanlış cevap. Ölmek için doğmuştur insan. O yüzden bayılır her yağmur sonrası toprak kokusuna. Biliyor musun hiç doğmamış olmayı dilerdim. Ha birde şu sözümü hiç unutma. Doğmak ölmek için vardır Elis." dedi normal bir şekilde. Hiç bir şey hissetmiyor gibi bir hali vardı.

"Doğmak... Doğmak hayata ağlayarak başlamak demek. Daha o zamandan bellidir hayatın seni ağlatacağı. Ağlayarak başladığın hayatta birilerini ağlatarak can verirsin. Hiç mi güzel şey olmaz dersin. Olur, olmaz mı? Seversin, gülersin, umut edersin.. Doğarsın, büyürsün, yaşarsın. Mutluluklar biriktirirsin elinde kalanlardan. Ve sonunda hiç bir şeyin kalmaz her şeyini bırakırsın geride. Sonuçta öleceksin. Bunu mu demek istiyorsun?" dedim bende kafamı eğerek. Hayran hayran bana baktığını fark ettim o an.

"Aynen de onu kastetmiştim. Doğmak dünyaya gelmiş olmak, dünya içinde başkalarıyla birlikte var olmak anlamına geliyor. Birlikte var olduğumuz insanları dünyaya gelir gelmez üstlenmek, doğmuş olmanın büyük bir dert olduğunu da gösteriyor. Yaşamak demek, bu dert ile her an yüzleşerek, dertlenerek varlığımızı devam ettirmek demek. Ama sorun şu ki ben yaşadığımı pek zannetmiyorum. Konumuza asıl girişi yapacak olursak eğer, tam 5 yaşındaydım. Evet her anı, her kareyi hatırlıyorum. Çünkü insanlar tek bir şeyi hiç unutmazlar;Acı. Ben o yaşlardayken annem ve babam evliydi hala. Bir gün babam eve içkili geldi, annemi dövdü. Ağlamaya başladım. Nereden bilebilirdim ben böyle olacağını? Babamı bekliyordum sadece. O da oyun oynayabilmek içindi. Herkesin babası gelince oyun oynuyordu çocuklarıyla. İlgileniyorlardı onlarla. Bende sandım ki babam aynısını bana yapacak. Heyecanla beklemiştim onu o gün. Keşke beklemeseydim. Annemi dövdü, kırdı döktü mahvetti her yeri. Sonra ben ağlayınca sinirlendi ve beni de onun yanına sürükledi. Atıverdi yere. Tükürdü birde üstüme. Biliyor musun hiç unutmam istesem de unutamıyorum. Bir baba nasıl oğlunun yüzüne tüküre bilir? Bir suçum olsa neyse Elis. Sadece 5 yaşındaydım ve onunla oyun oynamak istiyordum. Bu ona göre bir şey değilmiş meğersem sonradan öğrendim bunu." dedi bana bakarak. Gözleri sulu suluydu. Benimde öyleydi.

"Keşke bunu sormasaydım. Keşke bu soruyu sana sormamış olsaydım. Çok özür dilerim Çağıl. Ben.. Ben böyle olmasını istememiştim istersen anlatmayabilir.."

SarmaşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin